2012’yi nasıl bilirdiniz?

Kemal Okuyan'ın "2012'yi nasıl bilirdiniz?" başlıklı yazısı 1 Ocak 2013 Salı tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Kötünün, zorbanın, zalimin borusunun daha fazla öttüğü bir yıl olarak düşünebilirsiniz 2012’yi… Yalnız Türkiye’de değil, tüm dünyada gidişat hâlâ kötü.

Uzun soluklu bir iyimserliğin ilk koşulu da bu zaten, hayal görmemek… Hayallerimizi korumak, onları gerçeğe dönüştürmek için.

Öte yandan, mevcut olana isyan etmek, dünyayı değiştirmek için hayata başka bir gözle bakmak da gerekiyor.

Bu açıdan 2012’de malzeme çok!

Sondan başlayalım, ODTÜ’lülerden, diğer üniversitelerde “biz de varız” diyenlerden. 2012 ayağa kalkan ODTÜ’dür.

“AKP iktidarı iyidir, İslamcılar sisteme bağlanacak, modernleşecekler” saflığıyla Türkiye’deki gericileşmenin kaynağının olmasa da şu andaki itici gücünün kapitalizm olduğunu göremeyenlerin gözünün açıldığı bir yıldır 2012.

Her türden liberalin sesinin AKP icraatlarıyla kısıldığı, özgürleşme ve demokratikleşme adına Erdoğan ve ekibinin savunulamaz hale geldiği de bir başka gerçeğidir geride bıraktığımız yılın.

AKP’nin burada sık sık dile getirdiğimiz tökezlemelerinden söz etmeye bile gerek yok bu arada. Ellerini attıkları her şeyi yüzlerine gözlerine bulaştırdılar kendi adlarına. Seçim tarihini değiştirememeleri, Anayasa’da yol alamamaları örneğin, 2012’nin kazancıdır.

İşçiler vardı 2012’de… Belki “bu ülkenin kaderi işçilerin elinde” sözünü kanıtlayacak ölçeğe ulaşmadı ama irili ufaklı birçok fabrikada, işten çıkarmalara, patron zorbalığına, ücret gaspına, sendikasızlaştırmaya karşı direnildiğine fazlasıyla tanık olundu. Türk Hava Yolları, grev hakkını elinden almaya kalktığı emekçilerin bileğini bükemedi zaten 2012 biterken, THY direnişçilerinin kazanmakta olduğu açık bir biçimde ortaya çıktı. Metal işçileri patron ve devlet sendikası Türk-Metal’e “yeter” dediler büyük bir kararlılıkla… Sağlıkçılar, eğitimciler 2012’de sözlerini bir başka söylemeye başladılar.

Liselilerin karanlığa boyun eğdiklerini gösteren hiçbir belirti yoktu. Tersine, gözü açık, özgürlüklerine düşkün, tartışan, sorgulayan ve AKP’nin tasarladığı kalıba girmeye hiç niyetli olmayan milyonlarca gencin soluğunu hissettik.

Sonra Suriye halkının teslim olmaya niyetinin olmadığını gördük. Paranın, silahın, yalanın diz çöktüremediğine yeni bir örnektir Suriyeliler. Bizim halkımız da hükümetin Suriye politikalarının arkasında durmayarak 2012’ye tarihi bir not düşüvermiştir, “o kadar da uzun boylu değil” dercesine…

2012’de kadınlar da vardı kabullenmeyen… Haksız yere tutuklanan, hüküm giyenlerin sözü vardı, kavgası vardı… Sanatçıların teslim olmayışı vardı. Kürtlerin eşitlik arayışı vardı…

Sosyalizmin tek çıkış yolu olduğunu görenler çoğaldı, “bu düzen değişmeli” sözü daha gerçek, daha anlaşılır hale geldi.

2012 geride kaldı, günahları çoktu ama gericilik onu kendi hanesine yazamadı.

Bu da bir şeydir, 2013 için iyiye işarettir.

2012’nin kazançlarından biri soL’sa, 2013’te daha fazla umuda yontan haberlerde buluşacağımız kesindir.

Bugün 1 Ocak 2013. soL ailesi adına hepinize mutluluklar...