Üniversitelerde mütevelli heyeti ısrarı

AKP’li 8 milletvekili 16 Ocak günü TBMM Başkanlığına bir torba yasa teklifi verdi. Yürürlük ve yürütme dahil 19 maddeden oluşan teklifte Yükseköğretim, Milli Eğitim, Kamulaştırma, KDV, Kurumlar Vergisi, Doğalgaz piyasası, Hazine taşınmazları, İskan ve Afet Yasalarında olmak üzere toplam 15 yasada değişiklik öngörülüyor.

Tasarı aynen yasalaşırsa sözgelişi, kamulaştırma bedeli bile ödenmeksizin evinizin altından tünel geçirilecek; Hazine ve Vakıf taşınmazları Kızılay’a/Yeşilay’a bedelsiz olarak tahsis edilecek, elde ettikleri gelirlerden hâsılat payı alınmayacak ve bu derneklere mal ya da hizmet satan işletmelerin üslendikleri vergiler kendilerine geri ödenecek. Bunların çoğu basında yer aldığı için yinelemek gereksiz.

Dün soL portalda Marmara Üniversitesi Haydarpaşa yerleşkesinin, kurulması öngörülen Sağlık Bilimleri Üniversitesine devredileceğini de okumuşsunuzdur. Bir süre sonra o Üniversiteye de bir yer gösterirler, Haydarpaşa Garı ile birleştirip otel yaparlar.

Marmara Üniversitesinin İstanbul’un en değerli yerlerinde 14 yerleşkesi var. Özellikle Haydarpaşa, Nişantaşı, Göztepe, Anadolu Hisarındaki taşınmazları iştah kabartıyor. Tayyip Erdoğan 2013 yılında Üniversitenin tek bir yerde toplanmasını istemiş, Rektör de Üniversiteye Maltepe’deki askerlerin boşalttığı alanın tahsis edildiğini ve 10 yıl içinde taşınmış olacaklarını belirtmişti. Maltepe’deki yapılar yükseliyor. Tıp Fakültesi taşınmış bile.

Üniversite tek bir yerleşkede toplanacağı için Rektörü çok seviniyor. Biz boşalttıktan sonra Devletin ne yapacağı beni ilgilendirmez diyor. Vurgunculara geçmesi umurunda değil. Onun önceliği, ideolojik saplantılı bilim adamlarını tasfiye etmekmiş. Öyle ya herkes “kendi kapısının önünü temizlerse…” Üniversite vizyonunu ise şu sözlerle açıklıyor; “kendi firmaları olan ve devlete dayanmayan bir üniversite” Bilim merkezi değil, ticarethane düşleri kuruyor. Seçildikten hemen sonra Eylül/2010 yılında Zaman Gazetesinde yayımlanan söyleşisinde bunları söylemiş.

Kurulacak Sağlık Bilimleri Üniversitesi, bildiğimiz Devlet üniversitelerine benzemeyecek. Özel üniversitelerde olduğu gibi mütevelli heyet yönetecek. Gerekçesinde; “üniversitenin yönetim organları arasına mütevelli heyet eklenerek daha etkin bir şekilde çalışması amaçlanmıştır” denilmesiyle yetinilmiş. Mütevelli eklenince neden daha etkin çalışır belirsiz.

Sağlık Bakanı, müsteşarı, Bakan ve YÖK’ün seçeceği birer üye ve rektörden oluşan mütevelli heyet, üniversitenin stratejik planı ve bütçesini onaylamaktan; özel işletmelerle işbirliği yapılmasına; ortak projeler yürütülmesine; yurt içi ve dışında birim ve bölüm açılmasına; Tıp Fakültesinde kaç öğretim üyesi görevlendirileceğine değin birçok alanda karar yetkisine sahip olacak.

Daha da ötesi, rektör seçiminde öğretim üyelerinin oy kullanma hakları bile ellerinden alınıyor. YÖK’e bildirilmesi gereken 6 rektör adayını mütevelli heyet belirleyecek.

Kısacası Sağlık Bakanlığına bağlı bir üniversite kurulması öngörülüyor.

Üniversitenin adı Sağlık Bilimleri Üniversitesi ama araştırma uygulama hastanesi açması yasak. Teklifte aynen şöyle deniyor: “ Üniversite, sağlık hizmeti sunmak veya sağlık uygulama ve araştırma faaliyeti yürütmek amacıyla herhangi bir uygulama ve araştırma merkezi veya birimi açamaz.” Öğrencilerin pratik eğitimlerini Kamu Hastane Kurumuna bağlı ve CEO’nun yönettiği eğitim ve araştırma hastanelerinde alması öngörülüyor. Öğretim üyeleri ve öğrenciler ise Fakülteden hastaneye, hastaneden fakülteye koşturup duracaklar.

Yazının başlığının neden “Üniversitelerde Mütevelli Heyet Israrı” olduğunu açıklayım. Bu maddeler ve gerekçesi 11.6.2014 tarihinde TBMM Başkanlığı’na verilen Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı yasa tasarısında aynen yer alıyordu. O dönemde siyasi ortamı uygun görmemiş olacaklar ki Komisyonlarda görüşülürken tasarıdan çıkarmışlardı. Bu nedenle 19.11.2014’de kabul edilen 6569 sayılı Yasanın kuralları arasında yer almadı. Yeni bir denemeye giriştiler.

Çok geçmez, yaşarsak bütün Devlet üniversitelerinin mütevelli heyetlerce yönetildiğini görürüz.