Ergeneboku Çıktı

Bizde "ölü bir değil ki ağlayasın, deli bir değil ki bağlayasın" diye bir laf vardır. Gerçekten öyle. İşin boku çıktı.

Ergenekon'u zamanında kendilerinin engellediğini ileri süren kontrgerillacılar kontrgerilladan hesap sormak için Ergenekon'a müdahil olanlar kontrgerillacı Ergenekoncular'ı elde bayrak, sloganlarla savunanlar PKK'yı, değişik sol örgütleri Ergenekon'un kolu olarak tanımlayanlar ... Hepsi var.

Bu haliyle Ergenekon davasının kendisi bir kontrgerilla müdahalesidir. Belki biraz postmodern, o kadar.

Ergenekon sanıklarının içinde kontrgerillacılar vardır. Ancak kontrgerilla bir kurum, bir ilişkiler bütünü olarak Ergenekon davasının içinde yoktur. Ergenekon'un içindeki kontrgerilla değil, hükümeti devirmek amaçlı çete olarak tanımlanan birkaç kontrgerillacıdır. Ve üstelik onların çeteciliklerinin içinde kontrgerillacılıkları da yoktur. Bu tamamen bilinçli, hesaplı bir tutumdur.

Amaçlanan şey, sosyalizmin varlığı koşullarına uygun olarak örgütlenen kontrgerillanın çağa daha uygun biçimde yeniden yapılandırılmasıdır. İçindeki eski unsurlar temizlenmekte, kontrgerilla el değiştirmektedir. Ergenekon sanıkları arasına dahil edilen birkaç kontrgerillacı, demokrasi mücadelesini pek sevenlerin kervanın arkasına takılması için yeterli olmuştur.

Bana kalırsa, Ergenekon davasında 2007'nin ortasından itibaren başlatılan tutuklama dalgaları, yukarıda tanımlanan amaca bir başkasının eklendiğini göstermektedir. 2007 genel seçimlerinden önce bütün ülkede yükselen cumhuriyetçi tepki, Ergenekon davasının, cumhuriyetçi kesime yönelik bir saldırı olarak yeniden düzenlenmesini gündeme getirmiştir. Solun bir kesiminin insan hakları ve demokrasi saikleri üzerinden Ergenekon davasına müdahil olması, cumhuriyetçi kesime ve kamucu, laisist, bağımsızlıkçı, antiemperyalist değerlere yönelik dinci, Amerikancı saldırının hem ideolojik hem de siyasal olanaklarını artırmıştır.

Öte yandan, Ergenekon'u kontrgerillanın yargılanması açısından bir fırsat olarak değerlendirmeye çalışan özgürlükçü, demokrasici kesimin, işe koyulurken tutunduğu nokta, bu amacın önündeki esas engeldir. Bunun nedeni de bu kesimin Ergenekon'u kendi başına, soyut bir olgu olarak ele alan ve tabiatıyla, demokrasiyi, özgürlükleri ve insan haklarını da demokrasi düşmanlarıyla mücadele düzeyine indirgeyen tutumudur.

Demokrasi iktisadi ilişkilerin bir görünümü (tezahürü)'dür. Türkiye'deki demokrasi Amerikancı ve çevre ülke demokrasisidir. Türkiye'de demokrasi burjuvazi için garanti edilir. Derin devlet, kontrgerilla bunun için çalışır. Derin devleti devre dışı bıraktığınızda ortada neredeyse devlet kalmaz. Bütün bunlar, bize, demokrasi mücadelesinin sınıf perspektifli yürütülmesi gerektiğini gösterir. Kontrgerilladan hesap sorabilmek için onu, kapitalist-emperyalist ilişkiler bütünü içine oturtan antiemperyalist siyasal bir tutum gerekir.

Böyle olmazsa, kontrgerilladan hesap sormak adına, kaçınılmaz biçimde, Ergenekon'a destek verilir. AKP'nin ve esas olarak emperyalist güçlerin istediği de tam budur. Genel seçimler sonrasında AKP'nin kapatılamamasının bu partiye verdiği cesaret, Ergenekon'un sonraki anticumhuriyetçi dalgalarının şiddetini artırmıştır. İstedikleri Ergenekon'un demokratikleşme adımı olarak algılanmasıdır.

Evet Ergenekon'da yargılanan kontrgerillacılar vardır. Ancak, bu haliyle bu, oltanın ucundaki yemdir. Avlamaya çalıştıkları çok geniş haliyle soldur. Solun bir kısım sosyalist bölmesi oltaya takılmıştır. Ulusalcı, milliyetçi ve CHP'ci sol ise zaten Ergenekon'un kontrgerillayla, mafyatik yapılarla ilişkilendirmeye çalıştığı sollardır. Esas amaç ise bunların tümünün toplamından da daha büyük bir şeyle ilişkilidir. Bu, ordu kanadının ricat hareketinden de bellidir. İstenilen Türkiye'nin emperyalist planlar önünde tam olarak paralize edilmesidir. Davaya demokrasi kanadından müdahil olanların uğraştıkları, bu nedenle teferruattır.

Davaya emperyalist planlar çerçevesinde bakmakla, davayı demokratik kazanımların genişletilmesi için bir araç olarak değerlendirmek arasında büyük fark vardır. Birinci seçenekten hareketle kontrgerillanın sorgulanması da olanaklıdır. Ancak ikinci seçeneğin ulaşacağı nokta kesinlikle AKP'nin onaylanması olacaktır.