Sarhoş dönerciler!

İlhar Cihaner'in “Sarhoş dönerciler!” başlıklı yazısı 28 Nisan 2013 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Tüm milliyetçilikleri ayakları altına almış Başbakan “millileştirme” işini son gaz devam ettirmekte. Milli içkimizi ilan ettiği konuşması her açıdan verimli!
“Cumhuriyet tarihi torbasından” bu kez içki yasağı kanununu çıkardı. Hem de özgürlük adına!

Geleneksel Salı günü fotoğraf sergisinin konusu da belli oldu: tepeden inmeci dayatmacı zihniyetin alkolik yaptığı çocuklar!

Neredeyse Kürt sorununu bile alkole bağladığı konuşmasının, tıp bilimi ile ilgili kısmının değerlendirilmesini TTB’ye, trafik kazaları konusundaki kısmını ise Türkiye Denizcilik İşletmesi’ne bırakıyorum!

Ama en önemli katkıyı “üniversite olaylarının” sorumlularının “sarhoş dönerciler” olduğunu söyleyerek yaptı bence:

“Öğrencilere alkol verilir mi? Oraya ders yapmaya mı geldi, öğrenciliğinin gereğini yerine getirmeye mi geldi, yoksa kafayı bulmaya mı geldi? Böyle saçmalık olur mu? Kafayı bulan ondan sonra döner bıçağını alır, arkadaşlarının üzerine gider.”

Başbakan böyle dedi ama Üniversitelerdeki döner bıçaklı, demir bilyeli, maskeli gruplara Milliyet gazetesi başka teşhis koydu. Meğerse bu kişiler sarhoş falan değillermiş. Ya kimlermiş? Suriye ajanlarıymışlar!

Yani Dicle Üniversitesi, ODTÜ, İstanbul Üniversitesi... tüm bu üniversitelerdeki çatışmaları çıkaranlar Suriyeli ajanlarmış. Hani fotoğrafları çıkmıştı, sivil polislerin “eskortluk” yaptığı, ellerinde kalas olan ajanlar.

Hem de bu durum “ortaya çıkmış, saptanmış (birkaç kez!), belirlenmiş (birkaç kez), bildirilmiş, tespit edilmiş (defalarca kez).”

Hatta “istihbarat birimleri”, “güvenlik birimlerini” uyarmışlar!

Bu kadar net yani…

Bu kadar açık ve net ama, gene küçük bir ayrıntı: Kimlikleri belirlenememiş! (“Niye suçüstü yakalamıyorlar?” sorusu safça kaçacağı için sormuyorum!)
Peki niye yapıyormuş bunu Suriyeli ajanlar? “Çözüm sürecine darbe vurmak için”!

Milliyet’in web sitesinde bu haber dururken, aynı saatlerde İngiltere ve ABD, Suriye’nin kimyasal silah kullandığını dillendirilmeye başlamıştı.
Tam AKP’nin barış sürecine paralel olarak “kimyasal silah” iddialarının da artması, “sürecin finaline” ilişkin senaryolar, bitmeyen Suriyeli ajan iddiaları, çekilme tamamlandıktan kaç gün sonra Suriye’nin kimyasal silah kullandığının kesinleşeceği (!) üzerine düşünürken, bu “kimyasal” lafı bir şeyi daha hatırlattı: Zeynep Kuray…

Birgün muhabiri ve ANF’ye haber yapıyor...

Hani gazetecilikten değil örgüt üyeliğinden yatanlardan... Cuma günü, 24.12.2011 tarihinden bu yana tutuklu olduğu KCK Basın davasından tahliye oldu. Suç olarak önüne konulan konuşmalarının tamamı gazetecilik ve haber üzerine. En çok üzerinde durulanı da Bingöl’de öldürülen 8 PKK’lının otopsisinin İstanbul’da yapılma gerekçesini araştırması. Haa, bir de THY’de meydana gelen bir “cinsel taciz” olayını araştırması.

Bu haberlerin iddianamedeki nitelendirilmesi şöyle : “…halkın bir bölümünü devlete karşı kışkırtacak bir haberin yapıldığı, … Türk devletini sıkıntıya sokacak, kamuoyu önünde küçük düşürecek haberler peşinde koştuğu...”

Karşılığı -şimdilik- bir buçuk yıla yakın hapis...

Daha onlarca avukat, gazeteci, öğrenci, asker, yazar, bilim adamı AKP davalarından dolayı yıllardır parmaklıklar ardında.

Barış mı istiyorsunuz?

Barışa en çok katkı yapacak şeyi yapın:

Adaleti kuşanın...