AKP'ye bir de Cenevre çiziği

Cenevre’deki 3. Konferans öncesinde durum epey karışık. Olayların odak noktasında Kürtler-PYD yer alıyor.

Konferansın gecikmeli biçimde de olsa 20 Ocakta başlayacağı açıklandıktan sonra BM Suriye özel temsilcisi taraflara davetiyeleri göndermeye başlamıştı.

Önce PYD’ye de davet gönderildiği belirtildi. Sonra Türkiye itiraz etti, “boykot ederiz” dedi. Böylece Salih Müslim’in mektubu askıya alındı. Ancak Suriye Demokratik Meclisi temsilcisine ulaştırıldı. Bu yapının %75’i zaten PYD. Yani toplantılarda fiilen temsil edilmiş olacak. 2015 yılı sonunda ABD’nin Suriye Demokratik Meclisi’ni oluşturmasının nedeni, Türkiye’nin itirazı durumunda PYD’nin, bu şekilde, dolaylı yoldan konferansa katılımını sağlamaktı. ABD silahları da SDM üzerinden PYD’ye aktarılıyordu.

Gerginlikler nedeniyle, son dakikada, konferansın ertelenme ihtimalinin bulunduğunu da kabul edelim.

Bütün bunları dikkate alarak, PYD’nin konferansa doğrudan katılması engellenmiş olmasına rağmen, “AKP’yi çizdiler” diye başlık attım.

Emperyalistler Suriye’de ne hedefliyor

ABD kendi yarattığı Suriye sahnesinde mutlu sona tek başına ulaşmayı beceremedi. Bunda en büyük etken Suriye halkının Esad çevresinde bütünleşerek sergilediği direnç oldu.

Arkasından Rusya’nın oyuna dahil oluşu senaryonun tümüyle yeniden yazılmasını gerektirdi.

Öte yandan, ABD’nin yaşadığı ekonomik kriz ve Irak savaşından ağzı yanmışlığı savaşa karadan katılımını engelledi. Ayrıca bölgeye müdahalesindeki esnekliğini yitirmemek için IŞİD’nin varlığına hala ihtiyacı bulunuyor. Bu nedenle en başından beri IŞİD ile mücadelesi göstermelikti.

AKP de Esad karşıtı ve IŞİD’ı kollayıp, kullanan çizgisinde, ABD’nin bu belirsizliklerini fırsat bildi.

Ama en nihayetinde, ABD’nin Rusya müdahalesini kabullenmek zorunda kalması, AKP’yi IŞİD konusunda açığa düşüren etken oldu.

Şu anda ABD ile Rusya’nın doğrudan kapışma ihtimali bulunmuyor. Amaçları Suriye’yi aralarında pay etmek, kendi hakimiyet bölgelerini oluşturmaktır. Cenevre görüşmeleri bu noktaya doğru ilerleyecektir.

Eğer seçimler gerçekleştirilebilirse Esad yüksek olasılıkla aday olacak ve yine yüksek olasılıkla kazanacaktır. Sonrasına ise bu “olağanlaşma” sürecinin sonrasında karar verilecektir.

Dün, ABD dışişleri bakanının, ilk kez, Esad’ın geçiş süreci hükümetinde yer almasını kabulleneceklerine dair açıklaması da bu ihtimali desteklemektedir.

PYD, doğrudan davet edilmese de oyunun en önemli, yerel aktörüdür

Kürtler en başından beri ABD tarafından destekleniyor. Rusya açısından da önemli müttefikler. Karada başardıkları işler Onları alternatifsiz kılıyor.

Türkiye’nin baskısı nedeniyle PYD’nin Cuma günkü toplantılara katılamaması ne Kürtler, ne ABD, ne de Rusya açısından sorun oluşturmaz.  Nitekim Rusya Kürtlerin katılmadığı toplantıdan sonuç alınmasının mümkün olmadığını, ancak böyle olursa da itirazlarının olmayacağını açıkladı.

Cenevre’den, kimi tarafların protestoları nedeniyle somut bir sonuç çıkmaması Rusya-Esad bloğunun işine bile gelebilir, sonraki konferansa kadar ellerini daha da güçlendirmeleri mümkün olabilir.

Nitekim sahada hakimiyet Kürtler ile Esad-Rusya bloğunun elinde. Şu anda akıbeti tam olarak belirlenmemiş tek bölge Cerablus. Ancak hem blok hem de Kürtler yüzlerini hem batıdan hem de güney doğudan buraya çevirmiş durumdalar. Basına yansıyan haberlere göre Rusya Kürtlerin elindeki Azez’e askeri yığınak yapmakta.

Görüldüğü üzere senaryonun hiçbir satırında AKP’nin adı geçmiyor.

Bundan sonra AKP ne yapar ?

1-Uzun süredir AKP Suriye oyununda devre dışı. Olayların bu noktaya bağlanacağı aslında yaz sonunda belirginleşmişti. AKP bu süreci öngöremeyen tutumuyla sonucu yalnızca hızlandıran bir etki yarattı.

2-Kürtleri kabullenmediği taktirde sahnede rolünün olmadığı netleşti.

3-AKP NATO, ABD ve Rusya ile birlikte herhangi bir derecede senkronizasyon sağlamak istiyorsa Kürtlerle birlikte hareket etmesi gerektiğini kabullenecektir. BM’in AKP’nin PYD konusundaki itirazını dikkate alması, O’nu bu angajmana zorlayan bir etki de gösterecektir.

4-AKP bu noktadan sonra Suriye’de IŞİD ile mücadele çizgisine kilitlenmek zorundadır. Sultanahmet katliamı bu bakımdan bir zemin sağlamıştır. Ancak bu tercih bu kez IŞİD’i Türkiye’nin başına tam bela edecektir.

5-Suriye Kürtlerini kabullenme, içerideki hendek savaşlarının nihayete erdirilmesi ve “çözüm” masasının kurulması bakımından da olanak yaratacaktır. Bu savaşın bu şekilde uzun zaman sürdürülme ihtimali yoktur. Türkiye Kürt sorunu artık dışarıdan içeriye doğru “çözülecek”tir.

6-AKP, Cenevre’ye Kürtlerin davet edilmesine rest çekip, kendi başına Halep’in kuzeyine doğru bir askeri harekat gerçekleştirebilir mi ? Zira bunu savunan tezler vardır. Böyle bir gelişme Suriye senaryosunun ruhuna aykırıdır. Öncelikle Rusya ile doğrudan kapışmak istemeyen ABD’nin tepkisini çeker. Rusya’nın ise çok daha fazla derecede rahatsız olacağı açıktır. Ruslar bölgede ÖSO’ya bile tahammül etmezken böyle bir girişime hiç tolerans göstermezler.

7-Ancak AKP Suriye sahnesinde daha fazla rolsüz kalmak da istemez. IŞİD ile mücadeleye kilitlenmesi bu yöndeki talebinin göstergesi olacaktır. Cerablus’a girmesine, kendisini kanıtlaması karşılığında, izin verilir mi ? Güvenilmez kimliği nedeniyle bu seçenek akla yakın düşmemektedir.