Demokratik anayasayı kim yapacak?

1 Mayıs tüm dünyada önemli alan ya da meydanlarda coşkuyla kutlanırken, Türkiye'de büyük yerden gelen emirle sadece TAKSİM kapatılmadı, tüm çevre bölgesi halka kapatıldı ve ulaşım durdu. Cuma günü gösteri dışında sebeplerle dışarı çıkmak, bir yerlere yetişmek amacında olan insanların haklarını kim, hangi örgüt, hangi gerekçe ile gasp etti? Merkezi TAKSİM olarak tüm alanlarda ulaşımı durduracak nasıl bir gerekçe vardı? Tek bir gerekçe; "Benim dediğim olacak, herkes de bunu böyle bilecek!" Böyle bir önlemin ne için, kime karşı olduğunun akıl ve mantıkla anlatılabilir bir yanı olabilir mi! Olur, çünkü emir büyük yerden ve konu makul bir kamu yönetimi değil, bir inat meselesi idi. Böyle bir kafa tüm halkı kapsayacak özgürlükçü bir anayasa yapabilir mi!

Buyrulmuş ki, Türkiye herkesin her istediğini yapabileceği yol geçen hanı değildir. Çok doğru bir ifade de, ne hazindir ki, bu  uyruğu verenler kendi buyruklarına uymamaktalar. Üstelik de, anayasa ve yasa hükümlerinin böylesine çiğnenmesi durumunda salt yasalar çiğnenmiş olmamakta, fakat var olan baskı ortamında bu duruma müdahale edemeyen yargı organlarının yıpranması ve bu durumun Türk hukuk tarihine derin bir kara leke olarak girecek bir hukuk skandalının yaşanıyor olmasıdır. Bu zihniyetin tüm toplumu kapsayacak özgürlükçü bir anayasa yapması beklenemez!  

"Demokrasi tramvayı" na binme hırsı ile iktidara gelmiş, aydınlanmaya arkasını dönmüş bir "siyasi hareket" in amacı en başında çok rahatlıkla öngörülebilecekken, "ampul"ün etrafında secdeye kapanan yığınlar, örgütün toplumu teslim alma hareketindeki tuzağa düşerek "yetmez, ama evet" oyunu kullanarak partinin önünü açmanın hiçbir sorumluluğunu almadan, bugün hala bazı gerekçeler üretme cesaret ve cehaletini sergilerken, geçmiş hatalarını pekiştirdiklerinin farkına dahi varamamaktalar. Şimdi bu insanlardan alınacak ilham ile demokratik bir anayasa yapılabilir mi!

Anayasanın hangi tip meclis bileşiminde yapılabileceği konusunda, bilimsellikten asla taviz vermeme kurnazlığı arkasına sığınarak ve adeta kılı kırk yararcasına iktidara uygun görüşü gümüş tepsi ile arz eden ulema takımı, bugün yükselen sivil diktatörlük karşısında sessiz kalmayı yeğlemektedir. Bu omurgasız takım mı siyasal erke sivil ve demokratik anayasa yapımında akıl verecek!

Hukuk, kurallar manzumesi olarak, herkese eşit uygulanan, isteğe göre değiştirilemeyecek amir hükümler ailesidir. Ne gariptir ki, futbolcuların oyun esnasında kuralı değiştirmelerine benzer şekilde, parlamento hakimiyetini eline geçirmiş bir siyasi örgüt sistemi her koşula göre anında ayarlama yetkisini kendisinde görebilmektedir. Var olan gücünü etik kural ve teamülleri yıkarcasına kullanan bir güç mü demokratik anayasa yapacak!

Devletin temeli olan adalet ve emniyet mekanizmasını, yüksek öğretim kurumlarını bölen, serbest olması gereken ticaret ve yatırım ortamını avenelere peşkeş çeken, "Devlet işlerini ehil insanlara verin" hükmünü ayaklar altına alan, devleti bir kabile yönetimi anlayışı ile tüm kararları tek adam buyruğu altında alan bir siyasi yapı ve buna koşulsuz destek veren avene takımı mı topluma kapsayacak özgürlükçü anayasayı yapacak!   

Faşizm, kapitalizmin bir yönetim biçimidir. Kısacası faşizm, yönetilemez duruma getirilen bir kapitalist toplumu kırbaçla yönetme biçimidir. Böyle bir duruma sürüklenen ekonomi iç ve dış çevrelerde güveni kaybederken, ülke içinde siyasal erk giderek sertleşir. Güven kaybı ve siyasal sertleşme ülkeye ayar verme açısından emperyalizmin fevkalade işine gelen bir durumdur. Siyasi hareketin lideri rolünü üstlenmiş kadronun sırtını "hareket lideri" olarak okşayacak olan emperyalizm, siyasi yapılanmada kendi emelini de monte edebilecek iken, böyle bir hareketten nasıl olur da halkı kucaklayacak özgürlükçü bir anayasa oluşturulması beklenebilir!  

Anayasa; bir devletin kurucu yasası olarak, devlet aygıtının teşkilat ve organlarını belirleyen, vatandaşı serbest bırakıp, vatandaşa karşı devletin yetkilerini sınırlayan temel yasadır. Tanım böyle ise, tanımın tam tersi yönde davranan, vatandaşın hak ve hareket alanını sınırlayan, kendisine sonsuz özgürlük tanıyan bir siyasi kafa, tüm halkı kucaklayacak sosyal devlet ve laiklik vb gibi temel çağdaş anayasal ilkeler üzerine bir anayasa inşa edebilir  mi!