1 Mayıs sorgulaması

Kemal Okuyan'ın “1 Mayıs sorgulaması” başlıklı yazısı 21 Nisan 2013 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Yıllardır bitmeyen tartışmadır bu…

Tek bir güne neredeyse “kutsal”lık yakıştırılır. Evet, 1 Mayıs bir gelenektir, önemlidir ama 365 günün sultanı değildir. Halkın mücadelesinin 365 güne yayılması gerekir. 1 Mayıs, 365 güne enerji verdiği oranda özel bir gün olabilir.

Oysa bizde zaman zaman 364 gün 1 Mayıs’a çalışıyormuş gibi oluyor.

Bütün bunları 1 Mayıs’ı önemsizleştirmek için yazmıyorum. 1 Mayıs’ın gerçek önemini, ülkedeki genel siyasi dengelere müdahale edebildiği oranda kazanabileceğini hatırlatma derdindeyim.

Bunun içinse, bazı şeylerin daha özgürce tartışılmasında yarar var.

Örneğin Taksim konusu… Garip hale geldi, kimse düşündüğünü söyleyemiyor, ifade edemiyor. Bu yıl Taksim’de 1 Mayıs’ın kitlesel bir biçimde kutlanmasının zor olduğunu düşünenler bunu açıkça dile getirmeye çekiniyor. Neden? Çünkü “Taksim” her şeyin üzerini örten bir olgu haline getirildi.

Tamam devletin halk düşmanlığının bir ürünü olarak “Taksim yasağı”na karşı mücadele gerekli ve sembolik olmanın çok ötesinde bir görevdi. Bu görevin başarıyla üstesinden gelindi.

Ancak bugün Taksim’in, her şeyin üstünde bir hedef olarak görülmesi, tekrar tekrar Taksim eksenli bir hesaplaşma için hazırlık yapılması, Türkiye işçi sınıfı hareketinin ve Türkiye solunun apolitikleşmesinden başka sonuç vermez.

1 Mayıs eğer güncel siyasal gelişmelere ilişkin emekçi kitlelerin sözünün söylendiği bir gün olacaksa, her yıl başa sarıp Taksim inatlaşmasını yeniden yaşamanın bir sınırı olmalı.

Sendikal yönetimlerin de her şeyi bırakıp “Taksim” demesinin giderek bir kolaycılığa dönüştüğü bilinmeli. “Devlet yasaklar, biz de inat eder durumu kurtarırız” yaklaşımı Türkiye’de sendikal hareketin yaşadığı erozyonu durdurmaz, sadece unutturur. Ayrıca ne yazık ki sınırlı sayıda işçiyi “Taksim inatlaşması”na taşıyabilen sendikal yapıların siyasi güçlere güvenerek ve onları peşlerinden sürükleyerek her fırsatta “Taksim’deyiz” diye açıklama yapması, etik bir sorun da oluşturmaya başladı.

Bu konunun sakince tartışılacağı yıl, bu yıl mıdır, bilmiyorum. Ancak artık sendika yönetimlerinin, siyasi parti ve örgütlerin “1 Mayıs nedir, neye yarar, nasıl kutlanır” sorularına cesur yanıtlar verme zamanı geldi.

Bu yıl, birilerinin çıkıp “biz siyasal belirsizliklerin ve alan fetişizminin parçası olmayacağız” demesinin bu sorgulamayı hızlandırmak gibi yararlı bir sonucu da illa ki olacaktır.