AKP’nin Musul’la derdi ne?

Şam, Halep, Başika, derken şimdi de Musul ve hatta Selanik.

Bunların tümü ve Lozan’ın tartışmaya açılması aynı niyetin, bakış açısının ürünüdür.

1-Başa yine aynı şeyi yazmak zorundayız: Hedefleri Türkiye’yi bir İslam monarşisine çevirmektir. Bu bakımdan tarihsel referansları kaçınılmaz olarak Osmanlı’dır. Osmanlı’yı çöküşe götüren askeri, siyasi ve ekonomik sefaleti görmemeleri, Osmanlı’yı tamamen bir farklı bir çağa taşımak yönündeki irrasyonaliteleri, bu niyetlerine nasıl körü körüne bağlı olduklarını gösterir.

2- Osmanlı referanslı bu İslam devleti, genişlemeci, yayılmacı, işgalci bir stratejiye bağlanmak zorundadır.

3- O nedenle Erdoğan’ın, “Lozan’ı mecburen kabul ettik, Cumhuriyeti kuranların doğdukları yerler bile bizim değil” mealindeki açıklaması, dolayısıyla, Musul’la yetinmeyerek Selanik’i bile hedef tahtasına yerleştirmesi baklanın ağızdan çıkarılması olmuştur.

4- Şu anda ellerindeki tek ideolojik dolayım dindir, Osmanlıcılıktır, bu nedenle yayılmacı bir söyleme mecbur durumdadırlar. Üstelik ideoloji olarak kullandıkları din yalnızca kendi tabanlarına etki etmektedir, ellerinden bıraktıklarında tabanlarını konsolide etme olanakları da kalmayacaktır.

5- AKP Türkiye’de 1. Cumhuriyet olarak tanımladığımız rejimi tamamen tasfiye etti. Ancak henüz yerine yenisini kurmayı başaramadı. Bunun nedeni parlamentodaki düzen muhalefeti değildir. Tersine üçü de AKP’ye fazlasıyla yardımcıdır. Esas sorun laik kesimi ikna ve kontrol mekanizmalarının halen yaratılamamış olmasıdır.

6- Kurulacak her yeni rejim toparlayıcı ideolojik bir bağlama ihtiyaç gösterir. Her yeni rejim ideolojik bir yeniden kuruluştur. AKP’nin elinde İslam’dan başka ideolojik bir referans yoktur, O da bu konuda işe yaramamaktadır.

7- AKP bir dönem “barış” konusunu kendi rejiminin inşasında ideolojik referans olarak kullanmaya çalıştı. Kürtlerin, kendi kurduğu masaya koyduklarına kolayca ikna olacağını zannetti. Olsaydı Türkiye’ye “barış”ı getiren parti olarak ve Kürtlerin de desteğiyle İslami rejimini uygulamayı deneyecekti. Kürtlerin İslam çatısı altına girmeyi reddetmesi bile dini kurucu ideoloji olamayacağının kanıtı oldu.

8- Şimdi bu kez Musul’un ve bağlantılı orak Lozan’ın masaya getirilmesinin nedeni de yeni rejim inşa çabasıdır.

9-Atatürk 1. Cumhuriyetin kurucusuydu, bu sıfatı Anadolu Kurtuluş Savaşını başarıya ulaştırarak hak etmişti. Misak-ı Mili sınırları içine alınan Musul’un Lozan’da bırakılması mecburiyettendi. Musul verildi, İstanbul ve Boğazlar alındı.

10- Erdoğan, şimdi, bir rejimin kurucusu olabilmek için Atatürk’ünkine benzer bir zafere ihtiyacı olduğunun farkındadır. Hep söylüyoruz bu dönemde salt din üzerinden yeni bir kuruluş olmaz. İslam’ın kuruculuğu Muhammed dönemindedir, O’nun ölümünden hemen sonra bu bakımdan krize girmiştir.

11- Musul’un, Halep’in, Şam’ın Erdoğan açısından anlam ve işlevi budur. Musul’a bir şekilde girmek, sonrasında orada bir şekilde etki göstermek İslamcı yeni rejim için kurucu unsur olarak görülmektedir. “Sahada da masada da olacağız” tekerlemesindeki niyet budur.

12- Lozan’ın tartışmaya açılmasının nedeni de aynıdır: Musul’u ve Selanik’i yayılmacılığın sıçrama tahtası olarak kullanabilmek. Yani yeniden herkesle kavga. Musul için Lozan’ı tartışmaya açan, o günlerde İngiliz işgali altında bulunan İstanbul’un da bugününü tartışmaya açıyor ve Sevr’in kafasına çalınması riskini göze alıyor demektir.

13- Ancak her zaman olduğu gibi İslamcı bakış açısı bölgesel dinamikleri okuyamamakta, bugünü Fatih Sultan dönemi sanmakta, hiperaktif bir dış politikayla emperyalistlerden rol ve görev kapabileceğini ummaktadır.

14- Olmaz. Bir kere AKP’nin Sünni mezhebi politikası herkesin malumudur ve bu yaklaşımın çok ciddi etnik ve dini çeşitlilikler barındıran Irak ve Suriye coğrafyalarında herkesin ayağına basmak anlamına geleceği, diğer aktörler arasında güç bela oluşturulmuş mutabakatların tümünü dinamitleyeceği de yine herkesçe bilinmektedir. Dikkat edelim Irak’taki durum Suriye’den de farklıdır ve burada ABD ile Rusya (Peşmerge ve İran destekli milis kuvvetleri-Haşti Şaabi üzerinden) işbirliği halindedir.

15- Şu anda AKP herkesin bir şekilde idare etmeye çalıştığı şımarık bir çocuk pozisyonundadır. Kendisine gösterilen tolerans Türkiye namınadır. Türkiye (AKP değil) emperyalizm açısından her bakımdan önemlidir. 15 Temmuz’un da, şımarıklığa toleransın da nedeni budur.