Erdoğan Suriye’de Kürt gerçeğini kabullenmek zorunda kalıyor

Dün soL’un Lübnan basınından aktardığı haber. İncirlik’te AKP-ABD-PKK buluşması ve mutabakata varılan birkaç nokta: 1- AKP, ABD ile YPG’nin Membiç harekatına ikna oluyor. 2- PKK hendek savaşlarından çekiliyor. 3- IŞİD’nin Mare kuşatmasını sonlandırması için AKP devreye giriyor.

Olay gerçek midir bilinmez. Ancak AKP’nin bir süredir Suriye sınırında Kürtlerin yürüttüğü operasyonlara sessiz kalması anlamlı. 

Öte yandan, Suriye’deki gelişmeler ve Erdoğan’ın o coğrafyada sürekli inisiyatif yitirmesi zaten böyle bir sonucun ortaya çıkacağına işaret ediyordu. Daha da önemlisi, emperyalizme bağımlı bir ülke olarak Türkiye’nin Suriye’de dümen çevirme ihtimali bulunmuyordu. 

O nedenle geçtiğimiz Ağustos ayından beri devletin Suriye politikasının değişmek zorunda olduğunu, tampon-uçuşa yasak bölge, Esad’ın indirilmesi gibi taleplerinin ve IŞİD ile ilişkilenmiş halinin, ABD’nin ve sonradan oyuna dahil olan Rusya’nın Suriye perspektifiyle hiç uyuşmadığını yazıyorum. Bir dönem Suriye’de inisiyatif alınabileceği gerçekten düşünüldü. Rus uçağının düşürülmesi bu özgüvene dayalı bir provokasyon girişimiydi, ancak tutmadı.

Emperyalizm bu. Çok partnerli çalışır. Mutlaka yedek bir kuvvet bulundurur. Hiç bir zaman tek bir taşa oynamaz. Emperyalist aktörler arasındaki didişmeler, güç kaymaları zaman içinde senaryo değişikleri gerektirebilir.

Bütün bunlar tamam. Ancak ABD’nin Suriye politikasında kimi netliklerin bulunduğu gayet açık:

1-Ortadoğu’da İsrail çok yıpranmış ve ABD için elverişli bir partner olmaktan çıkmıştı. 2- AKP tam bu noktada İslam coğrafyasını içeriden ele geçirecek ve giderek yükselen fundamentalist İslam’ı uyumlulaştıracak bir aktör olarak devreye sokuldu. 3- Ancak Davutoğlu-Erdoğan ekibinin bu misyonu aşan işler peşine düşmeleri, Yeni Osmanlı hayalleri kurmaları, Suriye’de doğrudan kendi etkilerinde bir coğrafya ve aktör arayışına girmeleri, bu amaçla her tür cihatçı örgütle bağlantı kurmaları ABD senaryosunu bozdu. 4- Tam bu aşamada Kürtler kendilerini kanıtladı. 5- Postsovyetik dönemde güneyimizdeki ülkelerin eski yapılarıyla, bütünlükleriyle var olma ihtimali zaten ortadan kalkmıştı, dolayısıyla Kürtlerin rol talebi global siyasal gelişmelerle örtüşüyordu.

Erdoğan’ın misyonunun tamamlanmasına yol açan süreç budur. Ancak Rusya’nın oyuna dahil olarak inisiyatifi eline geçirmesi, bölünecek bir Suriye için ABD’yi hiç beğenmediği AKP’ye tolerans göstermek zorunda bıraktı. ABD hem “ılımlı” cihatçılarla hem de IŞİD ile temaslarını esas olarak AKP üzerinden yürütüyor.

Ancak bir taraftan da ana senaryo gelişiyor. Rusya’nın onay verdiği de çok açık. Rakka Rusya-Esat güçlerine, Membiç ise ABD-Kürt ittifakına bırakılmış gibi. Lübnan basınında yer alan haberde Membiç Kürtler tarafından alınsa bile Rojava-Afrin hattının birleşmesine izin verilmeyecek deniliyor ama, pratikte olayların başka türlü gelişme olasılığı çok daha yüksek.

En nihayetinde Suriye’nin kuzeyinde en azından bir Kürt özerk bölgesi inşa edilecek ve bu gelişme de bir vadede Kürt devletine bağlanacaktır.

Erdoğan’ın Suriye Kürt gerçekliği konusundaki tutumunu değiştirmesini zorunlu kılan zemin budur. Şimdi bu zemin kendi nesnelliğini kabul ettiriyor. 

Eğer Suriye açısından işler böyleyse, bu işlerin Türkiye Kürt sorunu üzerinde belirleyici olması da kaçınılmaz olacak ve Erdoğan bütün “terörle mücadele” şiddetine rağmen tutumunu gözden geçirmek zorunda kalacaktır. 

Eğer Kürt gerçekliği bağlamında konuşacak olursak, ya bu Erdoğan değişecek ve ABD ile uyumlu koordinatlara yerleşecektir ya da Erdoğan değişecektir. 

Lübnan basınından gelen haber bu Erdoğan’ın (kısmen) değiştiğine ilişkin bir veri sunuyor. Tabi bu Erdoğan’daki bu kadarlık değişim ABD’nin Erdoğan hakkındaki tolerans derecesini değiştirir mi? Pek umut yok ama, bakacağız.