Bu gizlilik niye?

Cumhurbaşkanlığı örgüt yapısında köklü bir değişikliğe gidildiği anlaşılıyor. Abdullah Gül döneminde 4 olan daire başkanlıklarının sayısı 12’ye çıkarılmış. Bu kadarcık bir bilgiye bile gazeteciler özel ilişkileriyle ulaşabiliyor. Çünkü web sitesinde artık örgüt şeması yayımlanmıyor.

Anayasaya göre Cumhurbaşkanlığının örgüt yapısı Cumhurbaşkanının tek başına imzaladığı kararnamelerle biçimlendiriliyor. Bunlar Resmi Gazetede yayımlanmıyor ve Anayasaya aykırılığı öne sürülemiyor. Ama bu, kararnamelerin gizli olduğu anlamına gelmiyor. Bugüne değin de hep yayımlandı. Tayyip Erdoğan, Türkiye anonim şirket gibi yönetilmeli diyor ya, bari ticaretin kurallarına uysa. Anonim şirketler örgüt yapılarını gizlemez, üstelik bilançolarını yayımlarlar. Doğru ve güvenilir bilgi içermiyorsa ortaklar hesap sorar, yöneticilerin başı derde girer.

Cumhurbaşkanlığında kaç kişi çalıştığını öğrenmek de kolay değil. Gazeteciler, aylıkların ödendiği banka kayıtlarından bilgi edinmeye çalışmışlar. İkibinyediyüz kişi olabilir diyorlar. Bugüne değin bin kişiye hiç ulaşmamıştı.

Danışmanlardan oluşan gölge bir kabine kurulduğu söylentileri dolaşıyor. Gül, 9 danışmanla çalışmıştı. Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarının sayısını bilemiyoruz.  İlber Ortaylı, 150 danışmanı var, hepsi de cahil diye tweetler atıyor.

Cumhurbaşkanlığı sarayının kaça mal olduğu bilgisine ulaşmak için dedektif olmak gerekiyor. Sır gibi saklanıyor çünkü. Ülke ekonomisine zarar vereceğini öne sürerek TOKİ de bilgi vermiyor. Mimarlar Odası başkanı önceki gün katıldığı bir televizyon programında 20 milyar lira harcanmış olabileceğini söyledi. Satıcı ya da üretici firmaların web sitelerinde reklam olsun diye yayımladıkları bilgileri derleyip bir tahminde bulunmuşlar. Eğer bu hesap doğruysa, 18 elektrik dağıtım şirketinin (TEDAŞ) özelleştirilmesinden elde edilen gelirin yaklaşık dörtte üçü saraya harcandı demektir. Anımsayalım; Maliye Bakanı satışlardan 12,7 milyar dolar elde edileceğini söylemişti.

Bu kadar paranın hangi bütçeden ödendiği de belirsiz.

Mimarlar Odasının yaptığı hesabın doğru olmadığını söyleyeceklerdir. Yalan demek kolay ama her harcama kalemine ne ödediklerinin tek tek hesabını vermedikçe bu işten sıyrılamazlar. Madem saray milletinmiş kaça mal olduğunu bilmek en doğal hakkımız.

Cumhurbaşkanlığının harcamaları çığ gibi artıyor. 2007 yılında 30 milyon liraydı. Abdullah Gül dönemindeki yükseliş eğilimi dikkati çekiyordu, 2013 yılında 181 milyon liraya ulaşmıştı. 2015 yılı bütçesine 397 milyon lira ödenek koydular. Bu kadarla kalınacağını sanmayın.  Yılı içinde istedikleri kadar ödenek eklerler ve bundan kimsenin haberi olmaz.

Aslında Cumhurbaşkanlığı bütçesine bakarak doğru bilgilere ulaşmak da olanaksız. Çünkü artık harcamaların çoğunun gizlendiği anlaşılıyor. Harcamalar bütçelere yansıtılsaydı, sarayın maliyeti görülür, dedektiflik yapmak gerekmezdi.

Örtülü ödeneği unutmayalım. Son bir yılda 7,5 kat artmış. Yalnızca Eylül/2014-Şubat/2015 tarihleri arasındaki 6 aylık sürede 660 milyon lira harcanmış. Ocak ve Şubat aylarında harcanan tutar 324 milyon lira. Başbakanlara verilen gizli harcama yapma yetkisinin büyük bir bölümü belki de Tayyip Erdoğan’ın hizmetine sunuluyordur. Adı üstünde “örtülü ödenek” kim hesap soracak?

AKP’nin ne siyasetçisinden ne bürokratından doğru bilgi alınabiliyor, ne de bütçesinin güvenilirliği var. Kimse de inanmıyor zaten. Oysa AKP’den 13 yıldır şeffaflık, açıklık, hesap verilebilirlik masalları dinliyoruz.

Türk tipi başkanlık sisteminin temel ilkesi iyice netleşti: “Zifirî Şeffaflık!”