AKP sigortayı çok sevdi

AKP sigortayı nasıl sevmesin. Sigorta adı altında çok büyük tutarlar toplanıyor ve fonlar aracılığıyla sermayenin emrine sunuluyor. Bu gerçeği Hükümet çevreleri açıkça söylemekten hiç çekinmiyor. Nasılsa çoğu kişi anlamıyor. Anlayanlara da mikrofon tutulmuyor. Diyorlar ki: “OECD ülkelerinde ulusal tasarrufların milli gelire oranı %20’ler dolayında. Oysa Ülkemizde %12’leri ancak aşıyor. Kalkınmak için bu oranın yükseltilmesi gerekiyor.”

Buraya kadar güzel de, ülkenin yarısı karnını bile doyuramıyor. Kalanı da borçla yaşıyor. Nasıl tasarruf etsin? AKP bu sorunun da yanıtını buldu: Herkesi zorla sigortalı yapıyor.

Asgari ücretin 1/3’ünden az kazandığınızı kanıtlayamıyorsanız, Genel Sağlık Sigortasına prim ödemek zorundasınız. “İstemiyorum, kendi paramla karşılarım” deme hakkınız yok. Aslında genel sağlık sigortasına prim yatırmanız çoğu kez bir işe de yaramıyor. Çünkü her hastalığı tedavi etmiyorlar. Daha iyi koşullarda sağlık hizmeti alabilmek için tamamlayıcı sağlık sigortasına da katılmanız gerekiyor.

Bunun adı sigortalamak değil, sözcüğün tam anlamıyla “kelle başına” vergi almaktır. Sağlık hizmeti, insanın en temel hakkıdır ve Devlet, vergilerle karşılamak zorundadır. Sağlık hizmetinin yanısıra beş yıldızlı otel konforu arayanlar isterlerse sigortalı olabilirler. Buna kimse karışmıyor. Ama yapılan bu değil: Sigortalı olmayana hiç hizmet vermem deniliyor.

2001 yılında çıkarılan bir Yasa ile getirilen bireysel emeklilik sistemine 1 Ocak 2013 günü başlamak üzere kurumsal bir kimlik kazandırıldı. IMF’nin 2012 Aralık ayında yayımladığı Türkiye Raporunda bireysel emekliliğin zorunlu tutulması öngörülüyordu. IMF’ye göre böyle bir düzenlemeye gidilirse “Türkiye’nin tasarruf oranı artacak ve ekonomide gerçek potansiyelini” ortaya koyabilecekti. Neyse ki, şimdilik zorunlu tutulmadı. Bireysel emeklilik katılımcılarına Devlet katkısı verilmesiyle yetinildi.

1 Ocak 2013 günü başlatılan uygulamayla Devletin sigorta şirketlerine katılımcıların ödedikleri primlerin %25’i oranındaki bir tutarını sigorta şirketlerine ayrıca ödemesi öngörüldü. Aslında daha önce, sigorta primlerinin gider yazılarak vergiden düşülmesi olanağı tanınmıştı. Ama bu yeterli görülmedi. Çünkü vergi yükümlüsü olmayanlar için vergi bağışıklığının çekiciliği yoktu ve katılımcıların 2/3’ü vergi yükümlüsü değildi. Devlet, sisteme katılanların sayısını artırabilmek amacıyla, Babacan’ın sözleriyle “büyük bir fedakârlığa girerek” sigorta şirketlerine adrese teslim yoluyla katkı verme yolunu seçti. Bu amaçla 2013 yılı bütçesine 1,25 milyar lira ödenek konuldu. Katılımcı sayısının 500 bin fon tutarının ise 30 milyar liraya çıkması hedefleniyor.

2012 yılsonu itibariyle sistemde 20 milyar lirayı aşkın fon birikmiş. 3 milyon 119 bin de katılımcısı bulunuyor. Sistemden emekli olanların sayısı ise yalnızca 5.398. Aracılar şimdiden, 2023 yılında 400 milyar lirayı zorlayabilecekleri beklentisine girmişler. Haksız da değiller. Hükümet, iş dünyası, küçük ve orta büyüklükte işletmeler ile üniversite öğrencilerinin yanı sıra ilköğretim çağındaki öğrencilere de “sigorta konusunda bilinç aşılamak için” Hayat Bilgisi derslerine "sigorta" konusunun eklenmesi için harekete geçmiş.

Devlet her ne kadar katılımcılar adına sigorta şirketlerine para ödeyeceklerse de, katılımcıların yararlanabilmeleri o kadar kolay değil. Çünkü sistemde 3 yılda az kalanlar hiç yararlandırılmıyor. Daha uzun süreli kalanlar ise kademeli olarak yararlanabilecekler. 3-6 yıl arasında kalanlar %15’ini 6-10 arasında kalanlar %35’ini alabilecekler. Sistemde 10 kalanlar bile %60’ından yararlandırılıyor. Adlarına ödenen Devlet katkısının %100’ünden yararlanabilmeleri için ise en az 10 yıl prim ödemiş ve 56 yaşına gelmiş olmaları gerekiyor. Ama sigorta şirketleri katılımcılar adına Devletçe ödenen parayı yıllarca kullanabilecekler.

Atilla Özsever Yurt Gazetesindeki köşesinde 4 Ocak 2013 tarihinde bir hesap yapıyor. Bu hesaba göre devletin kamusal emeklilik sigortasına katkısı sadece yüzde 5. Oysa bireysel emekliliğe %25 katkı veriyor. Atilla Özsever’in şu sözleri de ayrıca dikkat çekiyor: “BES’te 10 yılını tamamlayan 56 yaşını doldurduğunda emeklilik hakkına sahip. Sosyal sigortalarda ise, emeklik yaşı kademeli olarak 65’e çıkarıldı.” Bu sözlerden, zaman içinde kamusal emekliliğin çökertileceği sanırım çok net anlaşılıyordur.