Yasadışı eğitim kurumları yasal mı?

Başlığın garipliği dikkatinizi çekmiştir. Ama durumu en güzel bu cümle açıklıyor.

Yasadışı eğitim kurumlarının 2005 yılı Haziran ayından bu yana yasal olduğunu, dostum Bülent Serim’in dün (21 Nisan 2016) Odatv’de yayımlanan yazısından öğrendim. Aşağıda paylaşacağım görüşlerimin hukuksal bilgilerini onun yazısından aldım.

Anayasanın 42. Maddesinde; eğitim ve öğretim, Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır yazar. Ve hemen arkasından, bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz kuralını okursunuz.

Uymayanı cezalandırmazsanız yasak koymak işe yaramaz.

2004 yılına kadar yürürlükte olan Ceza Yasasının 261. maddesiyle okul ve dershane açanlar ile buralarda çalışan öğretmenlerin 6 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılacağı yazılıydı ve kapatılması öngörülüyordu.

AKP, Ceza yasasını 2004 Eylül ayında değiştirdi.

Yeni Yasada, kapsam genişletildi ve cezalar artırıldı; “okul ve dershane” yerine “Yasa dışı eğitim kurumları” deniliyor, yalnızca açanların değil çalışanların da cezalandırılması öngörülüyor ve üst sınırı 3 yıla çıkarılıyordu.

Bu yaptıkları işin kendi ilkelerine ne kadar aykırı olduğunu fark ettiklerinde aylar geçmişti. 8 ay sonra 27 Mayıs 2005 tarihinde Meclisten geçirdikleri bir Yasa ile bu kuralları değiştirmeye kalktılar. Cezanın üst sınırı 1 yıla düşürülüyor, böylelikle ertelenmesi ya da adli para cezası ile geçiştirilebilmesine olanak tanınıyor; kapsamdan öğretmenler çıkarılıyor ve en önemlisi de, bu kurumların kapatılması artık öngörülmüyordu.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Yasayı onaylamadı. Meclise geri gönderdi. Gönderme gerekçesinde şunlar vurgulanıyordu: Eğitim kurumları devletin gözetim ve denetimi altında tutulmazsa ortalığı tarikat okulları sarar; çıkarılan bu bu yasayla yasadışı okulların kapatılması kuralı ortadan kaldırılıyor, üstelik öngörülen cezalar caydırıcı nitelik taşımıyor. Bu Yasa, Anayasayla güvenceye alınan laiklik ilkesine aykırıdır.

AKP, bizim zaten laiklikle filan işimiz yok deyip bir ay içinde 26 Haziran 2005 günü aynen kabul etti.

Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesine başvurdu. Anayasa Mahkemesi 4 yıl oyaladıktan sonra Mart/2009’da uyduruk bir gerekçeyle maddenin Anayasaya aykırı olmadığına karar verdi.

Uyduruk gerekçe sözünü biraz açmakta yarar var. Mahkeme özetle şunları söyledi: İptali istenilen yasa kuralı, izinsiz okul, kurs ve benzeri kurumların açılmasını suç olmaktan çıkarmıyor. İter beğenin ister beğenmeyin bir ceza da öngörülüyor. Ceza belirleme yetkisi Mecliste olduğuna göre, getirilen kuralların Anayasa’ya aykırılığı öne sürülemez.

“AKP’nin kurduğu Devletin tarikatlardan ne farkı var, Devletin açtığı kurumlarda neler olduğunu kim biliyor?” gibi bir soru akıllara gelebilir. Bu soru elbette doğru ama işin içine devletin gözetimi girdiğinde hiç olmazsa yönetim kuralları ve çalışanların niteliği yasa, yönetmelik gibi düzenleyici kurallarla belirlenir, biraz daha göz önünde olurlar. Böylelikle neler yaptıkları konusunda herkesin bilgisi olur ve ona göre davranır.