Göstermelik Sayıştay ve bütçe hakkı

Kadir Sev'in “Göstermelik Sayıştay ve bütçe hakkı” başlıklı yazısı 3 Mayıs Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Sayıştay Yasası 2010 yılında yenilendi ve TBMM’ye sunması gereken raporlar çeşitlendirildi. Sayıştay 2011 yılından başlamak üzere her kurum için düzenlilik ve performans raporları düzenleyecek ve Meclis’e gönderecek. Getirilen bu yenilik aslında KİT’leri denetleyen Yüksek Denetleme Kurulu’nun Sayıştay’a bağlanmasının doğal bir sonucuydu, yeni kurallar uyarınca bu raporlara Sayıştay damgası vurulmaya başlandı.

Sayıştay Yasası’nda olumlu görünen kimi değişiklikler yapıldı ama iktidarların elini rahatlatacak kurallar da getirildi. Anayasayla verilmiş hesap ve işlemlerin kesin hükme bağlanması yetkisi, sorumluların kamu zararına yol açan işlemleri dışında kaldırıldı. Performans denetimi dünyada eşi görülmeyen bir biçime dönüştürülerek idarenin kendi belirlediği hedeflere ulaşıp ulaşamadığının ölçülebileceği bir denetim öngörüldü. Ayrıca Sayıştay’ın kurulları işlevsizleştirildi ve rapor yetkisi, az sayıda üyeden oluşturulan yeni bir birime bırakıldı. Böylelikle denetim sığlaştırılırken, Sayıştay kolay kontrol edilebilir bir kuruma dönüştürüldü.

AKP iktidarı, Yasa henüz bütün kurallarıyla uygulanmaya bile başlanamamışken 2012 yılında önemli değişiklikler yaptı. Verimlilik, etkinlik ve tutumluluk ilkelerine uyulmadığı belirtilen raporların yazılması neredeyse yasaklandı. İdarelerin “ben böyle uygun gördüm” dediği konuların eleştirilmesi önlendi. Üstelik Sayıştay ile denetlenen idareler arasında çıkabilecek görüş ayrılıklarının her iki kurum temsilcilerinden oluşan bir kurul eliyle, daha açıkçası pazarlık yoluyla çözümlenmesinin öngörüldüğü garip kurallar getirildi. Sayıştay, bu değişiklikler nedeniyle 2011 yılında düzenlediği 132 Kurum raporunu gönderemedi ve epeyce gürültü koptu.

Bu kuralların bir bölümünü Anayasa Mahkemesi her nasılsa iptal etti. Ama AKP’nin, isteklerinde ısrarcı olduğu görülüyor. İptal edilen düzenlemeleri aratacak yeni bir teklif hazırlanarak AKP’li yaklaşık 130 milletvekilinin imzasıyla Meclis Başkanlığı’na sunuldu. Teklif bugünlerde Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülecek.

Sayıştay, kamu kurum ve kuruluşlarını denetlediği için değil, Parlamento’nun bütçe hakkını kullanması amacıyla denetim yaptığı için önemli bir kurumdur. Bütçe hakkı, Parlamento’nun bütçe yasalarıyla verdiği yetkiyi hükümetlerin nasıl kullandığını denetleme yetkisinin adıdır. Parlamento bu yetkisini, kendi adına denetim yapan Sayıştay’ın düzenlediği raporlar aracılığıyla kullanır. Bütçe hakkının gerçek anlamıyla kullanılabilmesi için Sayıştay’ın doğru, açık ve güvenilir raporlar sunması zorunludur. Sayıştay denetiminin sığlaştırılması Parlamento’nun “hükümete güveniyorum ve bütçe hakkımı kullanmayacağım” demesiyle eşdeğerdir.

TBMM’nin bütçe hakkını kullanması, AKP iktidarı için tehlikeli bir durumdur. Belki Parlamento’dan değil ama halktan korktuğu için gerçeklerin basında yer almasını istememektedir. Bu nedenle övgülerle cilalanmış, yüceltilmiş ama içeriği boş bir Sayıştay arzulamaktadır.

Aşağıda ana hatları ile değineceğim teklif bu anlayışın bir ürünüdür.

- Sayıştay, her kurum için hazırladığı düzenlilik ve performans raporlarını parlamentoya sunmayacak, kimse de “raporlar nerede?” diye soramayacaktır. Çünkü yasaklanmıştır.

- Sayıştay Raporlarını düzenleme yetkisi, TBMM’ce Sayıştay dışından seçilen 11 üyeye bırakılmaktadır. Bunun anlamı TBMM’nin bütçe hakkının 11 kişinin iradesiyle “tecelli” edecek olmasıdır.

- Sayıştay’ın yargı yetkisi de TBMM’ce seçilecek savcıların egemenliği altına alınmaktadır. Savcılar, denetçilerin yargı raporlarında yer alan istemedikleri konuları çıkarma, böylelikle yargılanmasını önleme yetkisiyle donatılmaktadır.

- Sayıştay denetçilerinin atanma kuralları da değiştirilmektedir. Sayıştay denetçi yardımcılarının dışında, belirli fakülteleri bitirerek kamuda birkaç yıl kıdemi olan herkes “özel bir sınavla” Sayıştay denetçisi olabilecektir.

- Sayıştay üyelerinin beşte üçünün Sayıştay Denetçileri arasından seçilmesi kuralı kaldırılmaktadır. Kurumda hafıza oluşması istenmemekte, deneyim ve uzmanlığın önemi dikkate alınmamaktadır.

Sayıştay’ın göstermelik bir kuruma dönüştürülmesi doğal olarak basının ilgisini çekiyor ve eleştiriliyor. Eleştirenler arasında merkez, yandaş ya da cemaat olarak anılan medya kalemleri de yer alıyor. İnsanın aklına ister istemez “AKP’den dönüşün işaretleri mi” sorusu takılıyor.

Bütün bu gelişmeler olurken Sayıştay Başkanı sessizliğini bozmuyor. Bu sükut, ikrardan mı geliyor?