Siyasal İslam'ın tükenişi

İslam bir devlet olarak doğdu. Devletin ideolojisi oldu. Egemenler artı değeri elde tutmak için bu ideolojiyi kullandı. En başından itibaren siyasal bir yapı olarak gelişti. Kendisi yayılırken Arap aşiretlerini merkezileştirdi.

Bu ontolojik gerçeklik nedeniyle AKP’nin iktidara yerleşmesini en başından itibaren İslam’ın yönetimi ele geçirmesi olarak niteledik, bunun sonucunun laikliğin rafa kaldırılması, çatışmalar ve çözülme olacağını söyledik.

AKP uluslar arası mali sermaye tarafından yaratılmış özel bir konjonktürde, ABD tarafından iktidara yerleştirildi.

Türkiye’nin birikmiş sorunları ve Ecevit-Bahçeli-Mesut Yılmaz iktidarının dağılma biçimi, kendisinden umutlar beslenen farklı bir siyasi parti olarak algılanmasına hizmet etti.

Kendisi de sunulan ortamı son derece iyi değerlendirdi. Ancak gelinen noktada her şeyi tarumar ettiği açık.

Örneğin AKP kendisini mazlumların sesi olarak tanıttı ve öyle de tanıtıldı. 2002 yılında enflasyon yüzde 100’ler seviyesindeydi, dövizdeki yükseliş önlenemiyordu. Yıllar içinde bu iki sorun yok seviyelerine indirildi belki ama, emekçi sınıfların gelirlerine ve geleceklerine el konulmak pahasına.

Daha Ecevit döneminde finans kuruluşlarının dayattığı iktisat politikası özelleştirme ve emek gücünün ucuzlatılmasıydı. Bu ikisi hükümete hem kaynak yaratacak hem de yabancı mali sermayenin Türkiye piyasasına girmesi açısından güvence sağlayacaktı. Sonuçta devletin neredeyse bütün kurumları satıldı, ücretin değeri 15 yıllık AKP iktidarı döneminde 100’den 85’e indirildi, böylece döviz “istikrar” kazandı ve enflasyon düştü.

AKP bugün iktisadi temeli olmayan bir devletin başında ve kamu çalışanlarını sözleşmeli statüye geçirmeye çalışması da zaten bununla bağlantılı. Ortada devlet olmadığı için devlet memuruna da gerek bulunmuyor.

AKP’nin 2002 yılındaki önemli argümanlarından bir diğeri AB üyeliği ve bağlantılı olarak demokratikleşme idi. Kendisinden önceki herkesi atanmış, bürokratik, seçkinci, halktan kopuk olarak niteliyor, devletin geleneksel kurumlarının tamamını darbeci başlığı altında topluyordu. Kürt sorununu çözecek, olağanüstü hal uygulamasını tarihin çöplüğüne gömecekti.

Gerçekler farklı biçimde tecelli etti. AB üyeliği İngilizlerin demesine göre bir 100 yıl kadar gündeme bile gelemeyecektir, Kürt sorunu artık Suriye içerisinde de savaş düzlemine taşınmıştır, OHAL’in en büyük savunucusu bugün AKP’dir ve ne kadar süreceğini Erdoğan’dan başkası bilememektedir, ortalık yolsuzluktan geçilmemektedir.

AKP’nin ilk iktidar yıllarında diline pelesenk ettiği yalanlarından birisi de inanç özgürlüğü konusuydu. Bazılarının anlaması iş içten geçtikten sonra olanaklı olabildi, ama, bu laf Sünni İslami bir rejimin kurulması anlamına geliyordu. Kendisini İslamcı olarak tanımlayan bir partiden başka türlü bir şey beklemek olanaksızdı. Referansınız dininizse, diğer inançları engellemek mecburiyetiniz var demektir.

Laiklik inanç özgürlüğü denilerek katledildi. Erdoğan Alevilerle defalarca toplantı yaptıysa da, Onların ne talep ettikleri konusunu anlamak için bile samimi bir çaba göstermedi. Devlete yapılan üst düzey atamaların hemen tamamının İmam Hatip mezunları olması bile inanç özgürlüğünün anlamı bakımından açık gösterge.

Yeni Osmanlı ve Suriye projeleri ise 2011 sonrasına denk geldi. AKP’nin dünya vizyonunu ifade ediyorlardı. Her ikisi de fiyaskoyla sonuçlandı. Cerablus operasyonunu ABD’ye karşı yaptıklarını söylemeleri ise son yalanları. TSK cihatçılarla birlikte Suriye’ye girdiğinde koalisyon uçakları havadaydı.

Manzara tam bir tükeniş. AKP siyasal İslam’da tükeniyor ve siyasal İslam’ın tükenişi oluyor. 15 yıllık iktidarları, ortaklarının darbesini savuşturmuş ve sonrasında muhalefeti danışmanları yapabilmiş olmaları... Bunların hiç birisi bir siyasi yapının başarısının göstergesi değildir. Zira iktidar zor ve şiddetle de sürdürülebilir. Her an yerle bir olmaya aday bir durumda.

AKP, siyasal İslam’ın toplumu nasıl tükettiğinin en güzel örneklerinden birisi olarak dünya tarihine geçecektir. Dinle toplumu yönetmeye kalktığı ve kaçınılmaz biçimde akıl yolundan koptuğu için. Ilımlısı da dahil siyasal İslam’ın insanlığa verebileceği hiçbir şey yoktur. AKP’nin kanıtladığı şey aslında budur.