Diyarbakır Belediyesinin elektrik borcu AKP'yi neden üzdü?

Geçtiğimiz hafta vahim bir olay yaşandı. Diyarbakır ve çevresine elektrik satan DEDAŞ adlı şirket borçlarını ödemedikleri gerekçesiyle Diyarbakır, Batman, Siirt ve Şırnak Belediyeleri ile birçok köyün elektriğini kesti. Elektrik kesilince pompa istasyonları, kuyu pompaları, içme suyu ve atık su arıtma tesisleri çalışamaz duruma geldi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı, halka temiz su veremediklerini, atık suyu temizlemeden Dicle’ye bırakmak zorunda kalacaklarını ve çevre katliamı yaşanacağını belirtti. Bütün borçlarımızı protokole bağladık, Şirket haklı olduğunu düşünüyorsa yargıya gitsin, halkın sağlığıyla oynamaya hakkı yok dedi. Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararıyla sorun şimdilik ertelendi.

Kapitalist bir ülkede bu tür olaylar olağan sayılır. Özel bir şirketin, doğayı; çevreyi; milyonlarca insanın sağlığını düşünecek hali yok. Ne kadar kazandığına bakar.

AKP’nin Başbakan Yardımcısı ile Enerji Bakanı, DEDAŞ’ın alacağı ya ödenmezse diye çok telaşlandı. Bülent Arınç, 26 Ocak günü Bakanlar Kurulu toplantısından çıktıktan sonra yaptığı konuşmada borcun ödenmemesini anlamıyorum, paraları yoksa İller Bankasından borç alıp ödesinler dedi. Taner Yıldız ise 24 Ocak günü Kayseri’de katıldığı bir toplantıda Diyarbakır Belediyesinin tutumunu ibretle izlediğini söyledi. Daha da ileri gitti; biz elektrik dağıtım şirketlerini satıp parasını halka dağıttık, borçlarını ödemeyenler 77 milyon insanın hakkını yemiş sayılır dedi. Kimsenin buna hakkı yokmuş.

Konuyla Başbakanın da yakından ilgilendiği anlaşılıyor. Kayseri’deki toplantı sırasında Taner Yıldız’ın cep telefonu çalmış. Basında yer alan haberlere göre Başbakan, Diyarbakır AKP İl Kongresine giderken DEDAŞ’ın alacağı konusunda bilgi almak amacıyla aramış.

AKP sermaye dostu, hiç kuşkumuz yok ama ülkesine, halkına düşmanlığın bu kadar açık etmesi hayret edilecek bir şey. Beş ay sonra oy istemeye gidecekler.

Aslında DEDAŞ’ın yeni sahibi olan Tivnikli ailesi bu ilgiyi hak etmiyor değil. AKP’nin kurmaylarıyla İlim Yayma Vakfında tanışmış; Al Baraka ve Kuveyt Türk katılımında yer almış; Başbakanlık danışmanı İbrahim Kalın’ın kızının okul taksitlerini üslenmiş; 25 Aralık operasyonunda adı geçiyor. Daha ne yapsın?

Belediyenin borcu, DEDAŞ’ın Devlet şirketi olduğu dönemle ilgili. Elektrik şirketleri satılınca alacakları da şirketin oldu. Haziran 2013 ayında devredilmesinden sonra DEDAŞ ile Belediye arasında bir protokol yapılmış ama birçok konuda anlaşmaya varılamamış.

Diyarbakır Belediyesi, ısrarla bizim ödenmemiş borcumuz yok diyor. Çok da haksız değil.

Aslında DEDAŞ özelleştirildiği anda alacaklarını zaten peşin olarak Devletten almıştı. Çünkü o bölgedeki kayıp kaçak oranının ve şüpheli alacakların yüksekliği dikkate alınarak ihale fiyatı düşük belirlenmişti.

Şirkete ucuza satılmış olmasına karşın, devredilmesinin hemen ardından Jandarma, panzerler eşliğinde kaçak avına çıktı. Bölgede terör estirdi, birçok köylü kaçak elektrik kullandığı gerekçesiyle cezalandırıldı.

Bakanlar Kurulunun yaptıklarını da unutmamak gerekiyor: 9 Mart 2014 günü yayımlanan bir Bakanlar Kurulu Kararıyla, elektrik borcu olan çiftçiye bu borçları ödeninceye kadar tarımsal destek ödenmemesi öngörüldü. Borcu olanların tarımsal destekleri, elektrik borçlarına mahsup edildi. Çiftçiye darbe vurulması anlamı taşıyan bu Kararı uygulamak görevi ise Gıda Tarım Hayvancılık Bakanına verildi.

Hizmette sınır yok.