Zavallılaşan Edebiyat

Usta eleştirmen Fethi Naci'nin 80 sonrası edebiyatın halini irdeleyen bir yazısı vardır: "Gücünü Yitiren Edebiyat". Bugün yaşasaydı herhalde "Zavallılaşan Edebiyat" derdi. Kısa yorumumu sona saklayarak size iki belge sunuyorum.

İlki Güneydoğu TV'den bir haber:

"Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, beraberindeki yazar heyeti ile Şanlıurfa'da düzenlenen 'Konuşan Kitap Şenliği'ne katıldı. İlk sesli okumayı yaparak şenliklerin açılışını yapan Gül, okuma çadırlarını gezerek yazarlar tarafından okunan kitapları dinledi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, yazar ve sanat camiasından Ahmet Telli, Ahmet Ümit, Ahmet Vehbi Vakkasoğlu, Alev Alatlı, Ayşe Kulin, Beşir Ayvazoğlu, Canan Tan, Çetin Tüzüner, Doğan Hızlan, Enver Ercan, Fatma Barbarosoğlu, Feyza Hepçilingirler, Haluk Dursun, İskender Pala, Kürşat Başar, Metin Celal Zeynioğlu, Mustafa Armağan, Müge Çakır, Mümin Sekman, Nazife Şişman, Selim İleri ve Tuna Kiremitçi gibi Türkiye'nin kendi alanlarında öne çıkan isimleri ile birlikte sabah saatlerinde Ankara'dan havalanan Türkiye Cumhuriyeti TC-GAP uçağı ile Şanlıurfa GAP Uluslararası Havaalanı'na geldi. Şanlıurfa Valisi Yusuf Yavaşcan ile eşi Ayla Yavaşcan tarafından karşılanan Hayrünnisa Gül, beraberindeki heyetle şenliklerin yapılacağı Balıklıgöl'e geçti..."

İkinci belge Edebiyatçılar Derneği'nden bir bilgilendirme:

"CUMHURBAŞKANLIĞI'NA!

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen, 03 Mayıs 2009 Pazar günü 11.00 - 14.00 saatleri arasında, genel merkezleri Ankara'da olan Yazar Örgütü temsilcilerini ve Ankaralı yazarları, Çankaya Köşküne kahvaltıya davet etti. Davetliler arasında yer alan Genel Başkanımız Gökhan Cengizhan, Cumhurbaşkanlığı Köşkünde gerçekleşen kahvaltı programına katıldı.

Yirmi beş kişinin yer aldığı, sıcak bir atmosferde gerçekleşen kahvaltıda, Edebiyatçılar Derneği'nin eski başkan ve yöneticileri de bulundular. Mustafa Şerif Onaran, Ali Cengizkan, Hüseyin Atabaş, Abdülkadir Budak, Aydın Şimşek'in katılımıyla, derneğimizin temsili
üst düzeydeydi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı iken, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri görevine getirilen Prof. Dr. Mustafa İsen, Cumhurbaşkanlığının, mesleği edebiyatçı olan ilk Genel Sekreteri olma özelliği taşıyor.

Mustafa İsen, Cumhurbaşkanlığı köşkünde, bundan böyle, en az 'siyasiler' kadar, kültür-sanat adamlarını da ağırlama arzusunda olduklarını belirtti.

Konuklar, kahvaltıdan sonra, Atatürk'ün Müze Köşkü'nü de (eski Bağ evi) topluca gezdiler.

Gökhan Cengizhan

Genel Başkan"

Edebiyatçıların yapıtlarıyla ve duruşlarıyla toplumun vicdanı olmaları, muhalif olmaları istenir. Özellikle "sol" kanatta bu ilkeyi sözde kabul etmeyen yoktur. Yazar örgütlerinden de bilhassa antidemokratik baskıların yoğunlaştığı dönemlerde muhalefet dozunu artırmaları beklenir. Bunlar edebiyatın, sanatın, aydın tavrının olmazsa olmazlarıdır.

Burada edebiyat siyaset ilişkisinde neyin doğru olduğunu tartışmayacağız. Çok daha basit, çok daha temel, bir başlangıç ilkesinden, çiğnenmesiyle yazarlık karakterini bozan bir ilkeden bahsedeceğiz. Bu ülkede eskiyi aratacak yepyeni gerici bir rejim kurulurken, aydınlar yığınlar halinde gözaltına alınırken, 1 Mayıs'a katılmak gaz yemeyi olağan biçimde gerektirirken kimseye biraz daha muhalif olun da demeyeceğim. Sadece ve sadece yazarların, edebiyatçıların iktidara ve devlete karşı (hangi iktidar ve devlet olursa olsun) mesafeli durmasının gereğinden, olmazsa edebiyatın değerini düşüren evrensel bir gerçekten bahsedeceğim. Bu sosyalist bir ilke değildir, sosyalistlerin ilkesi farklıdır, bu tamamen özgürlükçü ve liberal bir ilkedir dostlar. En az iki asırlık burjuva edebiyatı ahlakıdır.

Yazarın bir afra tafrası vardır be arkadaşlar. Yazar dünyayı ve ülkeyi en iyi kendinin gördüğü, yorumladığı, yazdığı iddiasında olan bir kişidir yahu kardeşler. İki dakika efendi olun rica ederim meslektaşlar. Her el sallayana bu kadar çabuk gidilmez ki bacılar, biraderler. Sanırım birer yazar veya şair olarak kendi değerlerinizin fazlasıyla bilincindesiniz, ama bakalım vatandaş bunu biliyor mu, diye kaygılısınız. Siz kendinize saygılı davranın, vatandaş da bunu tartacaktır, merak etmeyin.

Çıkıntılık yapmak, saldırgan tanınmak kim ister. Bazıları evet, isteyebilir, ama ben istemiyorum, bunu biliyorum. Bizim gibileri çıkıntı duruma, psikopat durumuna düşüren hep bu iki kuruş paraya, birkaç küçük manşet habere, azcık pohpohlamaya, bir gıdım üne tav olan sözde yol arkadaşlarımızın kalabalıklığıdır, bilir misiniz. Biraz özsaygısı bulunan, ortalama düzeyde iş titizliği gösteren herkes benim gibiler gibi davranır, davranmaktadır ve bu yüksek erdemli, namus timsali, serdengeçti bir tutum değil, komünist bir tutum değil, son derece normal bir tutumdur. Yazarların mesafeli duruşu normaldir, örnekteki edebiyatçıların davranışı anormaldir. Genel algı ise tam tersidir, çünkü edebiyat toptan şirazeden çıkmıştır.

İşin tuhafı yukarıda sayılan isimler arasında Cumhuriyet yazarları da var. Demek ki Cumhuriyet gazetesi yönetimi yazarlarına şu mesajı veriyor. "Haberde, siyasette bizden olacaksınız, ilkeli, sağlam duracaksınız ama iş sanat, edebiyat, spor vs. ise, hiç önemli değildir bunlar, koyuverin gitsin! Siz mi kurtaracaksınız!"