CHP yine AKP’ye çalışıyor

Yine diyorum. Zira, 2013 Haziran halk ayaklanmasını izleyen bir yıl içinde Mansur’u (Mart 2014) Ankara belediye, Ekmeleddin’i cumhur (Ağustos 2014) reisi adayı göstererek bu konudaki performansını kanıtlamıştı.  

Bu iki hamle düzen ve AKP açısından hayat öpücüğü gibiydi. Haziran’da patlamış umudun bitirilmesine hizmet etmişti.

Aynı görev bir kez daha referandum vesilesiyle yerine getiriliyor:

1-CHP’nin “hayır” kampanyası mevcut fiili başkanlık rejimini kabullenen, onaylayan bir içeriğe sahip bulunuyor.

2-Kılıçdaroğlu daha önce CNN’de katıldığı bir programda referandumda “hayır” çıkması durumunda, işlerin o ana kadar olduğu gibi devam edeceğini açıklamıştı. Aynı konumunu bilinçli biçimde sürdürüyor. Referandum öncesi ile “hayır”lı 17 Nisan Türkiye’sini eşitliyor.

3- Bu CHP’nin çaresizliğidir şüphesiz. Başka ne söyleyebilecek ? CHP, AKP’nin kendi diktasını kurmak yolunda attığı her adım karşısında, AKP’nin bir önceki aşamada ele geçirmiş olduğu son mevziiyi savunma hattı olarak belirleyen bir politika izliyor. Sonuç olarak AKP mevzi kazanmaya devam ediyor.

4- Yine aynı yaklaşım nedeniyle, CHP’nin “hayır” stratejisi, başarıya ulaşması durumunda yalnızca, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı döneminde tesis ettiği fiili başkanlık rejiminin meşrulaştırılmasına yarayacaktır.

5- “Hayır” sonucunun AKP’nin geriletilmesine hizmet edebilmesinin gerek koşulu, AKP’de ifadesini bulan piyasacı, gerici, işbirlikçi düzenin külliyen reddedilmesine yönelik siyasi, ideolojik ve örgütsel nitelikli kazanımlardır.

6- Oysa CHP’nin “tek adam rejimine hayır”cılığı, bu olanağın önünü kesmeye yönelik özel bir misyonla hayata geçiriliyor. Başkanlık rejiminin kapitalist üretim sistemi içindeki kökleri hiç görülemediği gibi, mevcut durumun zaten tek adam rejimi olduğu gerçeği de gizleniyor, buna karşı gelişmekte olan aydınlanmacı muhalif enerjinin içi boşaltılıyor.

7- CHP’nin bu yaptıklarının şüphesiz epistemolojik kökenleri mevcuttur. CHP bir düzen partisi olduğu için yaptığının dışında, ötesinde herhangi bir şeyi hayal edebilecek, bilebilecek durumda değildir, aklı tutuktur.

8- Ancak, meselenin bunun ötesinde bir boyutunun bulunduğunu da görmek zorundayız. CHP, açık biçimde, AKP’yi kurtarmayı hedefleyen bir projenin bilinçli uygulayıcısı konumundadır. Bakınız düzeni kurtaran demiyorum. O zaten öyle. CHP sınıfsal olarak bir patron partisidir, bu nedenle mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli düzeni savunmaktır. Ancak artık bunun ötesi var. CHP kendi mevcudiyetini AKP’ye bağlayan, kendisini AKP ile anlamlandıran, AKP’yi kurtarmaya kilitlenmiş bir karakter edinmiştir.

9- CHP’nin bu misyonu özellikle benimsediğini söylüyorum. CHP açısından Türkiye’nin muhafazakar yapısı genetik bir özelliktir, bunun temsilcisi AKP’dir, dolayısıyla bu muhafazakar yapının siyasi tezahürü olarak AKP’nin iktidarda bulunması bir gerekliliktir. Kılıçdaroğlu’nun, Almanya’nın AKP’nin seçim mitinglerini iptal kararında tereddütsüz ve eleştirisiz bir tarzla AKP’nin yanında yer almış olmasına bir de bu mercekle bakmak gerekir.

10- Böyle olduğu için CHP’nin tek misyonu artık, AKP politikalarının laik tabana kabul ettirilmesidir. Gerici güçlerin her yeni hamlesi karşısında, AKP’nin bir önceki hamleyle ele geçirdiği mevziiyi savunmasının nedeni budur.

11- Bütün bu nedenlerle “hayır”ın içinin düzen dışı, sosyalist bir perspektifle doldurulması yaşamsal öneme sahip bulunuyor.   “Hayır”ı doğrudan sosyalizm için, kapitalist sömürü düzenine karşı biçimlendirmek gerekiyor. Aksi durum mevcut diktatörlük hallerinin onaylanması anlamına gelecektir.

12- Bu başarılamadığı oranda, AKP açısından “evet” ile “hayır” sonuçları arasında hemen hiçbir fark olmayacaktır. Hatta, bu “hayır”lı durum Erdoğan’a, “tamam milletimiz başkanlığı reddetti, eskisi gibi devam ediyoruz” deme olanağı bile sunmuş olacaktır.