Bütçe ne durumda?

Bütçe süreci, 5018 sayılı Yasaya göre Orta Vadeli Programın (OVP) resmi gazetede yayımlanmasıyla başlıyor.

Yasaya göre en geç Eylül ayının ilk haftasında yayımlanması gerekiyordu. Yayımlayamadılar.

Kamu idarelerini yönlendirmek üzere Eylül ayının 15’ine değin, bütçe çağrısı, bütçe hazırlama rehberi, yatırım programı hazırlama rehberi, gelecek üç yıla ilişkin gelir ve gider tahminleri; istenebilecek ödeneklerin üst sınırlarını içeren Orta Vadeli Mali Plan’ın yayımlanmış olması gerekiyor.

Yukarıda sıralanan belgelerin hiçbirini yayımlayamadılar. Yasal sürenin bitmesine üç gün kaldı. Yetiştirebilirler mi? bilemiyoruz.

Kurumlar, ödenek taleplerini belirlemek için plan, program ve yatırım projelerine ilişkin rehberlerin yayımlanmasını bekliyor. Bütçe teklifinin, mali yılbaşından en az 75 gün önce yani en geç Ekim 15’e kadar TBMM’ne sunulması gerekiyor.

Tekliflerin alınması, değerlendirilmesi, cumhurbaşkanının gerekli gördüğü düzeltmelerin yapılması, onaylanması ve Meclise sunulması için yalnızca bir ay süre kaldı. Henüz hiçbiri hazır değil.

Bundan sonra çok hızlı olamazlarsa bütçeyi yetiştiremezler.

DPT’den gelen deneyimli kadrolar tasfiye mi edilecek?

Plan, program ve yatırım projelerini (Devlet Planlama Teşkilatı) DPT hazırlardı. Kurumun 50 yılda biriktirdiği köklü gelenekleri ve deneyimli kadroları vardı. Her ne kadar 2011 yılında çıkarılan KHK’larla Kalkınma Bakanlığı içinde eritilmiş olsa da kadrolarına pek dokunulmadığı için hizmet yürüyordu.

Kalkınma Bakanlığı kaldırıldı, Plan, program gibi belgeleri hazırlama görevi, 13 sayılı CB Kararnamesiyle Cumhurbaşkanlığı örgüt yapısı içinde kurulan Strateji ve Bütçe Başkanlığı’na devredildi.

5018 sayılı yasaya 703 sayılı KHK ile eklenen geçici 2’nci maddeyle, Strateji ve Bütçe Başkanlığının kurulması ve çalışmaya başlamasına değin, bu görevlerin, Hazine ve Maliye Bakanı ya da Bakanlığınca yerine getirilmesi öngörüldü.

Kurum kadrolarında kapsamlı bir tasfiye hazırlığı yapıldığı anlaşılıyor.  Yoksa bu tür düzenlemelere gerek olmazdı. DPT geleneğinden gelen uzman kadrolar, önceki yıllarda olduğu gibi 2019 yılında da gereken belgeleri üretir; görev acemilerin eline kalmazdı.

Neye üzüleceğinizi bilemiyorsunuz. Sosyal sonuçlarına mı? Onca eğitim görmüş, kuruma özel sınavlarla girmiş, deneyimli uzman kadroların tasfiye edilmesine mi? Ülkeyi yönetenlerin uzmanlığa, bilime bu denli düşman olmasına mı?

Parlamentonun “bütçe hakkı” kaldırıldı.

Parlamento, bütçe yasalarıyla yürütme organına gelir toplama ve harcama yetkisi verir; kesin hesap yasalarıyla ise verdiği yetkinin kullanılmasını denetler.

Bunun adına Bütçe Hakkı denir.

“Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” diye adlandırılan Türkiye’ye özgü yeni düzende, bütçeyi hazırlayan; TBMM’ne sunan; uygulayan ve siyasi sorumluluğunu taşıyan Cumhurbaşkanı, ne gariptir ki, bütçeyi savunmak ve hesap vermekle yükümlü tutulamıyor.

Bu can sıkıcı işi, Cumhurbaşkanının atadığı üst düzey memurların üzerine yıktılar. Oysa onların siyasal sorumlulukları yok. Üstelik gerek bütçenin hazırlanması gerekse uygulanması sürecinde Cumhurbaşkanının direktiflerini yerine getirmekten öte yetkileri de yok.

Parlamento, bütçe ve kesin hesap yasalarını görüşürken bütçeyi uygulayan cumhurbaşkanıyla değil; onun yardımcısı, bakanı, gibi üst düzey memurlarıyla muhatap olabiliyor.

Burada da ilginç bir durum var: siyasi niteliği olmayanlar, Meclis genel kurulunda konuşamıyorlar; yasak. Komisyonlarda konuşmalarına engel yok ama yasalar komisyonlarda değil, genel kurulda kabul ediliyor ya da reddediliyor.

Sorun burada da bitmiyor: Anayasada yalnızca Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olacakları yazdığı için meclisi umursamıyorlar. Yazılı soru önergelerini bile yanıtlamıyorlar.

Ocak/2017 tarihinde “meclis küme düşüyor” yazmıştım. Çok geçmedi; Eylül/ 2018’de düştü. [1]

BÜTÇELERİN ÖNEMİ KALMADI

Kamunun en büyük yatırımları bütçe yasalarında yok.

Yatırımların en büyükleri bütçe disiplini dışında yönetiliyor. Milyarlarca dolar tutarında harcama gerektiren borç üstlenimine ilişkin kredi anlaşmaları [köprüler; havaalanları; kanalistanbul; gibi projelere ilişkin bilgiler ve düzenlemeler] bütçelerde yer almıyor.

Eskiden hükümetlerin faaliyetleri bütçeler üzerinden değerlendirilir, bütçeler üzerinden eleştirilirdi. Büyük yatırımların bütçe dışına çıkarılmasıyla bütçeler önemsizleşti. Üstelik Cumhurbaşkanlığı örgüt yapısı içindeki birimlerden, yeni yap-işlet-devret projeleri üretmeleri isteniyor. Böyle giderse, Merkezi Bütçe, maaşlar; göstermelik bir iki yatırım; küçük onarım; kırtasiye alımı gibi harcamaların yapılmasına izin verilen bir belgeye dönüşecek.

İsteyen, istediği kadar denetlesin.

Bütçeler Parlamentoda bir çırpıda kabul edilebilecek

703 sayılı KHK ile 5018 sayılı Yasanın 19’ncu maddesinde bir değişiklik yapıldı ve “kamu idareleri bütçeleri bütün olarak görüşülüp oylanır” denildi. Değiştirilmeden önceki metinde “bölümler halinde oylanır” yazıyordu.

Bu, önemsenmesi gereken bir değişiklik: Kurum bütçesini topluca görüşüp oylarsanız, ödeneklerin fonksiyonel dağılımını, yani; genel kamu, sağlık, eğitim, çevre koruma, iskân, savunma, ekonomik işler gibi hizmetlere paylaştırılmasının nedenlerini ve tutarlarını Mecliste tartışamazsınız. Kurumun bütçesini bütün olarak kabul etmek zorunda kalırsınız.

Ve böylelikle bütçelerin bir çırpıda kabul edilmesinin önündeki en önemli engeli kaldırmış olursunuz.

Bütçe reddedilirse ne olur?

Bütçe reddedildi diye Devlet harcamaları durmaz elbette. Gerek 1930’lu yıllarda yürürlüğe giren ve 2005 yılına değin yürürlükte kalan “Muhasebe-i Umumiye” yasasında, gerekse bütün kurallarıyla 2005 yılında yürürlüğe giren 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimine ilişkin Yasada, en çok altı ay süresince geçici bütçe ile harcama yapılmasına izin veriliyordu.

Yeni düzenlemede 6 aydan sonra bütçe kabul edilmemişse, ödenek tutarlarının yeniden değerleme suretiyle hesaplanacak tutarlara yükseltilmesi ve hesaplanan tutarlarda harcanması öngörülüyor.

Süre belirlenmediği için, Ülke bütçe yasası olmadan yıllarca yönetilse, kimsenin söyleyecek sözü yok.

Cumhurbaşkanına özel Ofis bütçesi

1 sayılı CB Kararnamesinin 525’nci ve izleyen maddelerinde, Cumhurbaşkanına bağlı, özel bütçeli, idari ve mali özerkliği olan; Dijital Dönüşüm Ofisi, Finans Ofisi, İnsan Kaynakları Ofisi ve Yatırım Ofisi adlarında dört adet ofis kurulması öngörüldü. Görevlerine bakıldığında devasa bütçelerle çalışacakları ortaya çıkıyor. Üstelik, gelirlerinin arasında hizmet karşılığı alacakları ücretler de sayılıyor.

Böylelikle Cumhurbaşkanına, yasa çıkarılmasına gerek olmayan, denetimden bağışık tutulan, çok büyük bir bütçeyi dilediğince kullanabilmesine olanak tanınıyor. [2]

Haberiniz var mı? Soyuluyoruz.

[1]

[2]