AKP Nereye Kadar Zorlar?

Son haftalarda yaşananlar, tutuklamaların geleneksel Kemalist ve asker kadroların çok ötesine uzanmaya meyletmiş olması ister istemez bu soruyu akla getiriyor.
Yol haritasının, değişik direnç mekanizmaları nedeniyle ortaya çıkabilecek güzergah değişiklikleri göz ardı edildiğinde, birkaç faktörce belirleneceğini düşünebiliriz.
Bunlardan ilki AKP'nin genel ideolojik yerleşkesi, ikincisi iktisadi politikaların gereklilikleri ve üçüncüsü de Türkiye'ye ve özel olarak AKP'ye biçilen uluslar arası emperyalist roldür.

* * *

İdeolojik yerleşke açısından belirleyici unsur siyasal İslam'dır. Çünkü siyasal İslam'ın karakteri dünyayı dini referanslarla yeniden düzenlemeye yöneliktir. Bir siyasal yapı, bir kez siyaseti İslami referanslarla kurgulamaya, İslam'ı siyaset için kullanmaya, İslami normları siyasi hedefler olarak belirlemeye başlarsa, ortaya bundan başka sonuç çıkma olasılığı yoktur.
AKP'nin doludizgin davranışının altında öncelikle bu faktörün bulunduğunu kabul etmeliyiz. AKP, O'nun kadroları ve iktidarı döneminde konsolide ettiği seçmen tabanı, dünyaya İslam üzerinden baktıkları için, İslami referansların dışında düşünen ya da o referansları eleştirenlerin başlarına her türlü melanetin gelmesini normal, olması gereken olarak kodluyorlar.

* * *

İktisadi politikalara gelince: Eşitsizlik, yoksulluk ve işsizlikte somutlanan vahşi kapitalist politikaların bir biçimde ve eninde sonunda bir tepki yaratması kaçınılmazdır. Bunu en sonunda Arap coğrafyasında yaşamış olduk.
Yine İslam bu tepkinin baştan önlenmesi, şiddetinin yumuşatılması bakımlarından devreye sokuluyor. Ancak tek başına bu amortisör mekanizmanın yetmeyeceği ortada ve bunu en iyi anlayan da AKP. O nedenle, işi baştan sağlam tutuyor ve nerede bir işçi direnişinin filizleri ortaya çıkıyorsa, o noktaya en şiddetli biçimde saldırıyor.

* * *

Üçüncü unsura, uluslar arası emperyalist ilişkilere bakarsak: En başından beri, emperyalizmin bu coğrafyada büyük planlarının bulunduğu çok açık. Ve yine en başından beri Türkiye'yi ve AKP'yi bu planların merkezine yerleştirdiler. Bugün de AKP emperyalizm açısından en önemli ve vazgeçilmez aktördür.
AKP'yi sağlam tutmak için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Mali olarak yemlerler. Kaynağı belirsiz milyarlarca doların akışını temin ederler. Durgunluğun bir mali krize dönüşmemesi için önlemler alırlar. Kontrol edilemez kimi sınıfsal tepkiler geliştiğinde uygulanan şiddete göz yumarlar. Hatta bunun için demokrasinin tanımını, kurallarını değiştirirler.
Hiçbir zaman Türkiye'nin Avrupa demokrasisi standartlarına ulaşmasını, AB'ye üyeliğini planlamadılar, istemediler. Dolayısıyla yukarıda tarif edilen durum açısından ortada herhangi bir demokratik engel bulunmuyor, zaten.

* * *

Şimdi tersinden bakalım: Henüz toplumsal yaşam tarzını, hukuksal kuralları, İslami normlar zemininde dönüştürmeye yeni başlıyorlar. İstenilen Batı'nın kurum ve kurallarına bağlı (ılımlı denilen bu özelliğidir) bir İslam devletidir. Burada devletin İslami yönü, Batı'da ve Türkiye'de toplumlara ne kadarı yedirilebiliyorsa oraya kadar uzanacaktır.
Ve yine henüz çalışma rejiminin organizasyonu açısından da esnekleşme sürecinin neredeyse başlarındayız. Yani bu noktada da yapılması gereken çok işleri var.
Üçüncüsü, emperyalizm Arap halk ayaklanmaları sonrasında yeni bir fırsat yakaladı. Bunun üzerinden bölgedeki tahakkümünü yeniden şekillendirmek için büyük projeyi revize ediyorlar. Burada Türkiye'nin halklara örnek olacak biçimde işlevlendirilmesi gerekiyor. Üstelik bu rol AKP'ye emperyalistler karşısında daha bağımsız rol üstlenme kapısını da aralıyor.

* * *

Yukarıdaki şemanın boşlukları tabi ki var. Örneğin: Ne yapılırsa yapılsın, işçi sınıfımızın daha sürekli ve birleşik tepkiler geliştirme olasılığı. Global sermayenin, dünyadaki krizin ateşinin henüz düşmemiş olmasına bağlı olarak, Türkiye'ye aktaracak yeterli kaynağı bulmakta zorlanma ihtimali. Giderek faşistleşen ve başkanlık sistemine yönelen rejimimizin, zaten bunlardan bıkarak ayaklanan İslam coğrafyası için rol model oluşturmadaki samimiyetsizliği.

Kısaca yol pürüzlerle dolu.
Ancak bütün bunlar kısa dönem için çizdiğimiz olumsuz senaryoyu aksatmaya yetmeyecektir. Üstelik iktidarın faşizan gidişi yeni faşizan reflekslerini de tetikliyor.

* * *

Sonuç: Neresinden bakılırsa bakılsın AKP İslami faşizmi ileri noktalara taşımak açısından daha yolun neredeyse başında. Planlarını sonuna kadar götürmek zorunda. Planlarının önünde belirebilecek engelleri yok etmek için şiddete mecbur olduğu için böyle bu.

Tabloyu bu yalınlıkta görmek, süreçten rahatsızlık duyanların, cepheleşmedeki zorunluluğu kavramaları açısından yaşamsal görünüyor.