Eğitim-Sen'in yararlı sempozyumu

Eğitim-Sen 29 - 30 Kasım tarihinde Malatya'da "Kapitalizm ve Paternalizm Kıskacında Çocuk: Türkiye’de Çocuklara İlişkin Sorunlar ve Alternatif Politika Arayışları" konulu uluslararası bir sempozyum tertipledi. Konferans, Malta'dan Profesör Peter Mayo'nun genel çerçeve sunumu ile başladı. Konferansa Arnavutluk Sendika Genel Başkanı Nevruz Kaptelli de Arnavutluk' ta yaşanan sendikal sorunları üzerine bir tebliğ sundu. İki gün boyunca çeşitli üniversitelerden katılımla toplam yedi oturumda fevkalade ilginç tebliğler sunuldu ve çok yararlı tartışmalar yapıldı. Öğretmenler gününü izleyen hafta sonuna doğru, 19. Milli Eğitim Şûrası'nın toplanmasının hemen öncesinde tertiplenen Eğitim-Sen Sempozyumu, tüm gerici siyasi gelişmelere meydan okurcasına bir çıkıştır. Tebliğlerin ve tartışmaların kitaplaştırılacağı sempozyumun sonunda, aşağıda özet olarak verdiğim ve ilgili sorumlu çevrelerde ses getireceğini umduğum bir sonuç bildirgesi yayınlandı.

"Kapitalizmin ve paternalizmin çocukluk ve çocuklar üzerinde çok sayıda olumsuz etkisi söz konusudur. İçinde yaşamakta olduğumuz kapitalizmin.... şu anki aşaması ise en gericileştiği, üretici güçlerin önünde engel olduğu, emeği ve doğayı tahrip ettiği, en saldırgan bir hale dönüştüğü neo-liberal aşamasıdır. Bu aşamada gençler kapitalist sistem için ucuz emek kitlesi olmasının yanı sıra bir tehlike (risk), diğer taraftan yaşlılar ise sistemin sırtında bir yük olarak kabul edilmektedir. Paternalizm ise, çocuk ve gencin refahını gerekçe göstererek onun iradesini, özgürlüklerini sınırlamak amacıyla devlet ve özel alanda ebeveynlerin iktidarını ve bu dolayımda baskısını ifade eder. Tarihsel olarak kapitalizmden daha eskiye dayansa bile paternalizm bugün neo-liberal ve neo-muhafazakâr birikim stratejisi altında emekçi kitlelere ne yapmaları gerektiğini dayatan, belirleyen bir sermaye aracına dönüşmüştür.

Kapitalizm ve paternalizm sarmalının yarattığı çocukluğa ilişkin sorunlar şöyle belirlenmiştir:  

1. Çocukların fiziki ve ruhsal sağlığını bozmakta hatta çocukların ölümlerine neden olmaktadır.

2. Çocukların eğitim sürecinde kopmalarına dolayısıyla duygusal ve bilişsel gelişimlerini sekteye uğratmaktadır.

3. Günümüzde kamusal eğitimin sınıfsal karakteri çok daha netleşmiştir. Özel okulların dışında “Zengin kamu okulları” ile “yoksul kamu okulları” bütünüyle ayrışmıştır.

4. Kapitalizm ve paternalizm, toplumsal alanı çözerek çocukların cinsel istismara uğramasına, uyuşturucu kaçakçılığı, ya da diğer suç sayılan eylemlerde araçsallaştırılmasına zemin hazırlamaktadır.

5. Sistem, çocuk mahkûmlar üretmektedir.

6. Kapitalizm, yeni muhafazakâr kalıpları kullanarak geleneksel aileyi yeniden üretmekte, çocukların evlendirilmesine ve erken çocuk anneliğe neden olmaktadır. Özellikle kadının ‘ev”e kapatılmasına neden olmaktadır.

7. Yeni liberal ve yeni muhafazakâr iktidar anlayışı, erkek egemenliği zemini üzerinden farklı cinsel yönelimlerin varlığını inkâr etmekte ve yaşam alanlarını daraltmaktadır.

8. Kapitalizm ve paternalizm, yaygın bir çocuk işçiliğine ve emek sömürüsüne neden olmaktadır. Öyle ki küresel olarak 18 yaş altı ekonomik olarak aktif çocuk oranı, ILO’ya göre, dünya çocuk nüfusunun % 17’sidir. Çocuk işçiliği ise % 11’dir. Türkiye çocuk işçiliği oranı % 6-10 arasındadır. Ancak çocuk işçiliği konusundaki veriler sağlıklı bir biçimde üretilmemektedir. Çocuk işçiliğinin giderek azaldığı konusundaki veriler ise, kayıt dışılık, stajyer çalıştırma, mesleki eğitim gibi adlar arkasında gizlendiği için, son derece tartışmalıdır.

9. Çocuk işçiliği sorunu öncelikle bir sınıfsal sorundur. Zira sadece emekçi sınıfların çocuklarında görülmektedir.

10. Çocuk işçiliği sorunu yoksulluk ve eşitsiz gelir ve servet dağılımının bir sonucudur. Yani kapitalist üretim tarzı ve bölüşüm biçiminin kaçınılmaz bir sonucudur.

11. Çocuk işçiliği aynı zamanda etnik bir sorundur. Türkiye’de Kürt çocuk işçiler ve Roman çocuklar Arnavutluk’ta Roman çocuklar ön plandadır.

12. Çocuk işçiliği bir uluslar arası bir sorundur. Göçmen ve mülteci çocuk işçiler sistemin en çok zarar verdiği çocukların başında gelmektedir.

13. Kapitalizm, çocukların içine doğdukları ve yaşadıkları doğayı ve kentsel mekanı tahrip etmekte, metalaştırarak bu alanları kamusal kullanıma kapatmakta, çocukların doğa ile bağını koparmaktadır.

14. Çocuk işçiliği sorunu bir az gelişmişlik, emperyalizm ve dışa bağımlılık sorunudur. Zira gelişmiş kapitalist ülkelerde bu sorun hemen hemen hiç görülmezken, azgelişmiş ülkelerde yaygın olarak görülmektedir. Çocuk emeği sömürüsü, emperyalist rant aktarımına yol açmaktadır.

15. Önümüzdeki süreç “çocuk sorunu” nun ciddi biçimde artıracaktır. Çünkü 2008’de patlak veren finansal krizin ardından ortaya çıkan iktisadi durgunluğun kalıcı hale geldiği küresel iktisadi verilerden anlaşılmaktadır. Emperyalist kapitalist sistem bu durgunluğun, uluslar arası sermaye hareketler aracılığı ile geç kapitlist ülkelere aktarıp böyle bir çıkış stratejisini denerken aynı zamanda da ticari çözümlerin tükendiğinin bilincinde olarak askeri çözümlere yönelmektedir. Bu nedenle en başta Ortadoğu olmak üzere Rusya ve Asya Pasifikte bir Üçüncü Dünya Savaşının ön koşulları oluşturulmaktadır. Bu gelişmeler barış ve demokrasiyi tehdit etmekte otoriterleşme eğilimini hızlandırmaktadır.

16. İktisadi bunalım ve krizden en çok etkilenenlerin yoksullar, emekçiler ve onların çocukları olacağı ya da olduğu açıktır. Yoksulluk daha da artacak, gelir dağılımı daha da kötüleşecek, savaşın finansmanına ayrılan kaynaklar artacak, bu çocuklara yönelik bütçeden kamusal harcamaların azalmasına yol açacak, nihayetinde çocuklar daha da yoksullaşacaktır.Savaş çocukları öldürür, onları annesiz, babasız, bazen de kimsesiz

Çözümün dayanması gereken ilkeler şöyle saptanmıştır:

Eşitlikçi kamusal eğitimi yeniden üretebilmek için “kusurlu kamusal eğitim” reddetmek, yarışmacı eğitim anlayışıyla mücadele etmek, demokratik, laik, nitelikli, parasız kamusal eğitimi istemek, çocuğun refahını öncelemek, bütün toplumsal sınıfların çocukları için coşkulu bir çocukluk döneminin koşulları sağlanmalıdır.
Çocuk bireydir, insan yaşamının değerli biçimde deneyimlenmesi gereken bir dönemidir. … çocukluk algısı değiştirilmesi gerekir.
Çocuk işçiliğinin bütün biçimleri yasaklanmalıdır.
Çocuk politikaları çerçevesinde yerel düzeyde önlemler alınmalıdır.
"

Umalım ki, Eğitim-Sen'in bu yararlı sempozyumu çeşitli ilgili çevrelerde ses getirir.  

Bir toplumun ya da siyasal organın çocuklara bakışı, gelecek nesli oluşturma ve şekillendirme ideolojisinin yansımasıdır.