Proje bazlı yatırım desteği

AKP, “Proje Bazlı Yatırım Desteği” adını verdiği bir kavram icat etti. Bu desteklerden, bölgeler arasındaki gelişmişlik düzeylerinin eşitlenmesi, stratejik sektörlerde dışa bağımlılığın azaltılması gibi bir dizi konuda beklentileri var. Yararlanmak isteyenlerden, en az 100 milyon dolar tutarında yatırım yapmaları isteniyor. Bu kadar parayı hemen bulmaları gerekmiyor. Yatırım sözü vermeleri yeterli.

Bakan Zeybekci, 27 Kasım günü yaptığı bir toplantıda iki milyar dolar civarında bir yatırımı hemen başlatabileceklerini, arkasından çok daha güçlü yatırımların geleceğini söyledi. Oysa Bakanlar Kurulu Kararı daha bir gün önce yayımlanmıştı. İstediklerinde nasıl da çabuk davranabiliyorlar.

Yeri gelmişken şunları soralım: Hani devletin bütün işlemlerinde dolardan vazgeçmişlerdi? Herkese bozdur derken, bu da ne oluyor?

Proje Bazlı Yatırım Desteği, 7 Eylül günü yürürlüğe giren 6745 sayılı Torba Yasayla getirildi. 26 Kasım günü ise Usul ve Esasların düzenlendiği 2016/9495 sayılı BKK yayımlandı. Ayrıca 22 Kasım günü yayımlanan 678 sayılı OHAL Kararnamesine de bir madde eklenerek, proje bazlı yatırım desteklerinden yararlandırılan ürünler için Devlet İhale Yasası ile Kamu Sözleşmeleri yasalarının (4734-4735) uygulanmaması öngörüldü.

Ne yasada, ne de Bakanlar Kurulu kararında, yararlandırılacak projelerin somut tanımları var, genel ifadelerle geçiştiriliyor. Ekonomi Bakanlığının açıklamasında da, “Ekonomi Bakanlığınca teşvik edilmesine karar verilen bir yatırım, yer ve sektör kısıtlaması olmaksızın normal teşvik sistemi dışında teşvik unsurlarıyla desteklenebilecektir” deniliyor.

Yasada ve OHAL kararnamesinde devletin bunlara alım garantisi vermesi öngörülüyor. "Deli Dumrul" diye adlandırılan körfez geçiş köprüsünde olduğu gibi; alsak da almasak da parasını bize ödetecekler.

Bu yasayla getirilen destek türlerinin bir kaçı dışındakiler, zaten yatırımları teşvik mevzuatı çerçevesinde veriliyordu. 2012 yılında yürürlüğe giren 2012/3305 sayılı Kararnamede öngörülenlerin bir kaçını sıralayalım: Hazine taşımazı tahsis ediliyor; KDV ve Gümrük Vergileri ödetilmiyor; işçi ve işveren sigorta primlerini devlet karşılıyor; aldıkları kredi faizlerinin bir bölümü hibe olarak karşılanıyor.

Yeni yasayla bunlara, nitelikli eleman çalıştırma desteği; altyapı desteği; hibe desteği; enerji desteği gibi yeni türler eklendi. Yani altyapıyı devlet getirecek, yolunu suyunu, enerji hattını yapacak; Kurumlar, Gümrük, KDV gibi vergileri almayacak; GV stopajı yapmayacak; başka faaliyetlerinden elde edeceği kazançlara da Kurumlar Vergisi indirimi uygulanacak; kullandığı kredinin faizini; işçi ve işverene düşen sigorta primlerini; çalıştıracağı nitelikli personelin parasını; kullandığı enerjinin 10 yıl boyunca yarı parasını, devlet ödeyecek; devlet isterse projeye ortak olabilecek, yani yatırımcının sermayesine katkı sunacak... Okurken soluğunuz tıkandı değil mi?

Ekonomi Bakanı teşviklerin yatırımcının talebine göre şekillendirileceğini söylüyor, ne gerekiyorsa yapacaklarmış.

Hizmette sınır yok: Yasada ayrıca, başka yasalarla getirilmiş olan izin, tahsis, ruhsat, lisans, tesciller ve varsa başka kısıtlayıcı kurallar için istisnalar getirilebileceği; yasal ve idari süreçlerin kolaylaştırılacağı gibi düzenlemeler yer alıyor. Kısacası bu yasayla idareye açıkça şu söyleniyor: “Başka yasalarda yazılanları boş ver, dilediğin gibi davranabilirsin.”

Yalnızca nitelikli eleman desteğinin boyutlarını bile tahmin edemezsiniz. Yasada, projede çalışması gereken yeni alınacak “nitelikli personele”, 5 yıl süreyle brüt asgari ücretin 20 katına kadar ücret desteği verileceği yazılı. Bugünkü ücretlerle hesaplayalım; yalnızca bir çalışan için ayda 32.940 TL yılda 395.280 TL, beş yılda 1.976.400 TL tutuyor. Çalıştırılacak nitelikli personelin sayısında bir sınırlama olmadığını burada belirtelim.

İnanılır gibi değil: Yatırımın maliyeti sıfır. Bu kadar ballısı hiç görülmemişti. İnsanın aklına ister istemez, “keşke zahmet etmeseydiniz Ülke kalkınmasının yükünü biraz da biz üstlenseydik” diyesi geliyor.

Bunlar çok vahim ama daha da vahimi var: Ekonomi Bakanı, artık ne kadarı kendi inisiyatifine bırakılır bilinmez, bir ya da birkaç işadamını çağıracak ve gel şuraya şöyle bir yatırım yap diyecek, oturup hangi destek türlerinin verileceğini birlikte kararlaştıracaklar. Bakanlar Kurulu kararına bunlar yazılacak ve Kararın yayımlanmasıyla verilmeye başlanılacak. Bakanlar Kurulunun güvence sağlayabileceğini düşünmeyin. Bakanların itiraz etmek gibi lüksleri yok, boş kararnameleri imzalıyorlar. Zaten hazırlanmasında bilgilerinin olmadığı bir konuda neye ve nasıl itiraz edebilirler? Ellerinden geliyorsa ancak kendi yakınlarının da yararlandırılması için istekte bulunabilirler.

Yeni getirilen bu destek yöntemine “terzi işi teşvik” deniyormuş. Çok doğru. Adamına göre biçilip, provalar yapılarak dikiliyor.

Bugüne değin uygulanan teşvik kurallarına göre, önceden ilke ve koşullar belirlenir ve bu koşullara uyanların yararlanmak için başvurmaları istenirdi. Proje bazlı destekler için böyle bir kural artık yok. Fiili durumu yasalaştırdılar. Subaşını tutanlar, kamu kaynaklarını dilediklerine ve diledikleri kadarını dağıtabilecekler. Bilmem artık önemi kaldı mı, ama yine de bir not düşelim: bu tür uygulamalar İdare Hukukunun ilkelerine aykırı.

Bunca yıldır onca destek veriliyor şu iş dünyası bir türlü gelişip işsizlik sorununu çözebilecek duruma gelemedi. Dileriz bu kez başarabilirler.