Bir ülkeye ancak 
bu kadar kötülük yapılabilir

Son genel seçimler bence halkımıza ve iktidara verilmiş son şans idi. Halkımız bu şansını fevkalade kötü kullandı ve bu kadroyu, hem de büyük bir güvenle, iktidara taşıyarak sadece ulusa değil, bizzat iktidar mevkiindeki siyasilere de çok büyük bir kötülük yapmış oldu. Bunun cezasını şimdilerde, hem de uluslararası düzeyde hepimiz büyük bir ıstırapla çekiyoruz. Elinde bu derece büyük gücü bulunduran bir iktidarın gücünün sınırlandırılması ancak onun cok yüksek ahlaka sahip olması ile olanaklıdır. Böyle bir yapıyı kapitalist sistemde bulmak olanaklı olmadığı gibi, son on yıldır ülkeye çöreklenmiş olan iktidar mensuplarının güçlü ve köklü devlet deneyimi olmaması ve ülkeyi bakkal yönetir mantığı ile yönetmeleri, ülkeyi hem içeride hem de dış dünyada sefil edecek idi, etti de, maalesef! Bu sonucu görmek için kahin olmaya da gerek yoktu, sadece yalaka olmamak yeterliydi!

Kapitalizmin insan odaklı olamaması insanların kötü ve habis olmalarından değil, sermaye mülkiyetinin insanlara kazandırdığı habis huy ve davranış kodlarından kaynaklanmaktadır. Halk böyle olunca, sistemi analiz etmeden, sorunu salt bir insanlık anlayışı ve konusu olarak ele almak yanlıştır. Mülk, bireyi nasıl belirli habaset çizgisine çekerse, aşırı ve denetimsiz güç iktidar için daha da vahimdir. Zira, iktidarı ele geçiren siyasal erk, hele de tüm siyasi etik anlayıştan soyutlanmış ise hukuk ve diğer tüm kurumları da emrinde görüp, istediği gibi kullanmaya kalkabilir. Nitekim, her istediği duruma göre yasa değişikliği yapabileceği mantığı ile hareket eden AKP iktidarı, ülkeye olduğu kadar bizzat kendisine de büyük zarar vermiştir.

Bu denli şaibe altında hâlâ iktidarda durmaya direnen Başbakan ve tüm kabine, salt bu davranışlarından dolayı halka ve dış dünyaya karşı sorumludur. Diğer devletlerde bugün yaşadığımız olayların onda biri cereyan edince, sorumlular istifa etmektedir. AKP sürdürdüğü davranışla ülkemizin itibarına büyük leke sürmektedir. Burada görev, Başbakan’ın “evlerinde zorla tuttuğunu” söylediği yüzde 50’ye düşmektedir. Bu insanların kasaba mantığıyla sarıldığı “yedirmeyiz” anlayışı ülkeye büyük zarar vermektedir. Belki Başbakan yedirilmeyebilir, ama ülke yediriliyor. Bu konuda direnmenin, ecele faydası yoktur. AKP yandaşları son seçimde çok büyük hata yaptılar. Şimdi onlara hem ülkeyi hem de AKP’yi kurtarma şansı belirdi. Bu şansı da kaçırırlarsa, bunun altında hepimiz, yedirmeyen takım da kalır!

Umuyorum ki, yeni yıl hepimiz için yeni umutlara kapı açar. Değerli okuyuculara bir ufak armağan sunmak istiyorum. Bu armağan, Oscar Wilde’in Sosyalizm ve İnsan Ruhu başlıklı eseridir. Bu eserden bir alıntı, belki de yazdıklarımı daha iyi ifade edebilir: “Tıpkı en kötü köle sahiplerinin kölelere karşı iyi davrananlar olması ve bu yaklaşımın, sistemin korkunç yüzünün acı çeken insanlar tarafından fark edilmesine ve bu sistem üzerine kafa yoran insanlar tarafından anlaşılmasına engel olması gibi, mevcut koşullarda İngiltere’deki gidişata baktığımızda, topluma en çok zarar verenlerin en fazla faydalı olmak isteyenler olduğunu görürüz.”

AKP çorba ve bulgur yanında, din sömürüsü ile halkları kandırmayı yeğledi ve buraya kadar geldi. Keşke bu kadar güç sahibi olmasa ve ülkeyi bugünlere taşımasaydı! Kapitalist sistemde dahi, bir ulusu ayakta tutan hukuk ve halktır. İlk aşamada halk seçimini yapar. İki seçim arasındaki yanlışları halkın adına, kapitalizmi koruma adına da olsa, hukuk önlemeye çalışır. Ne acıdır ki, bazı büyük hukuk alimleri de kendi anlayışlarının fevkalade yansız ve teorik olduğu zehabına kapılarak(!), seçilmiş parlamentoların da anayasa yapabileceği (yani, kendi oynayacakları oyunun kuralını da bizzat kendilerinin koyabileceği!) fetvasını vererek, böyle bir siyasi işgal altındaki parlamentonun anayasa yapabileceğini söylemekten çekinmediler. Demek ki, bilimi de ahlaklı ellere vermek lazımmış, aksi halde bilim adına her türlü akıl almaz saçmalık yapılabilirmiş! Umalım, hukuk ortadan kaldırılmış olsa da, iş başa düşünce halk gereğini yapar halk siyasi tercihini açıkça ortaya koyarak, hiç degilse, kapitalizmin içinde de olsa, siyaseten ülkeyi kurtarır. Halk bunu yapamazsa, sona gelinmiş demektir.

AKP, hukuku ortadan kaldırınca işleri istediği gibi yürüteceğini sandı. AKP yönetiminde, bir köprünün yapımı ve isminin ne olacağı dahi Başbakan’a soruluyor, onun iznine göre hareket ediliyorsa, diğer bütün icraatlarda da Başbakan’dan icazet alınıyordur. Kanser bütün bünyeye yayılan bir hastalıktır. Bu hastalık tedavi edilemez, hastalıklı dokunun ameliyatla kesilip atılması gerekir.

Mutlu yıllar dilerim!