AKP’nin 1 Mayıs’ları

Bu yazıyı 1 Mayıs sabahı erkenden gazeteye göndermek zorundayım. 2 Mayıs sabahına nasıl uyanacağımızı bugünden kestiremem. Ama AKP’nin işçiye, emekçiye, köylüye, kentliye, kısacası halka nasıl baktığını her sosyalist gibi ben de biliyorum. 1 Mayıs’ı boşa çıkarmak için elinden geleni esirgemeyeceği çok açık. Bu yıl Taksim alanını halka karşı binlerce polisi ve TOMA’larıyla savunacağını okuduk. Yeni bir insanlık suçu işlemeye hazırlanıyor. Alanları doldurabilmişsek oyununu bozmuş, Haziran Direnişi’nin ateşini yenilemiş olacağız.

AKP 1 Mayıs’larda iyice şaşkınlaşıyor. Son 8 yılın 5’inde, “alanın yetersizliği” ve “yasadışı örgütlerin saldıracağı duyumu aldık” gibi gerekçelerle Taksim’de kutlanmasını yasakladı. 3’ünde ise serbest bıraktı. Çelişkinin nedenini sormaktan vazgeçtik, izin verildiği yıllar için övünmeseler bari...

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın (ÇSGB) 2013’ün son aylarında yayımlandığı anlaşılan “Faaliyetlerimiz ve Gündemimizdeki Konular” adlı belgede 2010-2012 yılları 1 Mayıs’larına şu sözlerle gönderme yapılıyor: “1977’de yaşanan üzücü olaylar nedeniyle gerilimli gösterilerin adresi olan Taksim Meydanı ve diğer meydanlar, bayram coşkusuna dönüştü.”

AKP, yasal düzenlemelerle adeta şaşırtmaca veriyor. 25 Nisan 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan bir Bakanlar Kurulu kararıyla 1 Mayıs, emek ve dayanışma günü ilan edildi ve en iyi biçimde kutlanabilmesi için ÇSGB görevlendirildi. Bakanlığın meydanlara çıkıp “güvencesiz çalıştırmaya, taşeron işçiliğe hayır” sloganları atacak hali yok ya! Valiliklere bir genelge göndererek, huzur içinde kutlanması için gereğinin yapılmasını istedi. Genelgede şu güzel sözler vardı: “Üretimin vazgeçilmez unsuru olan emeğin kutsallığı çerçevesinde, emekçilerin 1 Mayıs’ı huzur ve güven içerisinde, demokrasiye yakışır bir şekilde ve bayram havasında kutlamaları en doğal hakları olarak görülmektedir…”

AKP’ye güvenilir mi? Polis, Taksim’de 1 Mayıs kutlamak isteyenlere öylesine saldırdı ki, AİHM 27 Kasım 2012 tarihli kararıyla Türkiye’yi suçlu buldu.

2009 yılında ise şaşırtmacayı yasayla verdi. 22 Nisan’da 1 Mayıs “Emek ve Dayanışma Günü” adı verilerek tatil yapıldı. Yasanın Meclis’teki görüşmeleri sırasında MHP sözcüsünün birlik ve dayanışmadan ne anladıkları konusundaki şu sözleri övgüye değerdi: “Çalışma barışına giden yol uzlaşma kültüründen geçmektedir. Sendikalarımızın uzlaşmacı tutumları işverenle işçi arasındaki ilişkileri en üst düzeyde tutarak işçi mutluluğunu sağlamakta, bu da üretime olumlu biçimde yansımaktadır.” Ama Bakan Faruk Çelik’in, teşekkür konuşmasındaki şu sözleri de unutulmamalı “Başbakan 1 Mayıs’ın tatil olması için talimatını verdiler ve bu çalışmayı gerçekleştirdik.”

Biliyorsunuz Başbakan 2009 yılında yine polisine saldırma talimatı verdi ve saldırıyı gerçekleştirdiler.

2010-2012 arasında yasaksız 3 yıl yaşadık. O yıllarda 1 Mayıs’lar Taksim alanında öylesine görkemli kutlandı ki, AKP’nin buna katlanması beklenemezdi. Son 2 yıldır yine yasaklarla boğuşuyoruz.

AKP yönetim kadrolarına, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararı anımsatılıyor ve yasaklanmasının yasa dışı olduğu söyleniyor ama boşuna. Kararın, polisin orantısız güç kullanması nedeniyle alındığını, Taksim alanının kutlamalara açılmasıyla ilgisinin olmadığını öne sürüyorlar. Kararın özellikle 32. ile 41. paragrafları arasında yazılanları okurlarsa gerçeğin öyle olmadığını görürler. O paragraflarda polisin daha gösteri başlamadan müdahale ettiği, barışçıl toplantılara bir miktar hoşgörülü yaklaşılması gerektiği, başka toplu gösteriler için izin verilirken, 1 Mayıs kutlamalarına izin verilmemesinin ayrımcılık olduğu yazıyor. Kararı okurlarsa, “Türk yetkililer düşmanca davrandı” sözleri de belki dikkatlerini çeker. Kararın içeriğindeki yargıç Sajo’nun “mutabık görüşünü” okumalarını da öneririm. Orada şu sözleri görecekler: “Yer seçimi de gösteri yapma hakkının bir parçasıdır.”

Dilerim 2 Mayıs sabahına mutlu ve umutlu uyanmışızdır.