Namaz kılmayan bir hayvanım

Böyle buyurdu ilahiyatçı, gerici.

Ancak bunların çoğunluğunun gerçek düşüncesinin böyle olduğu her gün daha iyi anlaşılıyor. İstiyorlar ki herkes kendileri gibi inansın, düşünsün, davransın. Onların ritüellerini yerine getirsin.

Bu son derece anlaşılır bir şey. Tek tanrıcı dinlerin doğası böyle. Tek tanrıcılık, bir siyasi iktidar biçimi, otoriteyi inanç dünyası üzerinden tahkim edecek, yaşam tarzını tek tipleştirecek bir araç olarak ortaya çıktığı için böyle bu.

Bir olgu ne kadar genellik arz ediyorsa onu yaratan nedenin de en azından onun kadar genel ölçekli bir belirleyiciliğe sahip olduğunu görmek gerekir. Mücadele stratejisi bu zemin üzerine oturacaktır.

En son örnek LGBTİ Onur Yürüyüşü’ne değişik gerici çevrelerden gelen tehditler. “Yürütmeyeceğiz”den başlayan, küfürlerle devam eden ve açık fiziki saldırganlık ima eden cümlelerle son bulan açıklamalar.

“İnsanların yaşam tarzından, inancından size ne” diye kurtulamazsınız işin içinden. Dediğiniz doğrudur da, bu doğrunun karşı tarafın anlam dünyasında insani, empatik bir karşılığı yoktur.

Eğer referans İslam ise, en azından Türkiye’nin İslam ülkesi olduğunu kabul edenlerin başka türlü düşünüp, davranması mümkün değildir. Ortada uzlaşılacak bir zemin yoktur.

Şeriat İslam’da anlam bulan bir kavram. İslam’ın hukukunu ifada ediyor. Yetmiyor, herkese bu kurallara uygun yaşamayı bir kural olarak belirliyor.

Maide suresi 44 ve 45 şöyle yazıyor: “Kim Allahın indirdiği hükümler ile hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir, zalimlerdir.” En’am 153: “… Kuran bizim indirdiğimiz mübarek kitaptır. Buna uyun ve Allahtan korkun ki size merhamet edilsin.” Ve Ahzab 36: “Her kim Allah ve resulüne karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.”

Tamam Kuran’da namaz kılmayan hakkında hakaret, küçümseme içeren bir cümle yok, ancak mesele namazla sınırlı değil. Hayatın hemen her yönüyle ilişkili bir kod belirlenmiş.  Kuran’ın, Allahın belirlediği yolda yaşamayı herkes için bir kural olarak belirlediği çok açık.

O nedenle, Kuran’daki şeriat hükmüne sadık Müslümanların Kuran'ı dayanak olarak kullanıp, yaşam tarzıyla alakalı kurallar dizgesine, doğrudan Kuran’da yer verilmeyen uygulamaları da dahil edecek şekilde esnetmelerinden doğal bir şey olamaz.

İlahiyatçı profesörün yaptığı da budur.

Bakmayın siz sonradan özür manasında yetkili ve etkili makamlardan gelen açıklamalara. Laik kesimin duyarlılıklarını şimdilik dikkate almak zorunda hissediyorlar kendilerini. Fırsatını bulduklarında, kendilerince hayvanlara yaraşır bir yaşama mecbur etmeye çalışacaklar bizi. Dinleri adına ve bunu yapmak için de kitaplarında bol referans bulacaklar.

O yüzden çok net karşı çıkmak, yaptıklarının yüzyıllar öncesinin kurallarını topluma dayatan gerici bir siyaset olduğunu, dinle toplumların yönetilemeyeceğini, dinle ahlak tesis edilemeyeceğini, dinlerini geri çekmeleri gferektiğini haykırmak gerekiyor.

Farkına varmalıyız ki kafalarındaki plan çok net. Bunu yalnızca eşitlik ve özgürlük isteyenlerin örgütlü duruşu engelleyebilir.

Türkiye’de aydınlanma zemininin ne denli güçlü olduğunu, her gerici açıklamanın toplumda nasıl kendiliğinden tepkiler üretebileceğini liselilerin çıkışı gösteriyor.

Ama bu kendiliğindenliğin organize olmaya ihtiyacı var. Aksi taktirde ilk fırsatta daha da hoyratça üzerimize gelirler, bunun için farklı vesileler üretirler.

O nedenle açık sözlü, yaratıcı akıllı, büyük yürekli olacağız. Aydınlığımızı toplumun geniş kesimlerine taşımak, gericiliğe karşı mevcut tepkiyi büyütmek ve mutlaka somut kazanım elde etmek için çalışacağız.