Yeni düzende ne olacak?

Bakanlıklar kaldırıldı. Artık, örgüt yapılarını düzenleyen, görevlerini belirleyen, kurallar koyan yasaları yok. Yalnızca adları duruyor ve kendilerine Cumhurbaşkanlığı örgüt yapısı içinde, birer şube müdürlüğü kadar yer veriliyor.

AKP İktidarı, Meclis tatile girmeden hemen önce yeni Anayasaya uyum sağlayabilmek için KHK çıkarma yetkisi aldı. Bu yetkisini son gününe değin kullanmadı. 9 Temmuz günlü Resmi Gazetede yayımlanan 703 sayılı KHK’yla bakanlıkları kapattı. Hemen ertesi günü “1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi“yle bakanlıklar; yeni adları ve yeni yapılarıyla yeniden kuruldu.

Çok garip işlerine tanık olduk: 703 sayılı Uyum KHK’sı ile “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK” nın örgüt yapısını düzenleyen maddeleri yürürlükten kaldırıldı, birkaç maddesi kaldı. Bu KHK’ya “Sosyal Hizmetler Alanında Bazı Düzenlemeler Hakkında KHK” adı verildi. Bugün de yürürlükte.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın başına da benzer şeyler geldi. Örgüt yapısını düzenleyen maddeleri yürürlükten kaldırıldı. Birkaç maddesi kalan KHK’ya “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Alanında Bazı Mali Hükümler Hakkında Kanun” denildi.

Ertesi gün çıkarılan 1 Sayılı CB Kararnamesiyle bu iki bakanlık birleştirildi; “ Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı” kuruldu.

Yeni kurulan bakanlığın görevleri özetle şunlar: sosyal ve kültürel dokudaki aşınmalara karşı aile yapısı ve değerleri korunacak; çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunacak; kadınlara karşı ayrımcılık önlenecek; engelliler ve yaşlıların, toplumsal yaşama katılmaları için önlemler geliştirilecek; merkezi bir veri tabanı oluşturulacak ve sosyal yardım ve korunması gerekenler bulunup yardım iletilecek; yoksullar etkin biçimde desteklenecek; şehitlerimizin hatıraları yaşatılacak;

Çalışma yaşamı bunun neresinde? diyeceksiniz. Onlara da yer verilmiş ama biraz gerilerde.

Özetle şöyle sıralanıyor: işçi-işveren ilişkilerinde çalışma barışını kolaylaştırıcı önlemler almak; “çalışma hayatındaki mevcut ve muhtemel meseleleri” ve çözüm yollarını araştırmak, önlemler almak; ekonominin gerektirdiği insan gücünü sağlamak için araştırmalar yapmak; iş sağlığı ve güvenliğini sağlayacak önlemlerin uygulanmasını izlemek; çalışanları koruyucu önlemler almak; istihdamı ve tam çalışmayı sağlamak…

Birbiriyle bağdaşmaz konuların, görevlerin aynı torbaya doldurulmasını yadırgamayız, torba yasalardan alışığız. Ama keşke bu işlerin üstesinden gelecek güçte bir yapı öngörülmüş olsaydı. Taşra örgütü kurulup kurulmaması konusunda bile net kurallar öngörülmemiş. CB Kararnamesinin 90’ıncı maddesinde; “Bakanlık taşra teşkilatı kurmaya yetkilidir” gibi bir sözle yetiniliyor.

Türkiye İş Kurumuyla ilgili düzenlemelerden söz etmezsek çalışma yaşamıyla ilgili değerlendirmemiz eksik kalır. Yasasındaki örgüt yapısını ilgilendiren düzenlemeler temizlendi ve adı; “Türkiye İş kurumu ile ilgili bazı düzenlemeler hakkında kanun” olarak değiştirildi.

Yasanın Birinci Maddesinde şöyle yazıyordu; “Bu Kanun ile istihdamın korunmasına, geliştirilmesine, yaygınlaştırılmasına ve işsizliğin önlenmesi faaliyetlerine yardımcı olmak ve işsizlik sigortası hizmetlerini yürütmek üzere Türkiye İş Kurumu kurulmuştur.” 

Bu kuralı kaldırdılar.

Ama özel istihdam büroları aracılığıyla, kiralık işçilik olarak adlandırılan geçici iş ilişkisi kurulmasının öngörüldüğü maddeleri aynen duruyor. Onlar patronların çıkarına.

Sonuç olarak şunları söyleyelim: Ülke, AKP’nin 16 yıl boyunca çıkardığı yasalarla emperyalizmin hizmetine sunulurken, 24 Haziran seçimlerinden önce bizi kurtarmaya söz veren güçler, kimi zaman yumrukların da konuştuğu bir ortamda “kıyasıya mücadele” veriyordu.

Yoksa öyle değil miydi?