Uluslararası İstanbul Hukuk Kongresi'nde neler konuşuldu?

Adalet Bakanlığı, 17-19 Ekim günleri arasında, İstanbul Çırağan Sarayında, Cumhurbaşkanının himayelerinde yapıldığı özellikle vurgulanan; “Uluslararası İstanbul Hukuk Kongresi” adlı bir toplantı düzenledi. Bu yıl ilkinin yapıldığı ve iki yılda bir yineleneceği belirtiliyor. Kongreye TOBB, THY, PTT ve Başbakanlık Tanıtma Fonu katkı vermiş.

Kongre kararının hangi tarihte alındığı anlaşılmıyor. Adalet Bakanlığının internet sitesine baktığımda içimde, FETÖ adlı kurttan bir post daha çıkarılabileceği beklentisiyle uluslararası bir toplantı düzenlenmesi için karar alındığı ve yeterli hazırlık yapılmadan alelacele uygulamaya geçildiği gibi bir algı uyandı.

Adalet Bakanlığı internet sitesinde, hangi ülkelere gönderildiği belirtilmeyen tarihsiz bir çağrı metni; bir taslak program; Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanı, Yargıtay Başkanı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının konuşmaları ile sonuç bildirgesi asılmış. Çırağan Sarayının doyulmaz güzelliklerinin sergilendiği fotoğraflarını koymayı da ihmal etmemişler.

Birçok ülkeden Adalet Bakanı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay Başkanları ile Ülke Başsavcıları, Adalet Akademisi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu eşiti kurumların başkanlarının çağrıldığı belirtiliyor.

Çağrılılar arasında, Türkiye’den ombudsman bile var. Ama nedense Baro yok!

Hangi ülkelerin davet edildiği, kaçının katıldığı belirsiz. Bilmece çözmeyi göze alıp taslak programdaki tebliğcileri sıralarsanız 34 ülkenin adına ulaşabiliyorsunuz. Ama her katılan tebliğ sunmadığı için bu yöntemle hepsini bulamazsınız.

17 Ekim günü yapılacak Kongrenin haberini Anadolu Ajansı 9 Ekim 2016 tarihinde vermiş: Adalet Bakanlığı yetkilileri 51 ülkeden 175 kişinin katılacağını söylemiş. Bekir Bozdağ, haberin yayımlanmasından 4 gün sonra, Kongreden ise 4 gün önce, 13 Ekim tarihinde Ankara Hakimevinde, 34 ülkeden 118 kişi katılacak demiş. Cumhurbaşkanlığı sitesinde ise “40’a yakın ülke” deniliyor. Yargıtay Başkanı, kapanış konuşmasında 48 ülkeden 185 kişinin katıldığını belirtmiş. Sonuç bildirgesinde ise 47 ülkeden 210 kişi katıldığı yazılı.

Tebliğ sunanlar konusunda bile çelişkiler var. Bekir Bozdağ, 13 Ekim günü, “Türk dünyası; Balkanlar; Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden yargı organı Başkan ve üyeleri ile  akademisyenler” tebliğ sunacak demiş. Oysa taslak programda, aralarında ABD, İngiltere, Almanya, İtalya, Japonya’nın da olduğu, bu tanıma uymayan çok sayıda ülkenin de adı geçiyor.

Çağrılılar arasında Suudi Arabistan, Nijerya, Somali, Sudan, Ürdün, Afganistan, İran, Irak gibi ülkeler özellikle dikkat çekiyor. Alıştırmaya çalışıyorlar. Öyle ya! Bu ülkelerin arasında bir yerlere yerleştiriliyoruz.

Kongrenin düzenleneceği tarihten yalnızca 6 gün önce, karizmada kocaman oyuk açan bir olay yaşanmasa AKP açısından her şey yolunda gidecekti: Avrupa Konseyi Parlamenterler Konseyi, 10 Ekim tarihinde HSYK’nın yargı ağındaki gözlemci statüsünün askıya alınacağını ilan etti. Bekir Bozdağ öylesine kızdı ki Hakimevindeki toplantıda, Türkiye’nin gözlemci statüsünün kaldırılmasını terör örgütlerinin istediğini iddia etti ve; “kaldırsa ne yazar, kaldırmasa ne yazar?” diye bir cümle kurdu.

Arkadaşlar, Devlet gerçekten dökülüyor. Doğru dürüst bir kongre bile düzenleyemiyorlar. Konu başlıklarında bile kendileriyle çelişmişler.

Çağrı metninde; “yargı öncesi alternatif çözüm yöntemleri, yargının hızlandırılması için alınabilecek tedbirler, uluslararası adli işbirliği ve bunun etkinliğinin artırılması gibi konular” yazılı. Oysa Adalet Bakanı açılıştaki konuşmasında, mültecilerin hukuki sorunları; savcılık kurumu; etkin soruşturma gibi konu başlıklarından da söz etmiş.

Şu, başlangıç düzeyinde bir bilgidir: konular net ve açık bir biçimde katılımcılara çok önceden bildirilmelidir. Çünkü herkes ona göre hazırlanacaktır.

Niyet bir hukuk kongresi düzenlemek değilse eğer, plan programın önemi kalmıyor. Zaten Türkiye’den kim konuştuysa bütün zamanını FETÖ, darbe girişimi, terör, Musul gibi konulara ayırmış. Sonuç bildirgesinde bile FETÖ konusunun öne çıkarıldığı görülüyor.

Herkes eteğindeki taşı dökmüş. Tayyip Erdoğan, kimsenin toprağında gözümüz yok ama Musul bizim, ABD de kim oluyor diye sormuş. Bekir Bozdağ, FETÖ’nün yalnızca Türkiye için değil, bulunduğu bütün ülkeler için büyük bir tehlike olduğuna dikkat çekerek katılımcıları uyarmış. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da, bu görüşü destekleyen sözler etmiş. Yargıtay Başkanı ise adaletin güzelliklerine vurgu yaptıktan sonra oturumlarda çok önemli konuların tartışıldığını söyleyip keşke her yıl yapılabilse demiş.

Bizler de merak ediyoruz: acaba önemli neler konuşuldu? Bant çözümleri yayımlanırsa bizler de yararlanırız.

Yoksa içinde hukukun yer almadığı uluslararası bir hukuk kongresi mi düzenlendi?