Sürrealizm!

İlhan Cihaner'in "Sürrealizm!" başlıklı yazısı 31 Mart 2013 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

İflas etmiş AKP dış politikasının imdadına “Obama’nın sopası” yetişti. Bu müdahale, “taşeronun, işi eline yüzüne bulaştırması üzerine, işverenin duruma elkoyması” olarak okunmalı.

Obama’nın müdahalelerinin devamı gelir mi? Söz konusu müdahale meşhur «entegre stratejinin” parçası mı? Bu makyaj tazeleme AKP’yi ne kadar idare eder? bilinmez.

Ama daha “Zafer!”, “Diz çöktürdük!” gibi manşetlerin mürekkebi kurumadan açıklamalar gelmeye başladı:

Netanyahu adına yapılan resmi açıklamada:

“Mavi Marmara hadisesinin trajik sonucuna İsrail tarafından isteyerek yol açılmadığını ve İsrail’in, can kaybı ve yaralanmalardan üzüntü duyduğunu belirtmiştir. İsrail tarafından hadiseyle ilgili olarak yürütülen ve bir dizi operasyonel hatanın yapıldığına işaret eden soruşturma ışığında, Başbakan, can kaybına veya yaralanmaya yol açan her türlü hatadan dolayı İsrail›in Türk halkından özür dilediğini kaydetmiş ve tazminat/ademi mesuliyet konusunda bir anlaşma yapılması hususunda mutabık kalmıştır.” denilmiş ve eklemiş Netanyahu:

“Değişen gerçekler, bölgedeki ülkelerle ilişkilerimizi yeniden ele almamızı gerektirdi. Suriye krizinin sürekli kötüleşmesi en önemli kaygımız.”

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, “Bu akşam İsrail Başbakanı Netanyahu ile de konuştuğum gibi, bu, İsrail’e bölgede karşılaştığı birçok zorlukla başa çıkmasında yardım edecek. Anlaşmanın ve ilişkilerde tam normalizasyonun süratli biçimde hayata geçirilmesini arzuluyoruz, böylece Türkiye ve İsrail, ortak çıkarlarını ilerletmek için birlikte çalışabilirler.”

Bir Türk yetkili(!) : “Enerji merkezi haline gelmek istiyoruz. Özürle birlikte İsrail’le ilişkiler konusunda “normalleşme” sürecine girdiklerini ve iki ülke istihbaratının bundan sonra daha yakın çalışacağını belirterek, “uzlaşmanın” İsrail’den Türkiye’ye boru hattı projesini “çok daha uygun» bir fikir haline getirdiğini” söylemiş.

İsrail Adalet Bakanı Tzipi Livni ise: “Arap liderlerin sert söylemlerini bazen yutmak zorundayız. İsrail’in özründe, Türk filosunu durdurmak için yapılan askeri harekâtın meşruiyetini zedeleyen herhangi bir unsur bulunmuyor. Özür, İsrail komandolarının yürüttüğü operasyonun ahlaki yapısını da gölgelemiyor.”

Yazıyı Başbakan’ın ve adamlarının Roboski katliamı, İsrail’in ise Mavi Marmara katliamı ile ilgili yaklaşımlarının ne kadar benzer olduğu ve Başbakan’ın “Dersim Özürü aldatmacası” üzerine kurgulamışken, daha uzun alıntılardan kurtaran bir şey söyledi bakanlardan bir bakan: “Orada hayatını kaybeden 34 kişiden daha önemli bir süreç yaşanıyor” dedi. Tam “hah bu konuya dikilen tüy budur” diyecekken, Başbakanın geleneksel “salı şeysindeki” konuşması ve bundan ilham alan kalem erbabının yazıları çıktı ortaya:

Kılıçdaroğlu özür dilesin!

Evet evet! Mavi Marmara katliamı ve sonrasında yaşananlar nedeniyle, hükümet muhalefetten ciddi ciddi özür bekliyor! Sanırım Mavi Marmara güvertesindeki kamuflajlı komandolardan birisinin Kılıçdaroğlu olduğunu anladılar sonunda!

Kızımın “Sürrealizm nedir?” sorusuna, bu tabloyu örnek göstermeye hazırlanırken, bu kez CNN Türk mülakatında, Başbakanın “silah bırakmaktan” anladığının, “silahların mağaraya mı, yoksa çukura mı bırakılacağı sorunsalı” olduğu açığa çıktı!

Özür konusuna çok yer kalmadı ama, sözlerden daha çok şey anlatan fotoğraflara birkaç dakikalığına bakıp anlayalım, kimler öldürmeyi iyi bilir?