Milli iradeye saygı!

AKP iktidarı, yüzde 50 oy oranıyla Parlamento’nun yaklaşık üçte iki çoğunluğunu ele geçirmiştir ve sayısal gücünü pervasızca kullanmaktadır. Milli iradeyi temsil ettiğini öne sürmekte, direnme hakkının kullanılmasını milli irade hırsızlığı olarak adlandırmaktadır. Başbaka’na göre direnenler “azınlığın çoğunluğa, imtiyazlıların mağdurlara, seçkinlerin millete egemen olma, hükmetme imtiyazlarını geri alma” çabasında olan şiddet eylemcileridir.

Oysa “milli irade” çoğunluğun iradesini kutsayan bir kavram olduğu için demokrasiyle hiç bağdaşmamaktadır. Çoğunluğun, azınlığın üzerine çullanma hakkını savunan bir anlayışın faşizme daha yakın olduğu açıktır. Onun bu özelliği, Hitler ve Mussolini pratiği sonrasında ortaya çıkmış ve burjuva demokrasisi savunucuları bu kavramı sözlüklerinden çıkarmışlardır. Milli iradenin karşıt kavramı, “hukukun üstünlüğü” ilkesidir. Bu ilkeden ise AKP nefret etmektedir.

Milli irade, birçok nedenle sorunlu bir kavramdır. Sözgelişi meşruiyeti için ne oranda oyun yeterli olacağı tartışmalıdır. AKP, yüzde 50’nin biraz üzerini yeterli görmektedir. Ama yüzde 100 olmalı diyenlerin sayısı hiç az değildir. Ayrıca ölmüşlerin de dikkate alınması gerektiğini öne sürenler vardır.

Şakası bir yana, temsili demokrasilerde, halkın ne istediğini iktidarların yorumlayıp, karar veriyor oluşu önemli bir sorundur. AKP, kendine oy veren yüzde 50’nin iradesini ülkenin yeraltı, yerüstü zenginliklerini, pazarını, dünyanın dev tekellerine peşkeş çekilmesi ve sağlığın, eğitimin ticarileştirilmesi yönünde kullandığını varsaymakta, buna karşı direnenleri “milli iradeye saygı mitingleri” yaparak halka şikayet etmekte, işin ilginç yanı birçok kesim için inandırıcı olabilmektedir.

AKP’nin milli iradesinin sokakta nasıl tecelli ettiğini son iki ayda gördük. İnsanlar öldürüldü, gözleri çıkarıldı, biber gazları, TOMA’lar ve daha niceleriyle iç içe olduk.

AKP’nin TBMM’deki davranışının sokaktakinden çok farklı olmadığını görüyoruz. “Milli irade” Parlamento’da, muhalefetten gizlenen önergelerle, yalanlarla ve gece yarısı baskınları eşliğinde gerçekleştiriliyor.

Yasalar Parlamento’ya tasarı olarak sunulmuyor. Milletvekillerine teklif olarak verdiriliyor. Üstelik önceleri yalnızca hükümet tasarılarını torbalarda sunarken, son yıllarda tekliflerde de aynı yöntemi uygulamaya başladılar.

AKP, yasaların hazırlanma sürecinde İçtüzüğün hiçbir kuralına uymamaktadır. Tasarı ve teklifler çoğu kez yalnızca Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmekte yasanın konusuna göre uzmanlarından oluşturulan tali komisyonların görüşü alınması gerekirken, bu komisyonların raporlarını vermesi beklenmemektedir. Sözgelişi Meclis tatile girmeden hemen önce çıkarılan 6487 sayılı Yasa, dört tali komisyona 6495 sayılı Yasa ise sekiz tali komisyona gönderilmiş ancak bunların raporları beklenmeksizin, yasalaştırılmıştır. Aslında tali komisyonlara gönderilip gönderilmediği bile kuşkuludur.
Tasarı ve tekliflerin Genel Kurul’da görüşülebilmesi için, acil durumlar dışında, en az 48 saat önce milletvekillerine dağıtılmış olması gerekmektedir. Milletvekillerinin görüşecekleri tasarılar için hazırlanmaları amacıyla konulmuş olan bu kurala da çok ender uyulmaktadır.

Bilindiği üzere torba yasalar, muhalefetin sesinin kısılabilmesi amacıyla temel yasa olarak görüştürülmektedir. Temel yasa olarak görüşülmesi için maddelerin gruplandırılmaları gerekmektedir. Ancak olay o denli çığırından çıkmıştır ki, tasarıların maddelere bölünmesinde bile zorluklar yaşanmaktadır. Sözgelişi 6495 sayılı Yasa beş bölüme ayrılmıştır. Birinci bölümünde 1-23 ikinci bölümünde 24-52 dördüncü bölümünde 73. maddenin a n bentleri beşinci bölümde ise 73 maddenin kalan bentleri olmak üzere dağıtılmıştır. 16 sayfadan oluşan 73. madde tek bir bölümde bile görüştürülememiştir.

İktidar milletvekilleri yasama faaliyetine aktif olarak katılmak ve görüş bildirmek bir yana Genel Kurul’a bile girmemekte, kuliste yoklama istenildiğinde, sayı tamamlamak üzere çağrılmayı beklemektedirler. Bu durum çok sık yinelenmektedir. Sözgelişi 6495 sayılı Yasa’nın 7 Temmuz günü yapılan görüşmelerinde 11 kez 8 Temmuz günü yapılan görüşmelerinde 9 kez çağrılmışlardır. Çoğu kez Komisyon üyeleri bile yerinde oturmamakta, çoğunlukları olmadığı için verilen önergeler konusunda gerektiğinde görüş verememektedirler.

Bizden saygı duymamız istenilen AKP’nin milli iradesi, işte böyle tecelli etmektedir.