OHAL KHK’larının Meclis serüveni

Temmuz 2016’dan bu yana 31 OHAL KHK’sı yayımlandı. Anayasa ve İç Tüzük gereği bunların hemen Meclis Başkanlığına sunulması; Başkanlığın, ilgili komisyonlara göndermesi; komisyonların en geç 20 gün içinde görüşüp raporlarını yazması; milletvekillerine dağıtılması; Genel Kurulda ise öncelik ve ivedilikle görüşülüp yasalaştırılması gerekiyor.

Yalnızca Meclis Başkanlığı’na sunulması zorunluluğuna uydular.

İçtüzük kurallarına göre, KHK’lar 20 gün içinde komisyonlarda görüşülüp raporu yazılamamışsa, bu süreçten vazgeçiliyor ve doğrudan Genel Kurula gönderiliyor.

Komisyonların yaptıkları iş çok önemli: ilgisine göre konularının uzmanı milletvekillerinden oluşturuluyor ve görüşmeler sırasında bürokratlar ve uzmanlar da hazır bulunduruluyor. Böyle olunca, derli toplu, milletvekillerine genel kurul görüşmelerinde yararlanabilecekleri raporlar hazırlanıp verilebiliyor. Komisyonlar ayrıca, muhalefetin sesini duyurabileceği bir platform özelliği de taşıyor.

Meclis Başkanı, KHK’ların hepsini bekletti, aylar sonra komisyonlara gönderdi. Böylece komisyonlar devre dışı kaldı.

KHK’ların yasalaştırılmasında da yasal gerekliliklere uymadılar. Kasım/2016 ayında 5 OHAL KHK’sını kabul etmişlerdi. O günden bu yana sesleri çıkmıyordu. Ancak ne olduysa, 30 Ocak 2018 günü, kalan 26 KHK’yı 3 gün içinde Yasalaştırma kararı aldılar.

Üç günde bitiremediler ama çok hızlı gidiyorlar. Ocak ayının 30’unda 2; 31’inde 7; Şubat’ın 6’sında 2 ve dün de 5 KHK kabul ettiler. Bugün de toplanacaklar büyük bir olasılıkla bitirirler.

İnanılacak gibi değil; KHK’lar görüşülürken hiç kimse söz almıyor, konuşmuyor. Hemen oylamaya geçiliyor. Madde metinlerini okumuyorlar bile. Numaralarını söyleyip oya sunuyorlar: “Kabul edenler etmeyenler…” Bakıyorsunuz KHK, birkaç dakika içinde yasalaşmış. Bir şeylerle yarışıyorlar ama Ne?

Konuşmuyorlar dedik ama konuşsalar da bir şey değişmeyecek. Hepsi temel yasa olarak görüşülüyor: KHK’nın bütününde gruplar adına 20 dakika, bölümlerde 10’ar dakika; şahıslar adına da 5’er dakika konuşma hakkı tanınıyor. Çok uğraşılsa bir iki gün geciktirilebilir yalnızca. Kazanım mı sayacağız?

Kasım/2016’daki görüşmelerde hiç olmazsa kabul ve ret oylarının sayısını söylüyorlardı, ondan da vazgeçmişler; kabul edilmiştir deyip geçiyorlar.

Öğrenmesek daha iyi. Üzülmeyiz hiç olmazsa: Kasım/2016’da yasalaştırılan KHK’larda 220 -230 dolayında kabul 15-20 dolayında ret oyu çıkıyordu. Şimdi daha kötüdür belki. 

Keşke karşı olanlar oylamalara olsun tam kadro katılsaydı. KHK’lardan zarar görenlere, daha güçlü bir oy sayısıyla yanınızdayız mesajı verilmesi önemliydi.

“kabul” edilip geçilen o maddelerde öyle can yakıcı kurallar var ki!

OHAL KHK’larıyla, onlarca yasada yüzlerce değişiklik yapıldı. Yüz binden çok kamu çalışanı işinden edildi. Neyle suçlandıklarını bile bilmiyorlar ama hain ilan edildiler. Yükseköğretim Yasasının 33’üncü maddesine göre çalışan sekiz-dokuz bin araştırma görevlisi 50’nci madde kapsamına alındı; bir anda kadrosuz kaldılar. FETÖ’cü diye kapatılan üniversitelerdeki 60 bin dolayında üniversite öğrencisi ve binlerce öğretim üyesi okullarından oldu.

Bunların hesabını sormak, boynumuzun borcu olmalı.

Bir iki gün içinde 31 OHAL KHK’sının yasalaşma serüveni sona erecek.

Peki ne oldu? Bu işten biz ne kazandık? Biraz da bu sorunun yanıtını arayalım:

Meclis Genel Kurulundaki görüşmelerde hiçbir soru yanıtlanmadı; hiçbir konuya açıklama getirilmedi; hiçbir şey öğrenemedik; muhalefet partilerinin hiçbir önergesi kabul edilmedi. Anayasaya, insan haklarına ilişkin küçük bir düzeltme bile sağlanamadı.

Olağanüstü hal ilanını gerektirmeyen konularda neden düzenlemeler yaptıkları sorularını duymadılar bile. Kalıcı kurallar getiremeyecekleri uyarılarına da kulaklarını tıkadılar.

Genel Kurulda; “iç ve dış düşmanlar… hain darbeciler… FETÖ terör örgütü… gazi Meclis…şehit… cihat…2023 hedefleri… Dev projeler… Avrasya tüneli… yollar, köprüler…” gibi sözler uçuştu durdu. Çok sıkıştıklarında, konuşmacılara kışkırtıcı müdahaleler yaparak gerginlik çıkardılar. Küfürler konuştu.

Sonuçta hepsi yasalaştı. AKP Anayasanın gereğini yerine getirdiği için bir süre övünecektir. Oysa bunun hiçbir anlamı yok.

Kimileri Anayasa Mahkemesi yolunun açılmış olmasını, kazanç olarak yutturmaya çalışacaktır. Anayasa Mahkemesini de tanıyoruz. Aralık/2016 tarihinden bu yana önünde 5 OHAL KHK sı olduğunu da biliyoruz. Bir türlü eli değmiyor.

OHAL KHK’larını denetlemek TBMM’nin yetkisindedir deyip, işin içinden sıyrılmıştı. Başımıza gelen her olumsuzluğun sorumlusu o karardır. Anayasa Mahkemesinden nasıl adalet bekleriz.