Gizli kalması gereken bilgi

Reyhanlı’da 54 yurttaşımızın hayatını kaybettiği patlamanın, hükümet tarafından daha önceden bilindiğine dair tartışmaları hatırlarsınız. Hükümet daha patlamanın dumanları tüterken saldırıyı yapanların tespit edildiğini ve “faillerin yurt içinden” olduğunu açıklamıştı. Daha önemlisi, üç bakan kameraların karşısına geçip “kesinlikle muhaliflerle ve sığınmacılarla ilgisinin olmadığını” açıklamıştı. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı da aynı yönde açıklamalar yapmışlardı alelacele.

Ancak RedHack’in Jandarmaya ait istihbarat belgelerini yayınlaması oyunu bozdu Patlamadan günler önce El-Nusra Cephesi’nin “Türkiye’ de patlatmak üzere, bomba yüklü üç araç hazırladığı istihbaratının” alındığını gösteriyordu belgeler. (Dışişleri Bakanı’nın “bizim dostumuzdur” dediği örgüt bu!) Üstelik Reyhanlı patlamalarının bu bilgilerle örtüştüğünü söylüyordu belgeler. Bu bilgilere rağmen bakanların “muhalifleri” aklama çabaları panik göstergesiydi. Zaten arkası çorap söküğü gibi geldi. MİT, Emniyet, Savcılık arka arkaya birbirlerini suçlayan açıklamalar/servisler yaptılar. Suçlu diye ilan ettikleri kişileri haftalardır takip ettikleri, telefonlarını dinledikleri, birbirlerini uyardıkları açığa çıktı. Reyhanlı patlamalarının, Başbakan’ın ABD ziyareti öncesi “elini güçlendirmek için” yapıldığı/göz yumulduğu yorumu -ki yabana atılmaması gereken bir yaklaşım- bile yapıldı.

Peki, en azından “çok ağır bir ihmalin” olduğu bu olayda kimlerden hesap soruluyor dersiniz?

Utku Kalı’dan!

Avukatlarının açıklamalarına göre işkence altında tutuluyor. Hücresinden her giriş çıkışında “çırılçıplak aramaya” maruz bırakılıyor. Sorgusunda da zor kullanıldığına dair hastahane raporu olduğu söyleniyor. Telefonunda kullandığı tüm kelimelerden “anlamlı bir senaryo” oluşturulmuş, bu nedenle suçlanıyor.

RedHack’e belgeleri sızdırdığı iddia ediliyor. RedHack Twitter hesabından defalarca güçlü argümanlarla Utku Kalı’nın haber kaynakları olmadığını anlattı. Sadece, Utku Kalı gözaltındayken de soruşturmaya dair bilgi vermeleri RedHack’i doğrulamaya yeter. Aynısını yine yaşamıştık, RedHack’le başedemeyen devlet “günah keçisi” buluyor. RedHack sosyalist hacktivist kimliğiyle bu belgeleri yayınlayarak “büyük iş” yapmıştır. Kamu/halk adına “bilgiyi özgürleştirmiştir”.

Bir an için belgeleri Utku Kalı’nın sızdırdığını düşünsek bile, yüksek kamu yararı ve belgelerin niteliği suç iddiasını tartışmalı hale getirmektedir.

Pentagon belgeleri, WikiLeaks ve halen tartışması süren Snowden olayında da gördüğümüz gibi, iktidarlar kendi suçlarını “devletin güvenliği, iç ve dış siyasal yararları” adı altında örtmeye çalışıyorlar.

Detaylarını iddianame açıklanınca tartışmak üzere başka bir davayı hatırlatayım size Sarumsak davası! Sadece karardan bir alıntı yapacağım:

“(...)Dava konusu bilgisayar çıktısında da yetkili makamların imzası yoktur.Bu haliyle söz konusu çıktı bilgisayarda herkesin oluşturabileceği bir yazı niteliğindedir. Olaydaki imzasız bilgisayar çıktısının evrak ve vesika niteliği bulunmadığından TCK 132/1 maddesindeki devletin güvenliği ile ilgili belgeleri çalmak suçu oluşmamaktadır.” (Balyoz davasını mı hatırladınız yoksa!)
Karara konu belge, Kadir Sarumsak’ın Emniyet’e sızdırdığı iddia edilen, “Batı Çalışma Grubu”nun çalışmalarına dair bilgisayar çıktıları TCK 132, Utku Kalı’nın suçlandığı yeni TCK nın 327 ve 329. maddelerine denk gelen madde.

Bu maddelerde suçun oluşması için “niteliği itibariyle gizli kalması gereken” bilgilerin açıklanmasından bahsedilmektedir. Patlamalar 11 Mayıs tarihinde olmuş. Belgelerin yayınlandığı tarih ise 22 Mayıs.

Niye gizli kalmalıymış bu bilgi anlatsın birisi. Yoksa “hükümetin senaryosuna” uymuyor diye mi gizli kalmalı bu bilgiler? Roboski gibi üstü örtülsün diye mi yoksa?

Hangi hukuk, hangi akıl bu patlamaların istihbaratının, daha önce alındığına dair bilgi ve belgeleri “gizli kalması gereken bilgi” olarak değerlendirebilir. Üstelik bazı dokunulmaz yazarlar daha “detaylı istihbari bilgileri” yayınladılar ama onlara soruşturma açılmadı. Hele söz konusu Balyoz ve Ergenekon olunca, benzer belgeleri getirenler/yayınlayanlar kahraman sayılırken Utku Kalı nerede ise patlamanın sorumlusu sayılacak.

Utku Kalı’nın işkence görmesine ve günah keçisi olmasına izin vermeyelim.