Gizlenen Sayıştay raporları

Bütçe Yasasının görüşülme zamanlarında Sayıştay’dan çok söz edilir. Çünkü Sayıştay raporları o tarihlerde Meclise verilir ve eş zamanlı olarak kamuoyuna açıklanır.

O raporlarda çok önemli denetim bulgularına rastlanmaz. Yıl içinde basında okuduğumuz, yasalara aykırılıklar; yolsuzluklar; rezaletler, o raporlara pek yansımaz ama başka yerlerde daha iyisi üretilip yayımlanmadığı için, önemsenir.

Sayıştay Yasası 2010 yılında yenilendi ve getirilen yeni kurallar, kamuda denetim dışı alan bırakılmadığı; hesap verilebilirliğin, saydamlığın gerçekleştirildiği; denetimin etkinleştirildiği gibi, günün modası, cazibeli sözlerle pazarlandı. Aslında bir illüzyon yaratılmış: denetimin iyileştirildiği algısı yaratırken içeriği boşaltılmıştı.

Yasanın daha ilk uygulama yılında, gözden kaçmış kimi düzenlemelerin, AKP İktidarına sorun yaratabileceği görüldü ve derhal o maddeler ayıklandı. Sayıştay, bu yüzden 2011 yılı raporlarını meclise sunamadı.

Anayasa Mahkemesi, değişikliklerin bir bölümünü iptal etti. Ancak Yasasında anlamlı denetim raporları üretemesin diye getirilen kurallar durduğu sürece, Sayıştay’dan anlamlı raporlar üretmesi beklenemez.

Birkaç örnek vereyim: denetçiler, düzenlilik ve performans denetimi raporlarını bağımsız ve özgür iradeleriyle yazamıyorlar. Başkanın görevlendirdiği üç uzman denetçiden oluşturulan bir kurulda değerlendirilerek son biçimi verilip Başkanlığa sunuluyor.

Sayıştay’ın Meclise sunduğu raporlar da Genel Kurulda değil, 11 üyeden oluşan Rapor Değerlendirme Kurulunda hazırlanıyor. Bu Kurulda AKP’yi rahatsız edecek bulgular, ayıklanıyor. Geçtiğimiz yıllarda Mecliste, hazırlanan 300-400 sayfalık raporların Rapor Değerlendirme Kurulunda 4-5 sayfaya indirilerek gönderildiği çok tartışılmıştı.

Bu konuda güncel bir örnek vereyim:

31 Ekim 2015 günü Cumhuriyet Gazetesinde “Hileli Saray” başlıklı bir haber yayımlandı. Haberde, Sayıştayın 2014 AOÇ Raporunda; Çiftlik topraklarının, “yasaya karşı hile” yöntemiyle çeşitli kişi ya da kuruluşlara ve bu arada Cumhurbaşkanı sarayına kiralanması uygulamalarından vazgeçilmesinin önerildiği bilgisi yer alıyordu. Sayıştay hemen şöyle bir açıklama yaparak şu sözlerle bu haberi yalanladı: “AOÇ arazilerinin kamu kuruluşlarına uzun vadeli kiralandığına, bunun da Kanuna karşı hile olduğuna ilişkin tespit içeren herhangi bir Sayıştay raporu bulunmamaktadır.”

Bu haberin nesi yalandı acaba? Cumhurbaşkanlığı sarayının bir bölümünün AOÇ’den kiralama yöntemiyle koparılan topraklar üzerine yapıldığı bilgisi mi; yasaya karşı hile uygulandığı gerçeği mi; yoksa bu bilgilerin Sayıştay raporunda yer aldığı mı yalandı?

Sarayın AOÇ topraklarından koparıldığını sağır sultan bile duydu, yasaya karşı hile terimini anlamak için ise hukukçu olmak gerekmiyor. Yoksa bu bulgular Sayıştay Raporunda mı yer almıyor? işte bu çok kötü!

Bir hafta önce Mahmut Tanal, Meclis Kürsüsünden, Tayyip Erdoğan’ın Saray ve Sayıştay raporlarını haber yapan gazeteciler hakkında soruşturma açılmasını istediği “gizli” bir belgeyi gösterdi. Bu konu büyük bir olasılıkla Sayıştay raporunda yoktur.

Kamu işletmeleri raporları geçtiğimiz yıllarda yayımlanıyor ve basında da ilgi görüyor, bu raporlar üzerinden AKP eleştiriliyordu. Bu yıl vazgeçildi. Basında; Sayıştay Raporlarının halktan gizlendiği haberlerine karşı Sayıştay Başkanlığı; kamu işletmeleri raporlarının asıl sahibi Meclis olduğu için yayımlamadık, zaten böyle bir zorunluluğumuz da yok, üstelik kapsamlı bir Kamu işletmeleri genel raporu yayımlıyoruz, sözleriyle özetlenecek bir yanıt verdi.

Madem böyle düşünüyorlardı, neden 2013 yılına değin bu Raporları yayımladılar? Neden bu yıl yayımlamadıkları gibi eski raporları da siteden kaldırdılar.

Sayıştay Yasasına göre bu raporların yayımlanması zorunlu değil ama yasaklanmamış da. Üstelik Yasanın 3. Maddesindeki tanıma uygun yapılacaksa Raporların yayımlanması daha doğru. Çünkü maddede denetimin, kamu idarelerinin faaliyet sonuçları hakkında TBMM’ne ve kamuoyuna güvenilir ve yeterli bilgi sunulması amacıyla yapılması öngörülüyor.

Sayıştay Başkanlığı’nın Kamu İşletmeleri Genel Raporumuz da çok kapsamlıdır demesine de bakmayın; toplamı 230 sayfa. Denetim bulgusu olabilecek pek bir şey de yok. Küçük bir örnek vereyim. “Kamu İşletmelerinin alımlarıyla ilgili sorunlar ve öneriler” başlığı altında denetim bulgusu olarak şu bilgiler yer alıyor;

 aa) Sorunlar:

-4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun geçici 4 üncü maddesinde; enerji, su, ulaştırma ve telekomünikasyon sektörlerinde faaliyet gösteren kuruluşlar, özel kanunları yürürlüğe girinceye kadar bu Kanun’a tabi tutulmuş olup, söz konusu sektörlerde faaliyet gösteren kuruluşların tabi olacağı kanuni düzenleme yapılmamıştır.

ab) Öneriler:

-4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun geçici 4 üncü maddesinde sayılan enerji, su, ulaştırma ve telekomünikasyon sektörlerinde faaliyet gösteren kuruluşların kendi özel durumlarına uygun yasal düzenleme yapılmalıdır.

Türkiye’de denetim işte böyle yapılıyor.