Gericiliğin Mısır ikiyüzlülüğü

İnsana pes dedirten boyutlarda:

Mübarek’i deviren bir halk ayaklanması değil miydi ? Şimdi o halk neden darbeci oluyor ?

Halk yığınları haftalar boyunca Tahrir’de, siyasal ve ekonomik nedenli tepkileriyle, yek vücut diktatörü devirmeye çalışırken, Müslüman Kardeşler Mübarek ile pazarlık yapmıyor muydu ?

Halk tepkisinin kontrolden çıkabileceği anlaşıldığında Tahrir’i boşaltmak için ordu saldırıp, iktidara yerleşmedi mi ?

Askeri yönetime karşı, demokratik seçim talebiyle aynı kalabalıkların Tahrir’i her dolduruşunda yine aynı ordu, halktır demeden saldırmıyor muydu ?

Müslüman Kardeşler askeri rejim koşullarında seçim kazanmadı mı ?

Neden “darbe” diye o zaman yaygara koparılmadı ?

Müslüman Kardeşlerin seçimleri kazanacağı biliniyordu da ondan.

Şeriat anayasası halkın ancak %40’ının katılımıyla onaylandığında darbe karşıtlığınız, demokrasi aşkınız, sandık sevdanız neredeydi ?

Halkın üçte ikisinin referanduma katılmamasının nedeni, anayasa hazırlık sürecine ve anayasanın içeriğine duydukları tepki iken, neden o zaman halk ve demokrasi duyarlılığı göstermediniz ?

Neden, şimdi, Mursi’yi savunmak için Adeviye’yi dolduran kalabalıklar halk oluyor da, Mursi’nin devrilmesi için Tahrir’de bir kez daha ayaklanmış olan ve hala aynı meydanda konaklamaya devam eden kitle saygıyı hak etmiyor ?

Sizin siyasal projelerinize denk gelen eylemlere katılınlar ile daha kitlesel olsalar bile size karşı uçta yer alanlar, hangi objektif kriterlerle farklı yaklaşımları hak ediyorlar ?

Demokrasi sizin kurallarınız ve sizin siyasal düşüncelerinizin ifade edilebilmesi mi oluyor ? İslamcı rejim karşıtlığına mı tahammül edemiyorsunuz ?

Bu ikiyüzlülüğün, “camide içki içtiler” yalanıyla aynı karede yer aldığı çok açık.

Ama olmaz, gerçekliği dinci ön yargılarınızla gizleyemez, şekillendiremezsiniz.

Mısır’ın ilerici halk hareketi yeterince örgütlü olsaydı tek laf bile etmeye fırsat bulamazdınız.

Mübarek rejimine karşı ayaklanan halkın siyasi bir hedefi olmadığı için ordu müdahale edebilmiş ve sonrasında, azıklık, ama örgütlü Müslüman Kardeşler iktidara yerleşmişti. Seçimleri ordu yönetti ve şeriat anayasası bir azınlık diktasıydı.

Şimdi aynı senaryo yineleniyor. Tahrir’de dünya tarihinin en büyük kitle hareketi Mursi’ye karşı yaşandı. Bu kitle yine örgütsüz ve siyasetsiz. Ordu ve bu kez daha açık biçimde ABD yönetime el koyuyor.

Bundan sonrasını yine örgütlü güç ilişkileri belirleyecek. Müslüman Kardeşler kazanırsa demokrasi, Tahrir kazanırsa darbe diyeceksiniz. Çünkü siz İslamcı siyasetinizin zaferi için savaşıyorsunuz.

Emperyalizm Mısır’da İslami dozu kontrol edilebilir, “istikrarı” sağlayacak bir yönetim arayışında. Mursi’nin diğer kesimleri yok sayan siyaset tarzı bunu başaramadı.

Emperyalistlerin bakış açısında halk yığınlarının hangi kitlesellikte, neyi savunduğunun, neyi istemediğinin önemi hiç yok.

Örgütlülük Müslüman Kardeşlerin tamamen devre dışı bırakılmasını olanaksız kılıyor.

Örgütsüzlük ve hedefsizlik Tahrir’deki heyecanı söndürüyor.

Ne olursa olsun rejim Tahrir’i halk yığınlarının elinden almayı başaramayacak.

Yeni kurulacak yönetim, gericiliğe ve ekonomik sorunlara karşı Tahrir’i dolduran kalabalıkların taleplerini karşılayamayacak.