IŞİD ile nasıl mücadele edilir ?

Öncelikle mücadele etme niyetinin olması gerekir. AKP’de olmadığı çok açık.

Suriye’ye geçişine hala izin veriyor. Örgüt istediği yerde bildiri dağıtıyor, şeriat çağrısı yapan dergiler yayınlıyor, kendini patlatan teröristler için ortalık yerde cenaze namazları kılıyor, irtibat noktalarında başvuru kabul edip Suriye’ye militan taşıyor, sanal ortamda bağış yapılacak banka numaralarını duyuruyor, polis teröristleri biliyor, izliyor, ama gerekeni yapmıyor.

Bunlar gördüklerimiz ve örneğin Ankara katliamı iddianamesine yansıyanlar. Başka kim bilir neler yaşanıyor.

Mücadele ne kelime ortada destek var.

AKP Suriye’de rejimi devirmek için her yolu geçerli gören bir mantıkla IŞİD ile ilişkilendi. Önemli olan Esad’ın devrilmesi ve Suriye’deki Kürt varlığının organize olmasının önüne geçilmesiydi. Üstelik IŞİD ile arasında Selefi kimliği üzerinden ideolojik bir ortaklık da mevcuttu. Hedef, bölgede bir İslam ekseninin oluşturulmasıydı ve AKP bu yapılanmanın başında olacaktı.

Daha birkaç gün önce Erdoğan, YPG DAEŞ’ten daha tehlikeli bir terör örgütüdür dedi. Bütün yaşananlara rağmen IŞİD’i ayrı bir yere koymak için özen gösteriyorlar.

Hatırlanacaktır: AKP’nin IŞİD’le mücadeleyi kabullenir görünmesi Obama’nın Erdoğan’la bir telefon görüşmesinin sonrasında mümkün olabilmişti. Çok uzun süre terör örgütü nitelemesi bile yapamamışlardı. Uluslar arası kamuoyunda IŞİD destekçisi imajlarını hiç olmazsa kısmen değiştirmek için şimdi görünürde bir mücadele yürütüyorlar.

Öte yandan, IŞİD artık kamusal alanlardaki polisiye önlemlerin artırılmasıyla kontrol altına alınamayacak derecede örgütlenmiş durumda. Belli ki hava alanlarında, vb önemli güvenlik zaafları var.  Polis teşkilatı içinde “yaşasın IŞİD” diye bağıran tiplerin bulunması bu güvenlik zaafının kendisi zaten.

Ayrıca AKP’nin çaresiz bir konumda bulunduğu da ortada. Örgütün her tür eylemi yapmaya hazır 3000 militanının bulunduğu belirtiliyor. Dolayısıyla polisiye önlemlerle üzerine gidilmesi kanlı eylemlerini artırmasıyla sonuçlanacak bir ortam yaratacaktır ve AKP’nin bundan da çekindiği anlaşılıyor. IŞİD artık AKP’yi tehdit ederek, teslim alıyor.

Canlı bomba türü eylemlerin güvenlik önlemlerinin artırılmasıyla önlenemeyeceği de kabul edilmeli. Sonuçta kalabalıkların olduğu mekanlar orduyla kuşatılamayacağına göre… Güvenlikçi bakış yalnızca toplumun daha da terörize edilmesine, bütün hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına ve sonuç itibariyle de AKP’nin arayıp da bulamadığı bir ortam yaratılmasına hizmet eder.

Öncelikle devletin bilgisi dahilindeki terör hücrelerinin dağıtılması ve örgütün aleni olarak yürüttüğü faaliyetlerin önlenmesi gerekiyor.

Ancak mesele bundan derin bir müdahaleyi gerektiriyor. Zaman içinde daha da organize olan IŞİD ve diğer cihatçı yapılar, AKP’nin adım adım muhafazakarlaştırdığı ideolojik ve siyasal iklimi değerlendiriyorlar. Kafaları dinci eğitimle şekillendirilmiş, Kuran-i referanslar gereği cihat düsturunu benimsemiş İmam Hatip mezunları IŞİD’in kadro tabanını oluşturuyorlar.

Ilımlı, uyumlu İslam diye bir şey yok. Ilımlı İslam, yalnızca cihatçı teröre yönelen örgütlerin içinde devindiği, kadro devşirdiği geniş halkadır.

O nedenle terörle mücadele için bu zeminin kurutulması gerekir. Türkiye’nin toplumsal iklimini gericileştiren politikalara odaklanmak ve aydınlanma mücadelesi bu bakımdan gerek koşul olarak öne çıkıyor. Toplumda teröre karşı gelişen korkuyla karışık tepki bu bakımdan fırsat sunuyor. Emekçi sınıfların dinin etkisinden kurtarılması şart.

Bunun için ise, bir yandan aydınlanma fikrinin sınıfa taşınmalı, diğer yandan da sınıf siyasi olarak örgütlenmeli.