Ne ve Nasıl Yapmalı?

Sosyalizm çöktüğünden, sosyalist çevreler lime lime döküldüğünden beri, yalnızca siyasal değil, ideolojik üstünlük de karşı tarafa geçti. 1970'lerde işçi sınıfını birleştiren sınıf kimliğinin yerine din üzerinden yeni bir kimlik ve paradigma yaratılması, dinin toplumsallığı ifade eder hale gelmesi bu ortamda olanaklı oldu.

Zaten buradan hareketle pek çok sol çevre, sol bir söylemle kitlelerle buluşmanın artık olanaklı olmadığını belirtiyor. Oysa yapılması gereken inadına üzerine gitmektir. Yeniden yapılandırıcı, kapsayıcı, her şeyi kendine göre anlamlandırıcı gerici bir bütünlükle, daha anlaşılır diye parçalarla uğraşarak, parçayı bütünün yerine ikame ederek mücadele edemezsiniz.

Anlamın karşısına başka bir anlam, bütünün karşısına başka bir bütün koymak ve bunu olabildiğince yalın biçimde ifade etmek zorundasınız.

Bizim açımızdan bu sosyalizmdir. İçerik tartışmasına hiç girmeyelim. Ancak işçi sınıfına ve birey işçiye farklı bir anlam sunmak ve temas etmek açısından sosyalizmden daha uygunu biçimsel olarak da yoktur. Kısaca, kapitalizm patronların, sosyalizm işçi sınıfının düzenidir. İşçinin kafasında düzen kavramını ve düzen kavramının somut karşılığını yaratmak, işçinin parti seçmekle düzeni değiştirmek arasındaki farkta somutlanan anlamın ayırtına varmasını sağlamak açısından da son derece uygun bir vurgudur bu.

* * *

Öte yandan, bildiğimiz nedenlerle, sol ile sınıfın arasındaki mesafe büyüktür. Bu nedenle dışarıdan iletilen yeni anlamın alıcısına ulaşmasında bile çok düzeyli engeller vardır.

Şu biliniyor: İletişimin etkin olabilmesi için, mesajı iletenle, mesajın iletildiği aktör arasındaki kavram haritasının olabildiğince ortak olması gerekir. Solun karşı çıktığı ya da savunduğu nesnenin, karşı tarafın kavram haritasında yeri yoksa iletişimin olanaksız olacağı açıktır. Bugün sorun önemli oranda budur.

Ek olarak, güven meselesi iletişim açısından diğer önemli bir unsurdur. Hakkınızda bin bir türlü söylenti çıkarılmışsa eğer, hedef noktanızla iletişim sağlamanızın gerek koşulu yalnızca siyasal kimliğiniz değil, dokunulabilir, konuşulabilir bir İnsan olarak kendinizi sunabilmenizdir. Ve bütün bunlardan sonra en önemlisi gündelik sorunlarında insanlara yardım eden sorumlu bir insan olabilmenizdir.

Bu sıralananların yalnızca gerekli koşulu sağlayacak özellikler olduğu kabul edilecektir.

Eğer böyleyse, o zaman, solun emekçi kitlelerin içine gömülmesi gerektiği de açıktır. Siyasal kimliği gizlemeden ve bütün insani özelliklerimizle, işyerlerinde, okullarda, mahallelerde.

* * *
Birey işçi açısından en önemli sorunlardan birisi kendisine sunulan yeni anlamla, sosyalizmle, kendi somutluğu arasında ilişki kuramamasıdır. Oysa, gündelik yaşamda kendisini ortaya koyan somutlukların tümü, bir bütünün içinde anlam kazanmakta ve diğer somutluklarla bu bütün üzerinden dolayımlanan bir ilişkiye girmektedir. İşçinin bilincinde ise her somutluğun kendi başına bir duruşu vardır ve bu somutlukların tümünü toparlayan bu dünyaya ait bir bütün oluşum yoktur ya da ileri derecede defektlidir.

Sunulan düzen dışı bütünlüğün, anlamın, birey işçinin kafasındaki kavram haritasına denk düşmesi için, o kavram haritasındaki parçalı somutlukları tutan, o somutluklardan hareket eden bir müdahale tarzı gerekir. Bunun için asgari koşul güven ilişkisidir. Bundan sonra ise yeni anlamın tesisi için ortak bir mücadele süreci içine girilmesi gerekir.

Sınıfın içinde, birey işçilerin yaşadıkları ortak sorunlar üzerinden hareketlenen, çözümün başka bir düzeni gerekli kıldığını ortaya koyan bir süreç. Anlam, işçinin bilincinde, mücadelede oluşur.

* * *

Küçük de olsa kazanımların elde edilmesi… Hem güven ilişkisinin geliştirilmesi hem yeni anlamın kavrandığı mücadele sürecinin devamlılığı bakımından güç biriktirebilmek için gerekli görünüyor. Sürekli kaybedenin yanında büyük çoğunluğun durmak istemeyeceği gayet açıktır. Aksi zaten, bugünün koşullarında, insanın karakterine aykırı olurdu.

Eğer böyleyse, ortak anlamı keşfetmek için işçi sınıfının içinde, birey işçilerin yaşadığı somutluklardan hareketle yürümeye çalıştığımız ortak anlam yolumuzda kimi kazanımlara özellikle dikkat etmeliyiz. Bu hukuk yoluyla da olabilir, fiili durum üzerinden de. Önemli olan nokta “siyaset dozunun düşüklüğü” nedeniyle gündelik sorunlarla bağlantılı somut kazanımlar için yürütülecek mücadeleye burun kıvırmamaktır.

Ve üstelik burada herhangi bir risk bulunduğunu da düşünmeyelim: Anlamımız sosyalizm olduktan ve biz bu anlamı hep paylaştıktan sonra hiç mesele yok.