İyi polisler sahnede!

İlhan Cihaner'in “İyi polisler sahnede!” başlıklı yazısı 05 Haziran 2013 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Saatleri bir hafta geriye alalım. Taksim gezi parkında her yaş ve gruptan insanlar şenlık havasında gezi parkı “oldu bittisine” karşı çıkarken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve/veya Vali parkı ziyaret eder. Taksim Dayanışma ve Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği mensuplarıyla görüşüp onları dinler, kendi fikirlerini söyler. Parkta yapılacak düzenlemenin Taksimlilere sorulacağını açıklar.

Öyle ya, Belediye Başkanı kentle ilgili önemli ve tartışmalı bir kararı doğal olarak kentte yaşayanlara ve seçmenlerine sorar, beraber karar verirler.
Ya da 31 Mayıs’a dönelim. Başbakan kameraların önüne çıkar ve içinde uyuyanların olduğu küçücük çadırların içine gaz bombası atan, topladıkları çadırları yakan, şiddet uygulayan, uyarı ya da diyalog kurmadan doğrudan saldıran görevlileri açığa aldığını açıklar. Yargının attığı “yürütmeyi durdurma pasını” alıp Gezi Parkı Projesi için yargı sürecinin sonlanmasını beklediğini açıklar.

Bırakın ilerisini, “demokrasinin asgarisinde” olması gereken bu değil miydi?

Olmadı.

Olsaydı tarihin çok değişkenli çatallı yolları bizi nereye götürürdü kestirilemez. Ama şu anda Abdullah Cömert ve Mehmet Ayvalıtaş yaşıyor olacak, Ethem Sarısülük ise komada olmayacaktı.

Olmadı, çünkü Başbakan çözmek bir tarafa, tahrik edici kibirli açıklamalarıyla “paramiliter grupların” oluşmasına neden oldu. Sırtını sıvazladığı lejyonerleşmiş, şiddete eğilimli polis adeta çıldırdı. Birkaç metreden gaz bombasını ateşleyip zafer çığlığı atacak hale geldi. İstanbul’ dan sonra, Ankara’da da, savaşta bile yapılmayan şeyler yaptılar: revire dönüştürülmüş kafeler basıldı sağlık görevlilerine şiddet uygulandı. Darbe dönemlerinde bile olmayan şeyler oldu siyasi partilerin (CHP, TKP, Halkın Kurtuluşu Partisi) binaları basıldı.

Gözaltına alınanlar spor salonlarına dolduruldu.

Ama Başbakan’ın yaptığı en tehlikeli şey, meydanları dolduranların karşısına, AKP ye oy verenlerin çıkması için yaptığı çağrı oldu. Üstelik bu çağrıyı sanki istemiyormuş gibi yaptı. Ama hedefine ulaştı, İzmir’de ve Hatay’da eli sopalı siviller çıktı meydana.

Ve bu çağrı sonrası sokaklardaki öfke arttı. Aslında Başbakan’ın ziyareti kaçış! Yanlış anlaşılmasın kaçıştan kastım siyasetten kaçış! Kaçmasa iktidarın “iyi polisleri” ortaya çıkabilir miydi? Arınç dünkü konuşmayı yapabilir miydi?

Cumhurbaşkanı, sanki baskıcı politikalarda hiç sorumluluğu yokmuş gibi, o yasaların altında kendi imzası yokmuş gibi, suya, ormana, havaya tüm çevreye ağır saldırı oluşturan uygulamaları şimdiye kadar olumlamamış, vahşet uygulayan müdürleri valileri kendisi atamamış gibi “mesaj almaktan, demokrasiden” bahsediyor.

Başbakanı gönderip muhalefet lideri mi yedek başbakan mı anlaşılmayan bir edayla konuşan Bülent Arınç ise, sorumlusu olduğu olaylar sanki başka bir ülkede gerçekleşmiş gibi konuşuyor. Sanki tek bir emirle şiddeti durduramazlarmış gibi, üstelik gözaltılarla ilgili yalanlar söyleyerek!

Ancak en önemlisi direniş başladığından buyana yaşanan siyasi sarsaklık.

Hiç bir şey anlamamışlar!

İktidar bloğundan yapılan açıklamaların bazılarına bakalım: Darbeye zemin hazırlamak, 28 Şubat’la paralellik kurmak, ırkçı şoven hareket olarak görmek, 12 eylüle benzetmek, dış ve iç güçlere bağlamak, çapul hareketi olarak görmek, sürece zarar vermek için yapılmış gibi göstermek, twitter belası, veeee AKP nin sıkıştığı her zaman saldırdığı CHP zihniyeti!

Sadece içeride değil sarsaklık: Türk baharı, beyaz Türkler ayaklandı... Bunlar da dışarıdan!

John Kerry bile konuştu: aşırı güç kullanılmasından kaygılıyız!

Sen bi dur John zaten ortam karışık! Sen ÖSO’nun silahlanma işini çöz önce!

Anlamamışlar! Zira Ankara Ege Mahallesi’nde emayesi dökülmüş tabağa eğri kaşıkla vuran da, Çayyolu’nda marka cezveye dondurma kaşığı ile vuran da aynı sloganları atıyordu:

Faşizme karşı omuz omuza! Diğerlerini yazmayacağım...

Sanırım bu konuda daha çok yazıp çizeceğiz ama haddim olmayarak bir uyarı yapmak isterim:

Sahte kahramanlara, iyi polislere prim ve fırsat vermeyin!