Millet ve başkanları

AKP ne kadar dinciyse, en az o kadar da piyasacı. Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan özelleştirmelerin 15 katını son 15 yıl içinde gerçekleştirdi. Sağlık, eğitim, ulaştırma, konut, enerji sektörlerini özele devretti.

Bu yağma furyası aynı zamanda ittifakla AKP’yi oluşturan sermaye grupları, cemaatler arasında bir koordinasyonu, sıralamayı da gerektiriyordu. Hangi ihale kime verilecek meselesiydi söz konusu olan ve AKP ittifakının devamı açısından bu iş yaşamsal öneme sahipti. Örneğin eğitim sektörü Fethullah’a bırakılmış ve O da özel dershanelerle epey dünyalık yapmıştı.

Şimdi belediye başkanlarının istifa ettirilmesinin bu düzende yeni bir usul oluşturmak amacı taşıdığı kesin. Zira belediye denilen yapı kentin el değmemiş alanlarının betonlaştırılmasından kimin para kazanacağını belirleyen bir mekanizma olarak işliyor.

Bir şey daha var: Biliyoruz ki AKP ekonomisini ayakta tutan şey yıllardır hep kayıt dışı sermaye girişleri oldu (net hata noksan payı) ve bu noktada muhtemelen Arap sermayesinin payı çok büyük. AKP idare heyetinin bir de bu payın kimlere, nerelere tahsis edileceği konusunda yetkili olduğu kesin.

Ama başka bir şey daha var: AKP 16 Nisan referandumunu hileyle zor bela kurtarmış olsa bile, “evet” oranı 2019 için işi sıkı tutmak ve ek önlemler almak gereği bulunduğunu da açığa çıkardı.

“Nasıl olsa sandık ellerinde, sonucu istedikleri yüzdeye ayarlamaları mümkün, seçim sonuçlarını garanti etmek için ne diye ilave gayret göstersinler?” denilmemeli. Evet her şey ellerinde ama bu kadar kör gözüm parmağına yapılan oyunlar da içerideki memnuniyetsizliği ve dışarıdaki eleştirileri artırıyor. İşi olabildiğince usulüne uygun biçimde yürütmekte, en azından öyle olduğu havasını yaratmakta, yarar var.

Dolayısıyla şimdi bir taşla birkaç kuşu vurmaya çalışıyorlar:

Birincisini söyledik: Rantın vanasına ayar veriyorlar.

İkincisi, bunu yaparken yıpranmış, haklarında her çevreden değişik eleştirilerin söz konusu olduğu belediye başkanlarını ekarte ediyorlar ve bir yenilenme havası yaratıyorlar. Hem de FETÖ’cü diye nitelenen bu tanınmış simaları yargıdan da kurtarmış oluyorlar. Ne olur ne olmaz yargının ucu başkalarına da değebilir zira.

Üçüncüsü, bu inisiyatifi kullanan Erdoğan bir kez daha parti üzerindeki hakimiyetini tesis ediyor.

Dördüncüsü, yine Erdoğan, Afyon kampının açılışında yaptığı konuşmada özellikle öne çıkardığı gibi, istifa operasyonunun milletin talebi sonucu yapıldığını belirtiyor, oyuna milleti dahil etmeye çalışıyor.

Erdoğan’ın referandumun belirlediği yeni düzenlemeyle yapılacak başkanlık seçimini garanti altına alabilmesi açısından böyle bir hamle yapması kaçınılmazdı ve kendisine “reis” diye tapanların da bu yöndeki beklentisi zaten tepe noktasındaydı.

Demek ki AKP içindeki ittifak ilişkileri iktisadi ve siyasi olarak yeniden düzenleniyor. Bu 2019’a topyekun hazırlık hamlesidir. Orası düzen içinde siyaset yapan herkes için kritik aşamadır. Zira birisi ilk kez başkan sıfatıyla halk tarafından seçilmiş olacaktır.

AKP’nin sloganı “milletin sözü”. Şimdi milletin seçtiği belediye başkanlarının, “milletin adamı” tarafından istifa ettirilmesi de “milletin adamı”nın yeni bir pozisyona göz dikmiş olduğu yönünde okunmalı: Artık başkan millettir.

Bu operasyon hem AKP’ye hem de Türkiye’ye çok yüksek bir gerilim yüklüyor.

Hep söylediğimiz gibi Türkiye bu anlayışa sığmaz, Türkiye bu anlayışla yönetilemez.

Daha ne alametler belirecek hep birlikte göreceğiz.