Hazine taşınmazlarını yağmalama yasası

Kimileri AKP öncesinde olmak üzere kamu taşınmazlarının yağmalanması amacıyla o denli çok yasa çıkarıldı ki, bugüne değin bitirilememiş olması bir mucize sayılmalı. Bu yazıda onlardan biri olan 4706 sayılı Yasadan söz etmek istiyorum. Bu yasaya dayanarak çıkarılan yönetmelik 11 Eylül günü değiştirildiği için konu yeniden ısındı. Ayrıntılı değerlendirilmesi gerekiyor ama ben sabrınızı zorlamamaya çalışacağım.

4706 sayılı Yasa, Kemal Derviş’in hükmünün sürdüğü dönemin ürünlerinden biri. 29.6.2001 tarihinde yürürlüğe girdi. Amaç maddesinde “ Hazineye ait taşınmazların daha kısa sürede ekonomiye kazandırılması” deniyor. Yürürlük ve yürütme maddeleriyle birlikte toplam 10 madde. Bunlardan biri KDV Yasasını ilgilendiriyor. Yasanın üç de geçici maddesi var.

AKP bu Yasaya 2003-2013 yılları arasında çıkardığı 13 yasayla 13 geçici madde ekledi, asıl ve geçici maddelerinde 31 değişiklik yaptı. Maddelerle öylesine oynadı ki söz gelişi 2 fıkra 6 bentten oluşan 4. Maddesine 6 bent daha ekledi, 4 bendini yeniden değiştirdi. Yasanın iki maddesi ise Anayasa Mahkemesince iptal edildi. Bunlardan biri, kamuoyunda 2/B olarak ünlenen Orman niteliğini yitirmiş toprakların satılmasına ilişkindi.

Bu ayrıntıları AKP’nin yasalarla nasıl kolaylıkla oynayabildiğine örnek olsun diye yazdım.

Önceliği geçici maddelere vererek kısaca söz etmek istiyorum. Geçici maddeler, yeni duruma uyum için getirilen düzenlemelerdir. Oysa bu maddelerle sözleşme kurallarına uymayanlara aflar getiriliyor. Dahası, geçmişte verilmiş irtifak ve kullanma haklarının süreleri yeniden başlatılıyor. Geçici 16. Maddesi ise tam bir felaket. Milli Eğitim Bakanlığı’na emlak vergi değerinin %1’i karşılığında, okul binalarının tamamını 10 yıllığına kiraya verme yetkisi tanınıyor. Bakanlık bütün okulları kiraya verip öğrencilerin hepsini kapıya koysa yasaya aykırı davranmış olmaz.

Biraz da ana maddelerden söz edelim: Kemal Derviş gene de insaflı biriymiş. Yasanın ilk biçiminde hangi taşınmazların ve ne bedellerle satılacağının belirlenmesi yetkisi, birinde TMMOB’nin de olduğu iki ayrı kurula bırakılmıştı. AKP yaptığı ilk değişiklikle bu kurulları kaldırdı satış ve irtifak ya da kullanım hakkı verilmesinin bütün süreçlerinde Maliye Bakanlığı tek yetkili olarak öne çıkarıldı. Birçok durumda ihale yapılması bile gerekmiyor. İstediklerine, yasadaki adıyla “doğrudan satma” yetkileri var çünkü. Zaten Yasa da 49 yıllık sürelerle irtifak ve kullanım hakkı verilmesini düzenleyen bir içeriğe dönüştürüldü. Satıldığında hiç olmazsa Hazineye bir miktar para giriyordu. Bu yöntemle emlak vergi değerinin %1’i düzeyinde yıllık kira alınabiliyor. Üstelik bu oran çoğu durumda daha da aşağıya çekilebiliyor. Devir alanlar, “kamudan kaynaklanan” sorunlarla karşılaşırsa ön izin süreleri 5 yıla değin uzatılabiliyor ve bu süre içinde yalnızca binde 5 kira alınıyor. Kamudan kaynaklanan sorunların, çoğunlukla imara aykırı uygulamalar nedeniyle yargıdan dönen İdari işlemlerden kaynaklandığını hepimiz biliyoruz.

Kamuya yararlı dernekler ile vergi bağışıklığı tanınan vakıflara vergi değerinin yarısını ödeyip Hazine taşınmazlarını satın alabilme fırsatı tanındığı da burada özellikle belirtilmeli. Üzerine üniversite kuracağım sağlık, eğitim ya da spor tesisi yapacağım demeleri yeterli.

Biraz da 11 Eylül 2014 günlü Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelikle değiştirilen 2007 yılında yürürlüğe giren Yönetmelikten söz edelim.

Bu yönetmelik dayanağını 4706 sayılı Yasa ile Maliye Bakanlığının kuruluş ve görevlerini düzenleyen 178 sayılı KHK’dan alıyor. 2007-2014 yılları arasında çıkarılan 7 yönetmelikle, 80 kuralında değişiklik yapılmış ya da yeni fıkra ve bentler eklenmiş.

Yönetmeliklerle ancak yasa ile öngörülen kuralların uygulanmasına ilişkin düzenlemeler getirilebilir. Yeni kurallar öngörülmüşse yetki olmaksızın idari tasarrufta bulunulduğu anlamı çıkar. Oysa bu Yönetmelikte çok sayıda tartışmalı düzenlemeye rastlanıyor. Burada yalnızca 11 Eylül günü eklenen iki maddeden söz etmekle yetineceğim: çok yakından tanıdığımız “alt yüklenicilik”, bir başka deyişle taşeron yöntemi Yönetmeliğin 73/A maddesinde “alt kiracılık” olarak karşımıza çıkıyor. Maddede, Hazine taşınmazlarının bir başkasına kiralanabilmesi amacıyla kiraya verilebileceği öngörülüyor. Daha açık deyişle taşeronun taşeronu uygulaması yasallaştırılıyor. Tek koşul, hasılatın %25’inin Hazineye verilmesi. Yönetmeliğin 74/A maddesinde de benzer bir düzenleme var. Hafriyat ve inşaat atıklarının dökülmesi için belirlenen Hazinenin mülkiyetindeki depolama alanlarının kiraya verilmesi öngörülüyor.

Devlet malı değil mi? Yemeyen ölsün.