“Reenkarnasyon Kulübü” için bir düzeltme

Son romanımda adı geçen Hüseyin Sancar’ın kardeşinden aşağıdaki iletiyi aldım birkaç gün önce. Hüseyin Sancar 80 öncesi YDGF’nin önderlerinden olup 1979’da Tunceli'de katledilmişti.

“Merhaba. Reenkarnasyon Kulübü adlı romanınızı ilgiyle okudum. Bir bölümünde konu ettiğiniz abim HÜSEYİN SANCAR'la ilgili bir paragrafta yanlış bilgilendirilmenizden kaynaklandığına inandığım durum hakkında size doğru olanı aktarmak, okuyucunun yanlış bilgilendirmesine de neden olduğu için düzeltme ihtiyacı doğmuştur. Şöyle ki romanınızın 196.sayfasında "Babam... Babam da benden sonra astı kendini" cümlesi gerçeği yansıtmamaktadır. Bu bizi üzmüştür. Babam yüksek tansiyona bağlı beyin kanaması sonucu vefat etmiştir. Eser'inizin okuyucuya ulaşmış ve ulaşacak olanlarıyla ilgili nasıl bir formül bulunur bilemiyorum ama en azından sonraki baskılarda gerekli açıklamanın ve düzeltmenin yapılmış olması üzüntümüzü hafifletmiş olacaktır. İlginize şimdiden teşekkür ederim. Dostça kalın.” Süleyman SANCAR

Cevaben gönderdiğim ileti de şöyleydi:

“Selam Değerli Süleyman Sancar, İnternet aracılığıyla da olsa sizinle iletişim kurmak benim için cidden memnunluk verici. Söz konusu yanlış bilgiyi de internetteki bir sayfadan okumuştum. O sayfayı birkaç kez okudum ve durumu ben böyle anladım. Sonuçta bu kitap bir belgesel ya da belgesel ağırlıklı roman olmadığı, masalsı-düşsel yönleri ağır bastığı için o şekilde aktarmakta sakınca görmemiştim. Ama sizlerin üzülmesine üzüldüm. O sayfayı yeniden bulmaya çalışacağım ve yanlış anlamanın nereden kaynaklandığını anlayabilirsem size ileteceğim.

Sonuçta elbette bundan sonraki basımında bu yanlışı düzeltirim. Ayrıca isterseniz eğer, onu beklemeden sizin bu iletinizi soL Haber Portalı’ndaki bir makalemde yayımlarım. Sevgilerimle, dostlukla.” Kaan Arslanoğlu

Daha sonra aldığım e-posta da şudur:

“Merhaba. Öncelikle duyarlılığınız için teşekkür ederim. Bu vesileyle sizinle iletişim kurmuş olmak benim için de memnunluk verici. Bildiğiniz gibi internet ve sanal ortamda eksik ve yanlış bilgilere yoğun rastlanılmaktadır. Bizi ilgilendiren yanıyla müdahale çabalarımıza rağmen tamamen engellemek zor oluyor. Sizin de buradaki yanlış bilgiden esinlenerek romanınıza konu etmiş olmanız, sizin deyiminizle 'Aktarmakta sakınca görmemiş' olmanız normal. Yanlış anlamaya neden olacak bir durumdan ziyade yanlış bilgiden kaynaklanan algının düzeltilmesidir talebim. Sizin de gerekli düzeltmenin yapılacağını ifade etmiş olmanız benim için yeterlidir. Yaşamın doğal akışı içinde insanoğlunun her ne sebeple olursa olsun kendi yaşamına son verme niyet ve çabası içinde olması doğasında olan bir durum. Bu konular zaten sizin uzmanlık alanınız. Fakat babam için fiili durum böyle değil. Abimi kaybetmiş olmamız şüphesiz aile olarak bizleri derinden etkilemiştir. Buna rağmen dönemin her türlü baskılarına karşı aile olarak ve özellikle de babam onurlu duruşumuzdan taviz vermemiştir. Bu nedenle babam 1985 yılının Ocak ayında dönemin Sıkıyönetim Komutanlığı'nın karar ve uygulamasıyla sorgusuz sualsiz yerinden, yurdundan, ailesinden koparılarak Adapazarı ilinde mecburi iskana tabii tutulmuş, 1986 yılının ağustos ayına kadar sürgün ve zorlu yaşamı göğüslemiştir. 19.11.1992 tarihinde de yüksek tansiyona bağlı beyin kanaması sonucu vefat etmiştir. Konuyla ilgili bu bilgi doğrultusunda bir açıklamayı Sol Haber Portalı’nda yayımlama önerinizi tamamen sizin takdirlerinize bırakıyorum. Sevgiyle. Esen kalın.”

Daha sonra söz konusu bilgiyi internetteki bir sayfada tekrar buldum. Referans verilen önceki asıl yazı ise ulaşılamaz hale gelmiş. Değerli Süleyman Sancar’a bunu ilettiğimde, eksik ya da yanlış bilgi veren bahsi geçen yazıların bir bölümünü kaldırttıklarını, ama ailecek hepsine yetişemediklerini belirtti.

Hüseyin Sancar ve Ali Sancar’ın aziz hatıralarına saygıyla.