Gericiliğe karşı aydınlanma mücadelesi

Barış Terkoğlu, Hüseyin Aygün, Enver Aysever, Orhan Gökdemir, Kemal Okuyan ve Özlem Şen,  Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketini, bir deklarasyonla kamuoyuna duyurdular.

Dinin siyasallaşmasına, siyasetin dinselleşmesine karşı aydınlanma mücadelesine çağırıyorlar.

Dinin gündelik yaşama, kadına müdahalesine karşı özgürlükçü tepkileri örgütlemek, siyasallaştırmak bakımından önemli bir girişim. Üstelik Haziran ayaklanmasının ruhuna da tam denk düşüyor.

Hiçbir din siyasi hedefinden kendiliğinden vazgeçmez

Dinle siyaset bağlantısı ancak toplumsal mücadeleyle kesilebilir.

Başlangıcı 17. yüzyıl Aydınlanmasıdır. İslam’da bu manada dikkate değer bir başkaldırı yoktur.

Hiçbir din kendisini kendiliğinden sınırlamaz. Bilim evrenin yaşının 14 milyar yıl olduğunu keşfetti diye, dinler alemin altı günde yaratıldığı fikrinden vazgeçmez.

Aydınlanma; bilimin, felsefenin, sanatın özgürleşmesi mücadelesini veren düşünürlerle, cennetin anahtarını parayla satan kilisenin saçma kurallarına tepki veren halk sınıflarının sentezidir.

Burjuvazi kendi sınıfsal çıkarlarına bakar, Aydınlanma burjuvazinin ideolojisidir

Aydınlanma bir burjuva ideolojisidir ve burjuvazinin laiklik konusundaki iki yüzlülüğünü en iyi Aydınlanmacıların lafları belgeler. Rousseau açıkça “Her yurttaşın kendisine görevlerini sevdirecek bir dininin olması devlet için çok önemlidir” diyordu.

Aydınlanmacılar dinin sınırlanmasını savunurken bile yönetimde ona bir işlev biçiyorlardı.

Burjuvazi aç gözlüdür. Aydınlanmacılığı halk sınıflarının kiliseye karşı geliştirdiği tepkiyi yedeklemek ve siyasi iktidarı feodallerden almakla ilgilidir.

İnsanlık anlam boşluğunda, emperyalizm buraya din zerk ediyor

Sovyetlerin çöküşünün yarattığı sorunlardan birisi de anlam boşluğudur. Çöküş yalnızca siyasi bir rejimin değil, insanlığın çöküşüdür.

Yine de insanlık anlamsız, umutsuz yaşayamaz. Umut büyük anlatılardadır. Ortaçağ karanlığında Aydınlanma neredeyse böyle bir anlatıydı. Bu sınıfa esas olarak Marksizm ve sosyalizm girer.

Sovyetler’in çöküşü bir yönüyle dinci bir kuşatmanın, Yeşil Kuşak projesinin sonucuydu ve ortada dev bir boşluk bıraktı.

Emperyalistler, Amerika’nın düşünce kuruluşları, sivil örgütleri bu boşluk içinde dini, tarikatları, cihatçı çeteleri örgütlediler.

Boşluktaki kitleler ise bir kurtuluş umuduyla dine sarıldılar. Patronun zenginliği önünde “hakkıdır” diye secdeye varan proleterin durumu budur.

Emperyalizmin İslam’ı sola karşı siyasi ve askeri bir silah olarak örgütlemesi yeni paylaşım savaşının gereğidir: PostSovyetik Ortadoğu coğrafyasının İslam eksenli çatışma ve savaşlar üzerinden şekillendirilmesi.

İslam’ın bir yandan da “ılımlı” türünün pazarlanması aynı stratejiye dayanır. AKP böyle iktidara taşındı. PostSovyetik dünya savaşı senaryosunun en önemli aktörlerindendir.

AKP liberaller ve sosyalistler sayesinde örgütlendi

İslam’ın ılımlısı olmaz. İslam ancak sıkıştırılırsa geriler, toplumsallaşmak için de takiyye yapar.

AKP’nin 2002’de AB üyeliğine sarılması bundandı. Orduyla uğraşması, kuracağı istibdat rejimi karşısındaki en önemli kuvveti bertaraf etmekle alakalıydı.

Demokrasi ve özgürlük söylemleri tamamen yalandı.  Bunlardan geriye kalan yakılıp, yıkılmış Cizre’dir, Sur’dur, dolup taşan cezaevleridir, anayasayı takmıyorum diyen başkandır, Alevilere küfreden Diyanet’tir...

AKP’nin özgürlük yalanını yutturabilmek için kullandığı en önemli konulardan birisi türbandı. Toplumumuzdaki laik duyarlılıkları türbanla yumuşattı. İnsanların dini inançlarını siyasi hedefleri için istismar etti.

Oysa Türkiye’de ciddi bir dinci faşizm riski vardı ve dini sembollerin “özgürleştirilmesi” kabul edilemezdi. Arkası, edildiği için geldi.

AKP gerçek niyetini türbanın altında gizlemeyi, liberallerin, kendisine sosyalist diyenlerin büyük desteğiyle başardı. AKP rejimindeki katkıları önemlidir.

SDP, EMEP, Sosyalist Gençlik Derneği, ÖDP gibi siyasi yapıların, tarikatlarla birlikte nasıl türbana özgürlük eylemleri düzenlediklerini hatırlayınız.

Aydınlanma önemli bir mücadele kanalı

AKP’nin toplumsal gücünün zayıflatılmasının en önemli koşullarından birisi dini siyasallaştırmasının, toplumlaştırmasının önüne geçmektir.

İslam AKP’nin ideolojisidir. AKP İslam ile toplumsaldır. İslami yapılar AKP için çalışmaktadır. AKP’yi emperyalizm korumaktadır.

AKP ile mücadele etmek için, AKP’ninkinin “gerçek” İslam olmadığını kanıtlamaya çalışmak, yalnızca dinin etki alanının genişlemesine hizmet eder.

Yapılacak şey dinin toplumsal yaşama yönelik her tür müdahalesine karşı laik bir duruşla çıkmak, seküler yaşam tarzını güçlendirmek, özgürlüğün koşulunun bağımsız, kamucu rejim olduğunu gösterebilmektir.