Zavallı devlet!

Biliyorsunuz iktidar “dışarıda” -özellikle de ABD’de- Haziran/Gezi direnişini, zaman zaman “prestij” meselesi olarak kullanmak istiyor.

Önce Reis-i Cumhur konuşmuştu ABD’de “aslında ben bir açıdan bu olayların başlangıcı ile ilgili açıkçası gurur duyarım... bu tip problemler başta demokratik ülkelerin, gelişmiş ülkelerin problemleri Türkiye’nin problemleri buna benzer problemler haline geldi. Önce bunun bilinmesini isterim.” (Merril Lynch toplantısı, 24 Eylül)

Ancak bu konuşmanın Cumhurbaşkanlığı web sitesindeki halinde, niyeyse “gurur duyarım” kısmı sansüre uğramıştı.
ABD’de konuşan bakanlardan birisi ise “hükümet olarak şu anda, onları daha iyi anlamaya, stratejiler geliştirmeye konsantre olduk” demişti. (Johns Hopkins Üniversitesi, 12 Ekim)

Entegre stratejilerden sorumlu Bakan ise gene ABD’de “(...)yani biz Gezi Parkı’nı çok iyi analiz ediyoruz, önce onu ifade edeyim. Bu son günlerde, son iki haftada meydana gelen olayları, buradaki katılım profilini, gerekçelerini, sebeplerini çok iyi analiz ediyoruz. Buradan tabi alacağımız dersler var, tedbirler var yani o konuda dikkatliyiz” diye konuşmuştu. (Middle İnstitute, 15 Haziran)

Bunların dışında, polis şiddetini eleştiren, ama barışçıl başlayan gösterileri kışkırtan gruplara da vurgu yapan kısımları var konuşmalarının. Ne Başbakan’ın “polis destan yazdı” yaklaşımı var ne de uçuk kaçık komplo teorileri var. Neydi o komplolar: Faiz lobisi, Yahudiler, Soros, Uluslararası medya, Otpor, yargıdaki cemaatçi kadrolar, sanatçılar, CHP’liler, telekinetikler, daha neler neler.

Niye oralarda da bu parlak komplolarını anlatmadıklarını anlıyorsunuzdur.

Şimdiye kadar tek birisinin gerçekliğine dair en ufak bir delil ortaya konulamadı ama bu komplolar manşetlerden ve en yetkili ağızlardan bir kez seslendirilince marjinal faydasını sağlamış oldu.

Dışarıya karşı bu soğukkanlı ve çarpıtma dozu “kısmen düşük” konuşmalar yapılıyorken sahiden yeni stratejiler geliştirdiklerini ve tedbirler aldıklarını önceki gece ODTÜ’de gördük.
Haziran Direnişi’nde sokağa geç çıkarılan eli sopalı paramiliter grupların bu kez iş makineleri ile birlikte ağaç katliamı başlamadan hazır olduklarını gördük.
Gaz bombalarının, tamamı zaten 10-15 kişi olan öğrenciler toplanmadan atılmaya başlandığını gördük.
Belediye görevlisi yeleği giymiş para-militerlerin öğrencileri taşladığını polislerin seyrettiğini gördük,
Helikopterlerin saatler önceden keşif uçuşlarına başladığını gördük.
Bayram tatili tenhalığının ve gece karanlığının seçildiğini gördük.

Bakanların söylediği gibi, gerçekten çok iyi planlar yapmış, tedbirler almışlar ve stratejiler geliştirmişler. Harfiyat dolu yüzlerce kamyon moloz döküp “meyve ağacı cesetlerini” taşıdı ve iş makineleri beş saat içerisinde, ODTÜ Vişnelik arazisini dümdüz etti. Koruma planı kesinleşmeden, hukuki süreçler sonlanmadan... Hatta şikayet dilekçesini bile binbir nazla iş işten geçtikten sonra alarak, bölge halkının ve öğrencilerin fikri onayı alınmadan.
İktidarın, Gezi’yi çok iyi anladığı görüldü o gece. Ancak gece karanlığında, pusuyla, kalleşlikle eşkiyalıkla alt edebileceğini anlamış.

Tek bir olay AKP devletinin saldırganlığının, zavallılığa dönüştüğünü çıplak bir şekilde ortaya koydu önceki gece. Boş Taksim Meydanı’nı gaza boğma mizanseni tekrarlandı ODTÜ’nün A-4 kapısında bekleyen 10-15 öğrenci, Mezunlar Derneği’nde 15-20 akademisyen... ve karşılarında tepeden tırnağa korku kesmiş, helikopterleriyle, TOMA’larıyla, akrepleriyle, eli sopalı paramiliterleriyle, iş makineleriyle, öncesinde yaptıkları istihbarat ve keşifleriyle, yargısıyla tüm devlet aygıtı... Emirleri verenler, muhtemelen gün ışıdığında, pusuyla dümdüz ettikleri Vişnelik arazisine bakıp, kazandıkları zaferle gurur duyacaklar.
Zavallılar...