Sırtımızdan prim üretiliyor

Emekli olduğunuzda rahat edeceksiniz diye ceplerimizden zorla alınıp sigorta şirketlerine verilen paraların sigortacılıktaki adını biliyor musunuz: 

Resmi metinlerde “Prim üretimi” olarak geçiyor.

Sigortacıların internet sitelerine ve basın açıklamalarına bakarsanız; “emeklilik pazarı”, “emeklilik sektörü” terimleriyle de karşılaşırsınız.

Emeklilik pazarında biriken parayla yurt içi tasarruflar artıyor, mali tablolar biraz düzeliyor, sermayeye daha çok para aktarılıyor.

Bütün bu işleri, bordrolarımızdan zorla kestikleri 50-100 liralarla yapıyorlar. Az gibi geliyor ama milyonlarca kişiden kesildiğinde çok para birikiyor. 2015 yılında 47,9 milyar lira olan BES fonları, otomatik katılımın da etkisiyle 2018 Eylül ayında 6 milyon 900 bin katılımcıya; 86 milyar lira büyüklüğe erişti.

BES için toplanan paralar, uzun vadelerle sistemde kaldığı için başka tasarruflara oranla daha çok önemseniyor. Üstüne sürekli ekleniyor…

Paralar, bireysel emeklilik şirketlerine veriliyor. Hangi patrona ne kadar ve ne koşullarda kullandırılacağına, duruma göre onlar karar veriyor.

Cumhurbaşkanlığı 2019 yılı Programında zorla alınıp patronlara aktarılmasının yararları şu sözlerle açıklanıyor; “…finansmanın sürdürülebilir ve sağlıklı kaynaklardan temin edilmesi, dış kaynaklara olan bağımlılığın azaltılması…”

En sağlıklı kaynak olarak çalışanları yakalamalarının nedenini biliyoruz ama sektörün %60’ı yabancıların elinde. Dışa bağımlılığı nasıl azaltacaklarını anlamak kolay değil. Programda ayrıca; “önümüzdeki dönemde katılımcı sayısı ve fon büyüklüğü artışının sürdürülebilir kılınmasına yönelik iyileştirmeler gerçekleştirilecektir” deniliyor. Piyasanın derinliğini az buluyorlar. Daha çok zorlamayı düşündükleri anlaşılıyor.

Konut sektörünü diri tutabilmek için uzun süreli kaynaklar bulmak zorundalar. BES bu gereksinmeyi karşılamak için çok uygun. 

Sırada biliyorsunuz kıdem tazminatı fonu var. O paralar da uzun sürelerle sistemde kalıyor.

CB 2019 yılı Programının 128’nci sırasındaki tedbirde, kıdem tazminatı reformu diye adlandırılıyor ve şu sözlerle anlatılıyor; “Sosyal tarafların mutabakatıyla tüm işçilerin erişilebilirliğini güvence altına alan bireysel hesaba dayalı bir kıdem tazminatı reformu yapılacaktır.”

Konut finansmanı için ayrıca Emlak Bankasını canlandırmaya çalışıyorlar. CB 2019 yılı Programının 215’nci sıradaki Tedbirde; “gayrimenkul finansmanını yönlendirecek bir banka haline gelebilmesi amacına yönelik mevzuat düzenlemeleri yapılacaktır” deniliyor. Anlaşılan o ki konut sertifikalarını falan hep Emlak Bankasında toplayacaklar. Bu işlerin bankasız yürümeyeceğini gördüler.

Kurdukları bu yapının BES ve kıdem tazminatı gibi, “enstrümanlarla” uyumlu işletildiğini bir düşünün; sermayenin emrinde, emme basma tulumba gibi çalışır.

BES’in çalışanlara ne gibi bir yarar sağlayacağına gelince; 

SGK’na, işçi ve işveren payı olarak bordrolardan çalışan başına %35 prim kesilip ödeniyor. Üstelik her yıl milyarlarca lira bütçeden para aktarılıyor. Yoksulluk sınırına yakın yaşlılık aylığı veriyor.

BES için bordrolardan %3 prim kesiliyor; %25 Devlet katkısını eklediğimizde %3,75 oluyor.

Emeklilikte işe yaramayacağını tartışmak gerekmiyor. Ama unutmayalım, patronlar bu paralarla krizi atlatıp yeni istihdam sağlayacaklar; daha ne olsun.