1 Haziran…

Orta sınıf ağırlığı hissediliyordu evet ama tuzu kuru bir orta sınıf değil, tedirgin, altındaki zeminin kaydığını hisseden, emekçileşme eğilimindeki bir orta sınıftı bu.
Orta sınıflar denince hemen akla gelen liberal eğilimler değil, anti-emperyalist, aydınlanmacı, hatta birçok örnekte anti-kapitalist tepkiler öne çıkıyordu.
Eylem kültürü itibariyle son derece amorf, zaman zaman lümpenleşen ama sonuçta bu kadar ağır bir saldırı altında olmasına karşın kendini kaybetmeyen bir kitle söz konusuydu.

Son yıllarda sol ilk kez baskın Alevi ve Kürt tonu hissedilmeyen kalabalıklarla buluşuyordu.

Farklı siyasi eğilimler AKP’ye karşı ortak bir duruş sergiledi liberaller, ulusalcılar, sosyalistler ve diğer renkler iç içeydi. Ancak iddia edilidiği gibi ırkçılık kendini hiç ama hiç açık etmedi.

Kendiliğinden hareketlerle bilinçlilik hali arasındaki ilişki açısından da ilginç bir deney oldu. Yaşamlarında ilk kez böylesi bir eyleme katılanlar, örgütlü kesimlerin otoritesine çoğunlukla saygı gösterdi.

Sabaha karşı on binlerce kişinin sokaklara akması, uzun mesafeleri yürümeyi göze alması, alışılmamış ama bundan sonra tekrar etmesi mümkün çarpıcı ve birçok kişiyi duygulandıran görüntüler oluşturdu.

31 Mayıs ve 1 Haziran’ın kısa notları bunlar.

Analizi ise geniş tutmakta yarar var. Henüz Taksim’de her geçen saat daha da artan kalabalık oradayken acele etmek istemiyor, yarına bırakıyorum.
Yalnızca iki “meydan okumaya” değinmek istiyorum.

Tayyip Erdoğan, “ben de 1 milyon kişi getiririm” demiş. Bunu liseliler YGS skandalı sırasında sokağa döküldüğünde de dillendirmişti. Tamam, Tayyip 1 milyon kişiyi toplar (artık o da zor ama). Ancak bir önerimiz var: 3 gün filan değil, yalnızca 3 dakika o kitleyi gaza boğsun bakalım geriye ne kalıyor! Hodri meydan.

Diğer meydan okuma ise Erdoğan’a öfkeli bir milletvekilinden… “Bir işaretimizle bütün İstanbul harekete geçer” diye konuşmuş. Büyük iddia… Lakin yakışıksız… Kimse kimsenin emir kulu değil, öyle bir jestle, bir hareketle kitleler yer filan değiştirmiyor. Kaldı ki, Sırrı Süreyya Önder’e yapılan saldırı çirkin, çok çirkin ama başkalarına yapılan saldırılar da çok çirkin. Bir kişi için koca kent ayağa kalkmaz, kalkmasın da!