İki Dava

İlhan Cihaner'in “İki dava” başlıklı köşe yazısı 16 Aralık 2012 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

İki Dava

Ergenekon Davası...

Avukat: Jandarma yolları kesmiş duruşma salonuna kilometrelerce yürünerek gelinebiliyor, cezaevi kampüsünde duruşma olamaz. Bunlar aleniyet ilkesini ihlal eder. Bazı gazeteciler yargılamayı etkileyecek yazılar yazıyor.

Hakim: Bunlar bizi ilgilendirmez, ilgili yerlere şikayetçi olun. Tek taraflı beyanlarda bulunuyorsunuz!

Basın: Ergenekon kuşatması! Yargıya abluka!

Avukat: Usule dair söz istiyorum

Hakim: Avukatlar herşey için konuşmaz, her duruşmada konuşmaz! Çok kalabalıksınız, birinize (söz) verirsem hepinize (söz) vermek zorunda kalırım. Temsilci olarak birinize söz vereyim.

Basın: En esaslı şov!

Avukat:(Israrla) Söz istiyorum! Savunma söz hakkı istiyor!

Hakim: Duruşma disiplinini bozuyorsunuz! Çıkarın dışarı yoksa duruşma başlamaz!

Basın: CHP avukatları tahrik etti!

Avukat: 15-20 robocop duruşma salonuna girdi. Bu savunmaya saldırıdır. Kabul edilemez. Ben ancak kendim çıkarım.

Hakim: Soruldu, söz hakkı verilmediği görüldü!

Basın: Avukatlar dışarıyı provoke etti! Kudurdular!

Avukat: Birleştirilen iddianame bize tebliğ edilmedi. Birleştirme kararına ilişkin itirazlarımız var. Bu konuda karar verilmeden iddianame okunamaz!
Hakim: Dinlemek istemeyenler çıkabilir.

Basın: Salonda lahmacun partisi! Muhabirler soğan kokusundan rahatsız oldu!

Avukat: Gelen belgeler bize verilmiyor, inceleyemiyoruz. Duruşmada müvekkillerimizle görüş/belge alışverişi yapamıyoruz arada bariyer ve jandarma var. Savcılığın elindeki şema bizde yok. Bir müvekkili olan avukata da 15 dakika, on müvekkili olan avukata da 15 dakika konuşma süresi veriliyor. Bunlar adil yargılama hakkını ihlal ediyor.

Hakim: Günlerce savunma yapanlar oldu, yazılı verin beyanlarınızı!

Basın: Yasak olmasına rağmen duruşma salonunda fotoğraf çekildi!

Avukat: Gelen belgeleri “okundu” diyerek dosyaya koyuyorsunuz ama okumuyorsunuz.

Hakim: Nereden biliyorsunuz yanımda mıydınız!

Basın: Bu dava demokrasi davasıdır!

Avukat: Arama tutanağında 125 CD yazılı ama zarftan 134 CD çıktı bu araştırılmalı. Tanıklarımız dinlenmiyor, hatta tanık dinletme taleplerimiz hakkında ne kabul ne de ret kararı veriliyor. Böyle olunca hazır edip dinletme olanağımızda olmuyor. Gölcükte çıkan belgelerle ilgili bilirkişi raporu alınsın. Ele geçen belgelerde/mermilerde parmak izi incelemesi yapılsın.

Hakim: Hiç kimse mahkemeye tavsiye ve telkinde bulunamaz!

Basın: Bu ülkede ne zaman adalet oldu ki!

Avukat: İstanbul’ da olduğunu iddia eden kişi o saatlerde İzmir’deydi, telefon kayıtları incelensin.

Hakim: Yorum yaparak yargıya varıyorsunuz!

Basın: Kampanya amacına ulaştı!

Avukat: İddia makamı yüzden fazla tanık dinletti, bizim en önemli tanıklarımız dinlenmedi. 2008 yılında gelmiş bizim bilmediğimiz belgeler var.
Hakim: Verebileceğimiz belgeleri verdik!

Basın: Ergenekon şov bitti, Silivri rahatladı!

SANIK:...
(çünkü en “kritik” sanıklardan birisi esas hakkında savunma yapma aşamasına kadar duruşmalardan men cezası almış durumda)

Roboski Davası...

Aslında henüz teknik anlamda dava bile yok. Hatta soruşturma olup olmadığını bile bilmiyoruz. Ama bildiklerimiz neler döndüğü konusunda güçlü ipuçları veriyor.

Hükümetten “Bu olayı 33 Kurşun’a benzetenlerde ideolojik yanlılık vardır. Ancak bu olay operasyonel hatadır...Ortaya çıkan manzara şudur buradaki talimatı ilgili komutanlar vermiştir. Bu komutanlar doğru mu yanlış mı karar vermiştir, bu incelenir. Hata, kusur, ihmal veya kasıt varsa kiminle ilgili tespit edilirse edilsin, biz kesinlikle bunu örtbas etmiyoruz. Başbakan bu konu Ankara’ nın karanlık dehlizlerinde koridorlarında kaybolmayacak derken de aynı irade beyanında bulunmuştur” şeklinde açıklamalar gelmişti.

Aradan geçen bir yıla rağmen ne soruşturmadaki gizlilik kararı kalktı, ne de soruşturmanın ilerlediğine dair bir bilgi yansıdı.

Mecliste kurulan komisyon ise “başkanın” gayretleri ile, gerçeği araştırmaktan çok, Başbakanın açıklamalarına gerekçe uydurma çabasında.
Ben şimdiye kadar hiç üzerinde durulmayan bir hususa dikkat çekeceğim:

Bu soruşturma niye özel yetkili savcılıkta?

İşte ne olacağına dair asıl ipucu!

CMK 250 maddede yazılı suçlarla yetkili olan savcılık, niye bu suçu soruşturuyor? Çıkar amaçlı suç örgütü mü var? Yoksa uyuşturucu ticareti mi? Casusluk soruşturması mı var? Yoksa hükümeti zorla devirme suçu mu?

Açıkça görevsiz olduğu halde nasıl ve niye bu soruşturma özel yetkili savcılıkca -üstelik pek nazik bir şekilde baskınlar, aramalar, gözaltılar olmadan- yapılır?

Saklanan ya da yapılmak istenen ne?

Gerçi Başbakan çözümü bulmuş: Ankaranın karanlık dehlizlerinden, AKP genel merkezindeki “ikna odalarına” taşıyarak çözecek!
Ha bir de “Roboski” yerine Uludere dedirterek!

Sırf bu nedenle adalet arayan, barış ve birlikte yaşam isteyen herkesin yatıp kalkıp “Roboski” demesi gerekir!