AKP Irak’a girer mi?

6 Temmuz tarihli yazımın başlığı “AKP Afrin’e girer mi?” idi. Artık Afrin’e değil ama İdlib’e girecek. Rusya’nın “çatışmasızlık bölgeleri” doktrininin gereği olarak kendi cihatçılarıyla savaşmak üzere. Yani bağırıp çağırmakla olmuyor bu işler.

Şimdi aynı tartışmalar Barzanistan’la ilgili olarak yaşanıyor.

AKP yıllardır arkasında durduğu, Irak yönetimini zayıf düşürmek için kullandığı, koruyup kollansın diye İncirlik’i Çekiç Güç’ün hizmetine verdiği, uluslar arası siyasi arenada meşrulaştırdığı, hatta devlet memurlarının maaşlarını ödediği, sanayi ve ticari ortaklıklar geliştirdiği Barzani’nin bağımsızlık yönünde atacağı adımdan, yani işlerin varacağı noktaya varmış olmasından rahatsız.

Şimdi bölgede at oynatan bütün aktörlerin görünürde karşı gözüktüğü referandumun yapılması durumunda bu kez gözünü karartabilir mi?

Bir kez daha: O kadar basit görünmüyor. ABD’nin itirazı referanduma değil zamanlamasına. Barzani bölgesindeki diğer Kürt gruplarının tavrı da böyle ve buna rağmen oylama sonucunun evet çıkması kesin gibi. Rusya şimdiye kadar Irak merkezini çiğneyerek Barzani ile her tür ilişki kurmaktan geri durmadı ve son iki gündür artan askeri hareketliliğe karşı susmayı tercih ediyor. İsrail ise tam destekçi.

Bu arada İran’ın 24 Ekim tarihinde Devrim Muhafızları Kudüs Güçleri Komutanı Süleymani ile Kerkük valisine yönelik bir darbe girişiminde bulunduğu ve son bir haftadır da kente Haşdi Şabi kuvvetlerini soktuğu haberleri geliyor. Anlaşılan Irak’taki Şii nüfus dağılımını dikkate alarak ve referandumu kabullenerek Barzanistan’ın sınırını Kerkük’ten çizmeye çalışıyor.

Bu konularda ortalık toz duman olduğunda emperyalizmin merkezinin orta ve uzun vadede ne planladığına bakmak gerekir. Orada ise Irak söz konusu olduğunda ABD var. O da tutumunu daha 1991’de belirmemiş, Kürtler’e teslim etmek suretiyle 36. paralelin kuzeyine el koymuş, sonrasında Irak’ın kuzeyine Barzani’yi, merkezine ise Talabani’yi oturtmuştu.

Aşağıdaki harita söylemek istediğimi net olarak gösteriyor. IŞİD temizlendikçe Irak ve Suriye’de gri gözüken alanlar da sarı ve pembe güçler arasında pay edilecek.

AKP iki gün önce İran ve Bağdat ile birlikte, referandumun Irak’ın toprak bütünlüğünü tehdit ettiğini ve bu nedenle de Lozan da dahil üç uluslar arası anlaşmaya aykırı olduğunu belirten bir bildiriye imza attı. Ama hemen arkasından da referandumun yapılmasının Lozan’ı geçersizleştirmiş olacağı gerekçesiyle, o durumda Musul ve Kerkük’e inmenin meşru hale geleceği konusunun MGK’da ele alındığı bilgisi kamuoyuna yansıdı.

Bu düşünce tarzına sahip bir siyasi aktöre İran mı, Irak mı güvenir? Bu ikisi AKP ile ne kadar birlikte hareket ederler?

Üstelik Irak başbakanı Abadi daha birkaç hafta önce, bir kez daha, Türk askerinin Başika’dan çıkması gerektiğini hatırlattı. AKP’yi Başika’da işgalci olarak görüyor. Başika… bir avuç toprak. Hal böyleyken Kerkük ve Musul hayalleri kurmak… İran Kerkük’e çıkarma yapıyorken… Ve ayrıca Irak’ın sessiz kalacağını beklemek…

Bütün bu girişimler bölgeyi tam bir kaos haline sokmaya aday, öyle ki herkes yaptığından bin pişman duruma düşebilir. Gelişmeler Suriye’de yaşananları aratabilir. Ve bu işten en çok zararlı çıkacak olan da Türkiye’dir. Zira İran’ın bölgedeki bağlantıları gayet sağlam, AKP ise yabancı bir unsur.

Ayrıca unutmayalım: ABD’nin Barzanistan’ı yaratmasının nedeni tamamen petrol ve doğalgazla ilişkili. Bölgenin tam 45 milyar varillik yüksek graviteli petrol ve 3 trilyon metreküplük doğal gaz rezervlerine sahip olduğu ve Irak merkezi yönetiminin itirazlarına rağmen Amerikan Exxon Mobile’ın, İngiliz şirketlerinin buraya yoğunlaştığı biliniyor.

Hal böyleyken, ABD’nin herhangi bir kuvvetin gerçekleştireceği askeri bir operasyona sessiz kalması düşünülebilir mi?

AKP iyice sıkıştı. Bölgede ancak Rusya’nın koluna sarılarak adım atabiliyor. Elleriyle besleyip, büyüttüğü Barzani şimdi hiç istemediği işler karıştırıyor ve bu ortamda AKP kendi başına bir şey yapabilecek olanaklara sahip değil. 

Değil, çünkü Barzanistan bir Amerikan projesi ve o projede AKP’ye verilen rol devlet memurlarının maaşlarını ödemek ve biraz da petrolün kırıntılarını toplamaktı.

Daha da önemlisi şu: Referandumun yapılması da, bir şekilde yapılmamasının ya da sınırlanmasının sağlanması da, sonrasında Barzani’ye karşı girişilecek siyasi, askeri yaptırımlar da, yaratacakları kritik ortam nedeniyle ABD’nin işine yarayacak.