Bizi Çarşı Ruhu Kurtarır

Şikeye bulaşmışsa terimiz, istemiyoruz öyle kazanılmış maçı da kupayı da, dedi Çarşı.

AKP hep temiz, bizler kirliyiz. AKP o izlenimi bırakmak istiyor belli adımlarıyla ve çoğunlukla başarıyor.

Muhaliflerini en zayıf, en pis, en savunulmayacak noktalarından yakalıyor. Kiminin yasadışı servetini, kiminin kaçırdığı vergiyi, kiminin gizli cinayetlerini, kiminin seks düşkünlüğünü, kiminin yaptığı şikeyi buluyor, düşmanını yere çalıyor.

“Bu bir AKP operasyonu”, “Bu bir muhalefeti susturma operasyonu” diye bağırmak yetmiyor. AKP rakibini, savunulmayacak suçlarını savunmaya zorluyor. Sonra da halka dönüp “görüyorsunuz değil mi?” diyor. Başarıyor.

İktidarın kadroları, yandaşları yemiyorlar mı? “Harama el” uzatmıyorlar mı? Uzatıyorlar. Ama önce çalışacaksın, yüzde yetmişini kamu görecek, yüzde otuzunu kendin yiyeceksin, prensibini uyguluyorlar. Bugüne dek gelmiş merkez sağ iktidarlar ve sosyal demokratlar tam tersini yapıyorlardı: Yüzde yetmişi kendin ye, yüzde otuzu kamuya bırak.

O yüzden halkın kamudan aldıkları bu iktidar altında daha fazla. Halkın devlet kapısında gördüğü hizmet öncekinden kat be kat fazla. Belli alanlardaki belirgin iyileşmeler ve iş bu “namussuzun üstüne gidiyoruz!” söylemi halk katında yankı buluyor.

Buna karşın bizler, genel olarak solcular, solcu bilinenler, iyiye karşı kötüyü savunma durumunda kalıyoruz. Adam muayenehaneleri kapatıyor, biz muayenehane savunuyoruz. Adam sigara yasağı koyuyor, biz onu iptal ettirmeye çalışıyoruz. Adam vergi kaçıranı affetmem diyor, biz gitme üstüne diyoruz. Büyük ve orta burjuvazinin yoz yaşam zevklerine biz arka çıkmak durumuna düşüyoruz. Olgunun esası elbette tam böyle değil, ama halka böyle yansıyor.

Ve şimdi de şike operasyonu daha çok AKP dışı kesimleri vuruyor diye neredeyse şikeyi savunacağız.

Çarşı’nın tavrı bu anlamda bıçak gibi kesmiştir meseleyi.

Yanlış anlaşılmasın. AKP zamanında hırsızlık, arsızlık, vurgun daha da arttı. Ama ekonominin şişmesinden ve önceki iktidar sahiplerinin abartılı arsızlıklarından dolayı AKP nispi anlamda temizi oynamakta hâlâ başarılı. Oysa yandaşlar her alanda palazlandı, büyük komisyonlar müthiş bir sermaye birikimi yaptı. Doğadaki yeşil katledilirken, kafası yeşillerin serveti katlandı. Bakmayın, futbol da “daha temiz” olmayacak.

Ama bunu ortaya koymak için daha kabadayı, daha mudanasız, küçük çıkarları, hesapları daha gözden çıkarıcı davranmak gerek.

Bir şeyleri kabul etmek için bir milat olmalı bu.

Evet, takım taraftarlığı mantıksız bir şey. Ama aynı zamanda bencil bir şey. Takım kazanınca mutlu olmak için, başkalarının mutsuzluğundan mutlu olmak için. Bunu kabul etmek gerek. Başkasının mutsuzluğu için şikeye de başvurulabilir mi? Birçoğumuza “evet” dedirten şey. Kendi suçumuzu üstlenmemiz gerek.

Ve orada sınırı çekmek gerek.

Şimdi solcuların dilinde bir endüstriyel futbol lafıdır gidiyor. Şike ondan oluyormuş. Suçu endüstriyel futbola at, faili meçhul bırak ve kurtul! Sapla samanı karıştırmayalım. Yirmili, otuzlu yıllarda bile her ülkede şike vardı. Sosyalist ülkelerde bile şike yapılırdı sapır sapır. Amatör kümede ve hatta baklavasına mahalle maçlarında bile şike yapılır.

Bu bir ahlaki sorundur her şeyden önce. Endüstriyel futbol dönen şike parasını artırır, o kadar.

O halde ahlaki bozukluğa ahlaki dik duruşla cevap vermek gerek. En çok da sosyalist ahlaki dik duruşla.

AKP’nin popülist ahlakla bezenmiş büyük vurgunculuğu, ancak gerçek bir sol ahlaki duruşla, sosyalist ahlaki duruşla bertaraf edilebilir.

O yüzden de bu son şike operasyonuna karşı bizim duruşumuz bence şu talepleri içermeli:
1-Bu yıl lig tescil edilmesin.
2-Federasyon görevini artık yapsın, geçmiş yılları kapsayan çok geniş bir şike soruşturması başlatsın. Buna paralel toplumda herkes şikeyle ilgili, bilgi, belge, duyum, öykü ne varsa, ortaya döksün ve şikenin toplumsal mahkumiyetinden toplumsal bir aklanmaya gidilsin. “Hakikat komisyonları” misali.
3-Bunlar sonuçlanana dek bu yıl lig açılmasın.
4-Avrupa kupalarına bu yıl takım gönderilmesin.

Sosyalist, solcu ve spor ahlakından yana taraftarlar olarak böyle bir duruş sergileyebilirsek, dünya çapında bir örnek, toplumca temizlenmenin bir başlangıcı olur. Aksi takdirde başka güçlerin, başka yollarla giriştikleri yasal ve yasadışı şikelerle futbol ortamı daha temiz değil, daha kirli hale gelecektir.

On yıllardır kendi takımı aleyhine yapılmış şikelerin ağır mağduru Çarşı, takımına karşı ilk ciddi suçlama karşısında böyle cesaretli bir tavır alabiliyorsa biraz umut var demek.