Seçimi kim yitirdi?

Seçimi, ülkenin doğal kaynakları, zenginlikleri, ormanı, havası, suyu; köylerimiz, kentlerimiz; işçiler, çiftçiler; aydınlanmadan, laiklikten kalan son kırıntılar ve aklınıza güzel olan daha ne geliyorsa hepimiz yitirdik.

Kazanan gene emperyalizm oldu.

Hangi aday, hangi ittifak kazanırsa kazansın, yitireceğimiz açıktı.

Önümüze konulan seçeneklerin hiçbiri emperyalizmi sorgulamak niyetinde değildi. Bizden oy isteyen “sözlerine güvenilir, iyi niyetli, yiğit insanlar” ise daha yumuşak yöntemlerle yöneteceklerini vaat etmekle yetiniyorlardı yalnızca.

Böylelikle üzerimizdeki baskı biraz hafifleyecek, az da olsa soluklanabilecektik.

Şimdilik bu kadarıyla yetinmeliydik; çünkü “ülke elden gidiyordu.”

Soluklanacak fırsatı bile tanımadılar.

Oysa AKP’yi iktidardan uzaklaştıracak fırsatın elimize geçtiğini sanmış, umutlanmıştık.

AKP’den kurtulamadık diye ne yılgınlığa düşeriz ne de yas tutarız. Biraz üzülürüz sadece. Düzen partilerinden biri, öteki karşısında yenik düştü diye neden yas tutalım?

Sömürü düzeninin, gereken dozlarda baskı uygulanmaksızın sürdürülemeyeceği konusunda hiç kuşkumuz yok. Vaat edilen güzel günleri beklemekten bıkıp kemer sıkmayı reddettiğimiz gün tepemize bineceklerini, o sözleri verenler kadar bizler de biliyoruz.

Emperyalizm, Dünyanın her yerinde kriz yaşıyor. Dünün egemen devletlerinin gücü kırılıyor. Sömürüden pay talep eden yenileri ortaya çıkıyor ve sömürü hızla derinleştiriliyor.

Masada, paylaşım savaşları dahil her olasılık var. Kimsenin demokrasi, hukukun üstünlüğü, hak ve adalet gibi “fantezilerle” uğraşacak hali yok.

Türkiye, paylaşım sürecinin öznesi değil; nesnelerinden biri sadece. Daha yakıcı olsun diye; “av sahasındaki avlardan biri” olduğunu söylesek abartı sayılmaz.

Emperyalizmi dışlamayı hedeflemeyen siyasetlerin peşine düşmek bize yaraşmıyor. Sömürü düzeninden kurtulmak istiyorsak; kendi seçeneğimizi üretmek zorundayız.

İlk dersimiz, başka kimseden hayır gelmeyeceğini öğrenmek olmalı.

Düzen muhalefetinin seçilmeye en yakın başkan adayı daha sayım bitmeden, sonucu etkileyecek sayıda oy çalınmadığını söyleyip yenilgiyi kabul ettiğini ilan etti. Böylelikle yeni düzenin meşruiyetini sorgulayacak davranışlardan uzak duracağının işaretini verdi.

Oysa AKP’nin seçimlerin hemen öncesinde verdiği rüşvetlerin oy çalmaktan hiç farkı yok.

Son günlerde Mecliste, imar affı; vergi barışı; memurlara bayram harçlığı gibi milyonlarca kişiyi sevindirecek tasarılar ile kara para aklama; istihdam destekleri; vergi bağışıklıkları gibi patronları sevindirecek yasa tasarılarının biri geliyor biri gidiyordu. Son anda çıkarılan yasalarla, patronlara yüz milyarlarca lira aktarılması öngörüldü.

Rüşvet dağıtmayı son güne kadar sürdürdüler. Seçime bir gün kala yayımlanan Bakanlar Kurulu kararlarıyla 9 ayrı projeye milyarlarca lira destek verildi.

Portal’da 23 Haziran Cumartesi günü yayımlanan “AKP iktidarı 9 projeye teşvik yağdırdı” başlıklı haberde, patronlara yatırım tutarının üzerinde destek verildiğine vurgu yapılıyordu.

Okumamış olanlar için küçük bir alıntı yapalım, işin vahameti görülsün:

“Dokuz projenin toplam yatırım tutarı 18,5 milyar TL civarında. Sadece nitelikli istihdam, faiz desteği ve enerji desteği olarak ifade edilen üst sınırların toplamı 6,6 milyar TL’yi geçiyor. Ki aynı zamanda tümü için KDV istisnası, Gümrük Vergisi muafiyeti, Kurumlar Vergisi indirimi, sigorta primi işveren desteği, bazı projelere özel yatırım yeri temini desteği de söz konusu. Bunlar da dahil edildiğinde toplamı için yatırım tutarına ulaşan, bazı projeler bazında ise yatırım tutarını aşan destek sağlandığı dikkat çekiyor.”

Bu gerçekler bir yana bırakılıp, seçimlere hile karıştırılmamıştır deniyorsa eğer, işin içinde başka şeyler olduğunu düşünmekten bizi kimse alıkoyamaz.

Yukarıdaki sözlerimizi yineleyelim: Kendi seçeneğimizi üretmek zorundayız. Sermayenin çıkarına kurulan ağları yırtmaktan söz ediyoruz.

“Gönlümüz sizinle ama bunu başarabilecek gücünüz yok” sözlerine karnımız tok.

Gönlü bizde olanların, biraz da birikimlerini, güçlerini ve olanaklarını katmaları gerekiyor. Ancak o zaman başarabiliriz.