TKP Dışında Seçenek Var mı? KAAN ARSLANOĞLU

Yalansız bir sol siyaset için TKP dışında bir seçenek görünmediğinden söz etmiştim önceki yazımda. Şimdi "acaba?" diyorum. O halde olası başka seçenekleri gözden geçirelim.

Tutarlılığı korumak, aldatmalardan uzak durmak için günlük siyasetin dışında kalmak her zaman iyi bir seçenek gibidir. Yaşama felsefeyle baktığınızda, hızlı değişen politik gündemler peşinde koşmak, bazı saflaşmalarda yan tutmak bazen anlamsız, bazen komik, bazen sinir bozucu gelir. Felsefe bildiklerinden ya da dünya görüşleri gereği kimileri kendi sınırlı alanlarında sağlam durmayı, iyi bir şeyler üretmeyi, lokal örgütlenmeleri yeterli görürler. Öyleleri, parmakla gösterilecek kadar az bulunmasa, sayıları beş on misline çıksa, ülkede ve dünyada her şey düzelecekmiş gibi küçük ölçekli umutlar yaratırlar. Günlük siyasette saf tutanların gözündense böylesi ayrıksı çabalar, duruşlar sonuca ulaştırmaz görünür. O halde bir orta yol bulmak lazımdır.

Günlük siyasete karışmadan herkesin kendi alanında doğruyu savunması güzel bir şeydir ve belki de işin esasıdır, fakat hayat hem kişisel planda hem de toplumsal temelde tek tek duruşların yetersizliğini her gün ilan eder. Üstelik günlük saflaşmalarda yan tutmaktan kaçınmak pratik anlamda da neredeyse olanaksızdır.

İdeolojik bakışları, kişilikleri ve sair nedenlerle mevcut siyasi hareketlerden hiçbirine güven duymayan "iyi niyetli" birçok sosyalist siyasi çalışmalarını partiler yerine kitle örgütleri içinde sürdürür. Ülkemizde 1980 darbesinden sonra değişik nedenlerle bu tür sol siyasi insanların sayısında büyük kabarma görülmüştü. Ama demokratik kitle örgütleri de giderek siyasi örgütlerin daha sıkı denetimi altına girdikçe ve demokratik olmaktan çıktıkça sayıları giderek düşmüştü. Ancak bugün de herhangi bir siyasi partinin tek başına örgütlediği bir mitinge katılmadıkları halde, kitle örgütlerinin, KESK'in, DİSK'in, TTB'nin, Bizkaçkişiyiz hareketi gibi platformların düzenlediği eylemlere koşarak giden pek çok insan bulunmaktadır.

Tamam gitsinler. Ancak yalansız siyaset için bu yol hayli zamandır kuşkulu bir yoldur. Çünkü söz konusu örgütler liberal ve milliyetçi politikaların uygulayıcıları haline gelmişlerdir. Herhangi bir siyasi örgüte, mesela TKP'ye destek verdiği görüntüsü yaratmamak için onun mitinglerine katılmayan, ama diyelim KESK'in düzenlediği mitinge katılan kişi, o çok sakındığı "bağımsız" ve "doğru" siyasi duruşunu koruyabilmekte midir acaba? Bu katılımla ortak siyasi akıl güçlenmekte midir? Kesinlikle hayır. O eylemin, o kitle örgütünün arkasındaki politikalar ve siyasi örgütler güçlenmektedir. Sadece ortak düzenlenen eylemlere, çalışmalara katılımla, kitle örgütlerinin içinde veya yanında "bağımsız" sol siyaset yapmanın herhangi bir geçerliliği kalmamıştır.

O zaman geriye ne kalıyor? Yeni bir örgüt kurmak. Yaşı otuz beşin, hadi diyelim kırkın altında insanlar yeni kuşakların temsilcisi olarak, onların yeni bakışlarını ve dinamizmini siyasete yansıtmak için örgüt kuracaklarsa, varsınlar kursunlar bakar, duruma göre karar veririz. Var mı böyle bir olasılık? Yok gibi görünüyor. Bizim kuşağımızdan insanlar veya daha yaşlılar yeni bir yapılanma özlemlerini hala sürdürebilirler mi? Bazı çabalar var, birçoklarının aklından da böyle şeyler geçiyor. Onlara da denmeli ki, soyut projelerin yarattığı sahte hayaller artık hoş duygular uyandırmıyor. Varsa bir farklılığınız somut olarak belli edin. Ayrıca bu farklılığın ülke çapında nasıl bir hareketlilik yaratacağını mantıklı olarak açıklayın. Biraz daha bekleyelim mi diyorsunuz? Ne kadar ve neyi bekleyelim?

Başka? ÖDP'nin liberallikte aşırı olmayan liberal kanadı mı? Akılları başlarına gelirse belki ilerde. Acaba sorusunu ciddi olarak sorduran bir tek Halk Evleri çevresi var. Lakin onlar da ne liberalizmle kesin bir çizgi koydular aralarına, ne de devrimcilik sandıkları gündelik pragmatik siyasetten sıyrılma noktasında TKP kadar umut veriyorlar.

Ya CHP? CHP içinde ya da yanında siyaset yapma seçeneği ne kadar doğru veya akılcı? Bir sonraki yazıda da onu irdeleyelim.