İki Adet Sanat Cephesi Çıktı!

Sanat Cephesi dergimiz bugün (4 Aralık) gazete satış büfelerinde olacak. İstanbul dışı için belki Cumartesi günü.

Birkaç gün önce dergiyle ilgili haberleri internetten yoklarken başka bir Sanat Cephesi dergisiyle karşılaştım. Az önce bir arkadaş da bu ikinci Sanat Cephesi’ni kitapçıda gördüğünü haber verdi. Başka bir arkadaş da satın aldığını!

Sonra hatırladım, yine internetteki forum sitelerinden birinde okumuştum sanırım yıllar önce. Bizimkiler için başkalarının “Sanat Cephesi” adını kaptılar diye suçlayıcı bir yorum.

Araştırdım, şöyle sonuçlara vardım: Nazım Kültür Merkezi’nin (bizim) Sanat Cephesi, Şubat 2006’da yayınlanmış. Bundan kısa bir süre önce, bazı yazılarda Sanat-Edebiyat Cephesi, bazı yazılarda Kültür-Sanat Cephesi adı altında başka bir sosyalist oluşum ortaya çıkmış. Sanat Cephesi adı altında ilk bildirilerini de 4 Şubat 2006 tarihinde yayımlamışlar. Ortada bir dergi yokmuş ama. “Adı kaptılar” suçlaması oradan kaynaklanıyor.

Ama dergi adı olarak Sanat Cephesi dediğim gibi Nazım Kültür Merkezi’nin Sanat Cephesi 1. sayıyı Şubat 2006’da çıkartmış. Bugünkü yeniden çıkış ve genel dağıtıma veriliş sayısı 34. sayı olacak.

Şu günlerde 1. sayısını çıkartan öbür Sanat Cephesi, ana başlık altında Sosyalist Gerçekçi Sanat Cephesi ibaresi taşıyor. Onlar da sosyalist insanlar, güzel insanlar. Onlara da başarılar dilerim. Bu arada okuyucular ilk sayılarda bayağı karışabilir. Olsun, bizim okurlar onu da okusunlar, okur kazanırlarsa canları sağ olsun, biz okur kaybedersek yine canları sağ olsun.

Ama bir yandan soruyorum kendime, amma paylaşılmaz isimmiş bu Sanat Cephesi. Epey zamandır ismi değiştirmek istiyordum, belki bu son olay hayırlara vesile olur. Sanat Cephesi ismi birinci sözcükteki “sanat” sözcüğünden ötürü bizi kısıtlıyor gibi geliyor. Çünkü bana göre dergi sanat dergisi değil, kültür-sanat dergisi olmak zorunda. Kendini sanatla sınırlamamalı, felsefeye, kültürün tüm içeriğine, yaşamın her alanına dalmalı.

Her neyse, isim değişmese bile birkaç sayı sonra sorun okur açısından çözümlenir diye düşünüyorum.

Ama bizim bu isimler konusundaki talihsizliklerimiz garip bir lanet gibi süreceğe benziyor. İsimler kısıtlı artık, yeni ad bulmak zor, lanetse bol.

TKP adı için bir yığın küfür işitiyoruz. Sahte TKP’ymişiz. Bir şeyin sahtesi bu kadar değerli olur mu!

Nâzım adını kullanıyormuşuz. İyi siz, Yapı-Kredi’ye bırakın Nâzım’ı. Günümüzün sosyalistine yakışır.

Yurtsever Cephe kuruldu ya, “Yurtsever” kavramını çalmışız. Cehalet diz boyu. 80 öncesi “Yurtsever” başlıklı siyasi dernekler Aydınlıkçıların (bugünkü İP’in) elindeydi. Yurtsever Devrimci ile başlayan örgütlerse önce Halkın ile başlayan tüm grupların, sonra TDKP’nin örgütleriydi. Bu örgütün altın devrinde Kürt illerinde de PKK-DTP’nin esamesi okunmazdı, devrimci yıllardı, şimdiki gibi karşıdevrimci dönem değildi. ABD-AB işbirlikçilerinin kendilerini nasıl “yurtsever” kabul ettikleri ise karşıdevrimci dönemin sürprizlerinden.

Her neyse, Sanat Cephesi dediğim gibi iki tane. Hangisini isterseniz okuyun. Paranız varsa ikisini de okuyun.