Sol ve soL Portal

SOL PORTAL’ın ilk on yılını ikmal etmiş olduğunu arkadaşlar bildirmiş idi. Ancak ben, üniversitelerimizin maliye öğretim elemanları ve yardımcılarının bir araya geldiği yıllık kongre olan Maliye Kongresi’nde olduğumdan mesajımı haftalık sütun içinde vermek durumunda oldum. Hem böylesi bir hizmet sütununda bana da yer verilmiş olmasından hem de bu güzelliğin onuncu yılını kutlama şansını elde etmiş olmamızdan dolayı çok mutluyum. SOL PORTAL çalışanlarını, tüm emekçileri en içten duygularımla kutluyorum. Bu nefes dünya durdukça insanların üzerinde olacak ve insanlara gerçek demokrasi ve mutluluk yolunu aydınlatacaktır.

SOL akımın tarihini insanlık tarihi ile başlatmak gerekir. İnsanoğlu ilk dönemlerden itibaren güç ya da kalabalıklık vb. gibi unsurlarla karşısındaki insana veya guruba hükmetme erkinin olduğunu anladığı andan itibaren onu ezmeye ve üstünlüğünü ortaya koymaya başlamıştır. İnsanın artık değer yaratma kapasitesi ortaya çıktığında devlet yapıları şekillenerek güçlüleri fiilen ve/veya şekilsel kurallarla korumaya ve bunu meşrulaştırmaya başlamıştır. Ekonomik üretim alt-yapısı gelişip karmaşıklaştıkça güçlünün korunma sistemi de giderek karmaşıklaşarak anlaşılamayacak hal almıştır. Sanayi ve gelir bozukluğunun günümüzdeki görüntüsünü henüz kazanmamış olduğu 1770’lerdeki kaba sömürü altında dahi, Smith güçlülerin kendi çıkarlarını ezdikleri sınıflara savundurduğunu ileri sürebilmiştir. Bugün ise durum o denli karmaşıklaşmaya başlamıştır ki, artık kimin hangi süreçlerde kimleri ezdiği ve siyasetin hangi çevrelerin akıl almaz savunusu ve desteği üzerinde yükseldiği ayrıştırılamamaktadır. Böylesi sosyo-ekonomik karmaşada sosyal davranışlar, gelenekler, alışkanlıklar vb. gibi toplumsal şekillenme patikaları ekonominin dolambaçlı kanallarının algılanmamasını başararak, sömürünün devamını, hatta derinleşerek devamını sağlayabilmektedir. İşte, SOL PORTAL’ın görevi toplumsal olgular üzerine güçlü ışık yansıtarak, siyasi seçişlerde rasyonel davranış kanallarının açılarak gerçek demokrasi oluşumuna katkı yapmaktır. Analizler, köşe yazıları, dosyalar yanında zaman zaman yapılan ataklarla bir toplumsal hareketin örgütlenmesi gibi girişimler hep bu amaca hizmet etmektedir. Gerçek demokrasi arayışı; içinde gericiliğe karşı aydınlanmayı, siyasallaştırılmış dinciliğe karşı akılcılığı, alt kimliklere karşı sınıf bilincini, sömürücü kalkınmacılığa karşı çevre bilincini ve benzeri temel insan haklarını barındıran projelerin gerçekleşme kanallarının arayışıdır. Kısacası, gerçek demokrasi arayışı, içte burjuvazinin dışta emperyalistlerin emrindeki siyasi yapının dönüştürülmesi, tüm toplum katmanlarının temel insan haklarına sahip olarak birbirlerini sömürmeden bir arada yaşayabilecekleri rekabete karşı birlikteliği öneren olgun bir toplum oluşturma projesidir.

SOL cephe dünyada ve Türkiye’de yaşananlara ters bir akımı temsil etmektedir. Dünyanın bazı bölgelerinde ara sıra sol veya sosyal demokrat iktidarların ya da böylesi koalisyonların oluşması kısa sürede bizleri fazlaca umutlandırmamalıdır. Bu tür iktidarlar ve böylesi iktidarları kısa süreli de olsa siyasete taşıyan hareketlilikler ileride mutlaka sosyalizm tarihinde yerini alacaktır, ancak sonuç için daha epey zaman var. Bu nedenle, vakitsiz hareketlilikle altın yumurtlayan tavuğu bıçağın altına sokma konusunda derin düşünmeliyiz. Parti mi platform mu tartışmalarını hakkıyla yapmalıyız. Ancak, bu yürüyüşte ne denli soğukkanlı olmak gerekiyorsa, aynı şekilde bu cephedeki dostlara karşı da o denli sabırlı ve anlayışlı olmalıyız. Sol gelenek teoriye dayandığı için kılı kırk yarar, ancak bu tür tartışma zenginlikleri politikayı bölmeye değil, arka planda yürütülerek birlik içinde düşünce dünyasını ve siyaseti zenginleştirmeye hizmet etmelidir.

Sağ politikacılar ve tartışmacılar, doğaldır ki, asırlardır devlet oluşumu içinde siyaseti hazmetmiş olduklarından tartışmalarında sol kadar keskin ve teori pirlerine sıkça atıf yapma durumunda olmamaktalar. Buna karşın sol cenah ise böylesi bir reel zenginlikten mahrum olduğundan en yandaş olabilecek kesime dahi derdini anlatamamaktadır. Bunun bir nedeninin de kısmen kitabîlik, kısmen de hazmedilmemiş ve zamana uyarlanmamış bilgilerin tırnak içinde şablon olarak aktarılmasından kaynaklandığı kanaatindeyim. Bizim sorunumuz, halkların düşünce gelenek ve alışkanlıklarına girerek toplumsal patolojiyi ve sömürüyü hiçbir şablon kullanmadan, böylece geleceğe en yakın haliyle vermektir, diye düşünüyorum.

Bir sütun çerçevesinde tüm bu sorunları  enine boyuna tartışmak olanaklı olamaz. Burada ifade ettiklerim çok kaba fırça darbeleridir. İnancım odur ki, giderek karanlıklaşan toplumsal gerçeklik karşısında sol cephe aralarında ufalanmadan ve birbirini rencide etmeden toplumsal yıkıma çare üretmede ve bunu topluma yansıtmada daha fazla geç kalmaz.