Tehlikeli yönelişler

İçinden geçtiğimiz koşullarda ürküntü ve güven duygularının karmaşıklığı içinde sürüklenerek yol alıyoruz. Dünya ekonomik koşulları çerçevesinde ekonominin durumu pek de ferahlatıcı gözükmemektedir. Enerji açığı ve cari açık gibi iki güçlü açık ekonomiyi sıkıştırırken, FED politikalarına bağlı olarak, IMF programının oluşturduğu sahte pembe dönemin de sonuna yaklaşılmaktadır. İşsizlik ve gelir dengesizliği vb gibi sorunlar da kısa sürede çözülebilir gözükmemektedir. Bu zorluklar iktidar sıkıştırırken, olası iktidardan düşüş korkusu siyasileri kuşatmış olmalı ki, siyasiler çimentolanmış davranış kalıpları içinde hareket ederek siyasetten uzaklaşıp, gerçekten bağımsız yargı erkinin eline düşmemeye çalışmaktadır. Bu şu demektir ki, siyasal erk devlet olgusu karşısında giderek mesafe kaybetmekte ve devletin hesap sorma azabından günahı kadar korkmaktadır.

İçte din sömürüsü ve sadaka kültürü üzerinde yükselen dokunun siyasal iktidarı ne sürede destekleyeceği ekonomik koşullara ve paylaşım kaynaklarının kapasitesine bağlıdır. Dış desteklere gelince, öyle anlaşılıyor ki, birinci ihaleyi tam olarak yerine getiremediği gibi, yüzüne gözüne bulaştıran AKP ikinci ihale paketine soyunmaya hazırlanarak, dış desteğini sürdürmeye çalışmaktadır. İkinci paketin içeriğinin, elimine edilme yoluna çekilen cemaat kadrolarının uluslararası emperyalizme hizmetlerini yüklenmek olacağı anlaşılmaktadır.

İhalenin ilk aşamasında kurulan cemaat AKP işbirliği; açıkça cemaat kanatları altında, emperyal güçlerin Ortadoğu havzasında Kürt sorunundan Kıbrıs sorununa ve Büyük Ortadoğu Projesi uygulaması dek çıkarları doğrultusunda düzenlemeler yapmayı kapsamakta idi. Böyle bir mukavele, toplumun temel refleks dokularının törpülenmesini ve tüm toplumun dönüştürülmesini gerekli kılar. Toplumsal dönüşümde imam hatipleşme dayatması ile sosyo-kültürel değişim; parlamento, icra ve yönetsel kadrolar üzerinde baskı ile siyasal değişim; yargı erkinin baskılanması ve bağımsızlığına müdahale ile de hukuksal değişim ihalenin uygulanma koşullarındandır. Bu süreci tamamlayan diğer kademeler de, doğal olarak halkın bilgilendirilmesi işlevi ile yükümlü basın, aydınlatılması ile yükümlü üniversitedir. Şu halde, tüm kademeler baskılanıp denetim altına alındığında hem toplumu yönetmek kolaylaşır, hem de emperyal hegemondan gelen direktifler, hiçbir engelle karşılaşmadan, uygulamaya koyulabilirdi.

Siyasilerin yurt dışındaki cemaat okullarını devralacakları haberi bu sürecin nihai aşamasını ve ihalenin ikinci aşamasını göstermektedir. Türkiye, kendi kaynak ve olanakları ile ülke içinde eğitim ve araştırma faaliyetlerini henüz hakkıyla çözememişken, hangi akla hizmetle dünyanın dört bir yerinde bu hizmetleri görmeye talip olması anlaşılmalıdır. Bu konuyu irdelerken, geçmişte Sovyetlere dahil bazı Orta Asya devletlerindeki cemaat okullarına Rusya’nın karşı çıkmasını, hatta buralara müdahale etmesini de ciddi olarak anlamak durumundayız. Acaba Rusya Türkçe eğitim programından mı çekindi, yoksa daha başka ve çok daha derin bir endişe mi taşıyordu? ?

Böylesi, hatta çok daha derinlere kök salan ulusal ve uluslararası meseleleri, doğal olarak, halklar tartışamaz ve müşterek bir mecraya yönelemez. Burada da görev aydın kesime düşmektedir. Aydın kesimini toplumun kolektif ürünü olarak görürsek, bu alanda da yol almamız güç gözüküyor olmakla beraber, şimdiden güçlü bir çabaya yönelmeliyiz. Ünlü eğitimbilimci Apple’ın söylediği gibi, cahil ve karanlıkta bırakılan bir neslin devamı cahil olduğunu ve karanlıkta kaldığını da anlayamaz hale gelir. Günümüzün üçüncü paylaşım savaşının çeşitli muharebe alanlarından biri de, çevre halklarını “soyut düşünceden soyutlamak” ve onları istendiği şekilde güdülemek olsa gerek!

AKP oniki yıllık iktidarında ekonomik olarak hesapsız ve müsrif, sosyolojik olarak halkları bölücü, hukuksal etik olarak da toplusal çimentolama dokusunu yıpratıcı  çok ciddi tahribat oluşturmuştur. AKP iktidarı sonuna doğru yaklaşırken, anlamlı sosyal ve ekonomik toplumsal doku oluşturmanın en etkili yolunun, neoliberalizmin özgürlük ve hürriyet diye halklara yutturduğu alt kimliklerin üzerine ve onları birleştirici kılacak sınıf bilincinin uyarılmasıdır.